|
Terörle mücadelede halkın rolü

Taksim''de canlı bomba terörü ile birlikte PKK ile görüşmelerin geldiği nokta yahut demokratik açılımın safahati konuşuluyor.

Mesele; öncelikle ve haklı olarak, devletin imkanlarını seferber etmesinden başlayan bir dizi sorgulamayla devleti ve hükümeti,

PKK ve onun sözcüsü durumundakilerin süreci sabote eden anlayışlarının sorgulanmasıyla bu çevreleri,

Terörle mücadele hususunda girişilen makul çözüm arayışlarına destek verilmesi bakımından sorgulanmasıyla muhalefet partilerini,

Kamuoyunu bilgilendirmekle terör örgütünü cesaretlendirmek arasındaki çizgileri dikkatli çizemediği sorgulamasıyla basınımızı

daha yakından ilgilendiriyor gibi. Algılama bu yönde ama doğrusu ben bu yaklaşıma katılamıyorum.

Devletin yürüttüğü çalışmaların evvel-ahir çerçevesinde bilinmesinin imkanı yok. Siz bakmayın köşelerinden ahkam kesen terör uzmanlarına, görüşmelerin büyük bir titizlikle yürütüldüğünü yazmanın neresinde ''bilgi'' var? En azından seyrettiğimiz filmlerden biliyoruz ki bu süreçler ''nazik, kırılgan, hassas'' kelimelerinin tümünü birden hakedecek mahiyettedir. Yani PKK''nın söz vermesinden sonra PKK eylemiyle karşılaşmak, bunu provokasyon olarak nitelemeyi ne kadar kolaylaştırıyorsa, komplo o kadar büyüktür. Birileri iki görüşmeciyi birden tuzağa çekiyor olabilir, falan filan.

Benim asıl meselem bunların hiçbiri değil.

Hükümet, terör örgütü, muhalefet, ordu, MİT, emniyet vs. değil.

Benim meselem tüm bunların belki de tek edilgeni olan halk, sıradan vatandaş. Hep kurban olarak nitelendirilen, belki bazen kahraman da olabilen ama yine de edilgenliğinden sıyrılamayan halk.

Halkın devreye girmediği bir denklem, her isteyenin bozabileceği bir tehlikeli oyuna benziyor.

Saydığım tüm unsurları durduğu yeri ve terörden bıktığını göstererek ''edilgen'' kılacak halk. Sebebinden bağımsız olarak insan ölümlerini kabul edemediğini, bu acıyı kaldıramadığını ve terörü lanetlediğini göstermesi gereken halk.

Halkımız.

12 Mart 2004 tarihinde Madrid''de bir tren istasyonu havaya uçuruldu. 199 kişi hayatını kaybetti. İspanya ezberinde ETA vardı. Ancak terör eylemini günler sonra El-Kaide üstlendi. Olayın hemen ardından İspanyol halkı, bir sivil direniş örneği sergiledi ve milyonlar sokaklara döküldü. İsabel Perales adında bir muhabir, El Pais gazetesine bu terör olayı ve sonrasında gelişen muazzam tepkiyi şu satırlarla yazmıştı:

''Bugün Madrid bir farklı. Yaşadığım bu kent çok çılgın bir kentti. Şehir; insan, yaşam, hareket, ses doluydu. Fakat bugün her yerde sessizlik hakim. Bugün çok farklı. Madrid''de yas var. Herkes işine gülümsemeden ve tek kelime etmeden gitti. İlk defa bu sabah kimse arabasının klaksonunu çalmadı. Şehrin hakimi insanlar değil, büyük caddelere bakan balkonlardaki siyah kurdeleli İspanya bayrakları..''

Bu kendiliğinden gelişen muhteşem bir tepki gösterisiydi.

Halk çok net bir şekilde ''sessizliğimiz nefretimizdir'' mesajı vermişti. Her ne kadar uluslararası bir terör örgütü eylemin faili olarak ilan edildiyse de halkın mesajı doğrudan ETA''ya gitti. Denklemin tüm unsurlarının bir günlüğüne edilgen olduğu gösteri halkın zaferi olarak değerlendiriliyor.

İspanyol halkının.

Milyonların sokağa çıkıp susması, bütün bu konuşmaları yenecek güçtedir.

Güçlü halk, güçlü Türkiye yani.

Gecikmiş not: Biz tam yazıyı bitirdik, yolladık. Geleneksel CHP şenlikleri başladı. Haftaya ''Şeytan azapta gerek'' başlığı altında konuyu değerlendirelim.

14 yıl önce
Terörle mücadelede halkın rolü
Eşyanın tasallutundan kurtulmak ve eşyaya tasarrufta bulunmak...
Dünün mutlu yarının umutlu olabilmesi için...
Faiz kararları ne anlama geliyor?
OVP’de kamu personeline ve kamu yönetimine ilişkin yeni yol haritası
Medyanın gerçekliği ve toplumsal hadiseler