01 Temmuz Cumartesi, Kudüs
Ben köşe yazısı formatına bağlı kalarak, düşündükçe vicdan yüküne dönüşen ferdi bir çelişkinin altını çizmek istiyorum:
Çok sıradan olan bu durumu, bir hava atma vesilesine dönüştürdüğümü düşünerek beni kınayanlar olacaktır. Ama ben bunu o nedenle değil, bilakis vicdani bir yük oluşturması nedeniyle, kendi kendimi dövmeye vesile sayarak vurguluyorum.
Şam Kapısı’nda, yakın zamanda çocuk sayılacak yaştaki bir Filistinli kızın, birkaç gün önce de üç delikanlının İsrail askerleri tarafından şehit edilişlerine dair bilgilerin zihnimdeki canlılıklarını koruduğunu, bunu kendi hükümranlığını pekiştirme açısından bir fırsat dönüştüren İsrail’in, orayı (giderek diğer kapılara da yayacak şekilde) güvenlik bölgesi olarak ilan ettiğini yine bu bağlamda ileteyim.
Durum özetle budur: İşgal altındaki Müslüman şehrine ziyaret için gelip, ecelin her an, her dakika görünürlüğe çıktığı ve bin bir türlü olumsuzluğun eskimeyen bilgiler, somut acıların küllenemez ateşler olarak hüküm sürdüğü bu beldede aynı zamanda bir turistin rahatlığı içinde, son derece edilgen bir tarafsız dikizleyici hüviyetiyle bulunulmasının neden olduğu vicdani tedirginlik…
Bu ayan beyan böyleyken, bir iktidar gazetesinin geçen hafta, Türklerin Osmanlı’nın mirasına sahip çıkmak için Kudüs’e akın ettiklerini yazarak çok kötü bir iletişim şakasına imza atmış olması da işin cabası.
Turist kelimesi üzerinden bir yanlış anlaşılmaya neden olmamak için açıkça belirtmeliyim: ne kendimin ne de Türkiye’den buraya gelen kardeşlerimin turistik bir maksatla burada bulunmadıklarına eminim. Böyle dediğimde art niyetli birilerine “hah, Osmanlı’nın torunları olarak buradasınız işte” deme imkanı vermemek için de peşinen söyleyeyim ki, bu maksatla burada olmadığıma ve olunmadığına da eminim.
Bu vesileyle, aynı ibadet ve ikamet ortamını paylaştığımız Filistinli kardeşlerimizle tanışmamız, muhabbet kurmamız, gücü yetenlerimizin onları bir dertlerine derman olmaya çalışmaları ise bunun son derece doğal bir getirisidir.
Kudüs’ü Osmanlı’nın torunları olarak yeniden fethetmeye gelmek?!
Yazımızın öznesi olan hususa gelince, yaza yaza son tahlilde şu karara vardım:
Mümin sorumluluğumuzu anlık turistik keyiflerle unutmamamız için genç, dinç, dikkatli ve bilinçli başka Mehmet Akif Ersoyların ikazlarına da ihtiyacımız var. Onların vereceği güven içinde, söz konusu vicdani yükü parantez içine alıp, her Müslüman buraya gelmeli, burada rahat olmalı, rahatlık da duymalıdır.
Her iş sonuçta Allah’a dönecektir. Biz O’na dönmesini arzuladığımız ferdi işlerimizin değerinden eminsek gerisi kendiliğinden gelir.
Vallahi de gelir, billahi de gelir!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.