“Öykücü, öyküde ısrar edendir.”
Bu söyleyişi, bir öykücünün roman vb. diğer muzır edebiyat türlerinden kendisini koruması şeklinde, tecrübe mahsulü bir ikaz olarak anlamak da mümkündür elbette ama, son tahlilde onu “sanatçı, sanatında ısrar edendir” şeklinde genelleştirerek düşünmek daha doğru olsa gerektir.
Yine oradaki
(ki, niyet kalbe bağlı olduğundan sürekli kalbolabilen – değişen- bir niteliğe sahiptir)
vurgulandığını fark etmek gerekir.
Elbette burada, gençlik rüzgarlarının ilgili kişilerde neden olduğu gelir-geçer arzulardan ve süresi kısa heveslerden söz etmiyoruz. Örneğin, şiir ilgisi herkes için ortaktır ancak şair olmak bir seçimi ve aynı zamanda sahih bir niyeti, ısrarlı ve kararlı bir bağlanmayı gerektirir.
Bu bilgiler bağlamında sanatta ısrarın, aynı zamanda sanatçıyı belirleyen öneminden yana bir meselemiz olmayacağına göre, asıl meselemizin bunun tersi olan durumdan kaynaklanabileceğini açıkça belirtebiliriz.
Mesele, zikrettiğimiz ısrarda uzun bir süreye baliğ olan bir kırılmadan veya kopmadan sonra, ilgili seçimi yapanların (ve bundan dolayı saygıyı, anlayışı hak edenlerin), sanki bunları yapmamış, sanatın şartı olan ısrardan kendi iradeleriyle vazgeçmemişçesine, dünyalıklarını dizmenin, unlarını eleyerek eleklerini duvara asmanın yarattığı tükenmişlikte (tersinden bir doymuşlukta), sanatta ısrar eden arkadaşlarının ensesinde “ee, nerede kalmıştık” diyerek bitivermelerindedir.
Şöyle ki, söz konusu kişiler yirmi, otuz yıl gibi bir aradan sonra gelip, bıraktığı yerden öyküye, şiire, hatta, ebruya… başlamış. “İyi, başlasın, eğlendirsin kendisini” diyerek kenara çekilmek mümkündür ama bunu pratiğe dökmek çok zordur. Zira o kişi, onca aradan sonra, hayatındaki boşluğu eski bir ilgiyle doldurarak, kalan dünya zamanında kendisi eğlendirmekle iktifa etmeyi bilmemekte, bilakis yola devam eden sanatçı arkadaşlarından taltif görerek nefsen mutmain olmayı, sözlü ve yazılı olarak onlar tarafından övülmeyi, aferinlerle şımartılmayı… hedeflemektedirler.
Oysa ki, aradan geçen zamanda, sanatın her alanında en az kırk değişme vuku bulmuş, buna bağlı olarak hem sanatın / sanatçının eser verişinde, hem de alımlayıcının (okurun, seyircinin) sanata mahsus zevkinde büyük değişmeler olmuştur. “Ee nerde kalmıştık” diyerek gelen kişi, bunun farkında değildir ki, olsa zaten böyle söylemeyecektir.
Ki, insaf ehli, onların bu halini de anlayışla karşılamak durumundadır, ancak insaf ehlinin de onların insafına ihtiyacı olduğu muhakkaktır.
Bu insaf, ilgili kişilerin sanattaki ve sanatçıdaki değişmeyi müdrik olarak, asıl kendi hadlerini bilmeleriyle mümkündür.
Bu idrak ve bilgi kezzap gibi yakıcı da olsa…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.