Son zamanlarda Filistin’i anlamak ve tanımak için hemen her kesimde büyük bir ilgi ve merak hâsıl olduğunu gözlemliyorum. İsrail’in uyguladığı soykırım vicdan sahibi insanları Filistin etrafında toplamaya devam ediyor.
Herkes ilgi alanına göre Filistin araştırması yapmalı. Filistin hakkında konuşmaya devam etmenin en önemli anahtarlarından birisi bu. Filistin’i ne kadar iyi tanır ve anlarsak onların mücadelesine de o derece katkıda bulunma şansımız olur.
Bu çabaya katkı sağlamak için ben de kısa bir kitap listesi hazırladım. Umarım ilgilisine bir fayda sağlar:
Filistin’in etkileri günümüzde de hâlâ devam eden en önemli düşünürlerinden biri olan Edward Said’in uzun yıllar boyunca kaleme aldığı makalelerden oluşan kitapta Said edebiyat ve kültüre eğiliyor. Üzerinden ne zaman kadar geçerse geçsin bu kitabın ehemmiyetinin azalmayacağını düşünüyorum.
Tam manasıyla bir klasik. Dilimize çok geç tercüme edildi lakin Filistin direniş edebiyatının en önemli isimlerinden Kenefani’nin en önemli eseri diyebilirim. Kenefani’nin Türkçeye çevrilmiş On İki Numaralı Yatağın Ölümü, Hüzünlü Portakallar Yurdu, Bizim Olmayan Âlem, Adamlar ve Tüfekler, Çalıntı Gömlek isimli kitapları da hem edebi zevki son derece yüksek hem de Filistinlilerin yaşadığı sıkıntıları anlayabilmek için önemli birer şahitlikler silsilesi.
Türkçede tek bir kitabı mevcut Shibli’nin. 7 Ekim’den itibaren şiddetini arttıran soykırımın kültürel anlamda bir yansıması olarak Frankfurt Kitap Fuarı’nda aldığı ödülün töreni hiç bir gerçek gerekçe gösterilmeden iptal edildi. Shibli’nin Küçük Bir Ayrıntı isimli eseri 1949 yılında Filistinli bir kızın İsrail askerleri tarafından öldürülmesini konu ediniyor. Shibli’nin Hepimiz Aşktan Eşik Mesafede Uzağız isimli bir de şiir kitabı var. Umarım bu kitap da yakın zamanda Türkçeye tercüme edilir.
Filistin denildiğinde akla ilk gelen isimlerden biri hiç şüphesiz Mahmud Derviş. Derviş’in Mural isimli kitabı ise tek ve uzun bir şiirden oluşuyor. Arapça’dan yaptığı çevirilerle bu alandaki önemli bir boşluğu dolduran Mehmet Hakkı Suçin’in özenli çevirisiyle şiirden kısa bir bölüm:
Hiçliktir oluş baştan başa….
Yokluk kırıyor beni küçük bir su testisi gibi.
Enkidu uyudu ve uyanmadı. Kanım uyudu
sarınarak bir avuç kilden tüyüne. Tanrılarım
rüzgarın katılığıdır hayal toprağında. Sol kolum
tahta bir baston. Ve kalp terk edilmiş,
suyu kuruyan kuyu. Vahşi bir ses yankılanıyor
her tarafta: Enkiiduuu!
Artık yetmiyor hayalim
Tamamlamaya yolculuğumu
Güce ihtiyacım var gerçekçi olması için hayalimin.
Silahlarımı getir bana
parlatayım onları gözyaşının tuzuyla.
Gözyaşını getir Enkidu, ağlasın diye
içimizdeki ölü diriye. Ben neyim?
şu anda kim uyuyor Enkidu? Ben mi yoksa sen mi?
1948’de İsrail’in bir devlet olarak ortaya çıkmasıyla birlikte birçok Filistinli yerlerinden yurtlarından edilerek sürgüne gönderildi. Kimi Filistinliler de Batı Şeria ve Gazze’de kaldılar. Ama bazıları da İsrail’in içinde, İsrail vatandaşı olarak, ama eşit olmayan bir vatandaşlıkla, hayatlarını sürdürmeye çalıştılar. İsrail’i en sert şekilde eleştiren İsraillilerin başında gelen önemli düşünür İlan Pappe kitabında İsrail’in Yahudi vatandaşları ile Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinliler arasında kalan İsrailli Filistinlileri ele alıyor. Kitabı okurken her şeyin siyah-beyaz olmadığını grinin de zaman zaman diğer renklerin de olduğunu görebiliyoruz.