Kitapların izinde...

04:0017/01/2021, Pazar
G: 17/01/2021, Pazar
Ömer Lekesiz

Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı,1970 yılında kurulanKubbealtıCemiyeti’nin 1978 yılında benimsediği isimdir. Bu yanıyla, aslı daha eski tarihlere dayanan,tasavvuf esaslıbir müessesenin ruhunu, gayesini, ilim-fikir, sanat, dil, yayıncılık ve sair sosyal çalışmalar şeklinde şubelendirebileceğimiz faaliyetleri uhdesinde toplamıştır.Vefat edenlerinin ruhlarına bir Fatiha’nın okunmasına, yaşayanlarına bir selam ve esenlik dileğinin iletilmesine vesile olması umuduyla kurucularının adlarını zikredelim:Sâmiha

Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı,
1970 yılında kurulan
Kubbealtı
Cemiyeti’nin 1978 yılında benimsediği isimdir. Bu yanıyla, aslı daha eski tarihlere dayanan,
tasavvuf esaslı
bir müessesenin ruhunu, gayesini, ilim-fikir, sanat, dil, yayıncılık ve sair sosyal çalışmalar şeklinde şubelendirebileceğimiz faaliyetleri uhdesinde toplamıştır.
Vefat edenlerinin ruhlarına bir Fatiha’nın okunmasına, yaşayanlarına bir selam ve esenlik dileğinin iletilmesine vesile olması umuduyla kurucularının adlarını zikredelim:
Sâmiha Ayverdi
, Ekrem Hakkı Ayverdi,
İlhan Ayverdi
, Ergün Göze,
Uğur Derman,
Kemalettin Nomer,
Bayram Yüksel,
Mustafa Tahralı ve
Necati Tahralı.

Zikrettiğim bu isimler bile tek başına Kubbealtı’nın yayıncılık faaliyetindeki mahiyet ve istikameti göstermede yeterli olduğu halde, yine de yukarıda zikrettiğim neşriyat şubesiyle sınırlı olarak okurlarına sunduğu kimi hazineleri zikredeyim:

-Ken’an Rıfâî
’den, Sohbetler ve Mesnevî-i Şerif şerhi,
-Sâmiha Ayverdi
külliyatı,
-Safiye Erol
külliyatı,
-Nihat Sami Banarlı
külliyatı,
-Ahmed Yüksel Özemre
külliyatı
-Uğur Derman
dörtüsü: Ömrümün Bereketi,
-İlhan Ayverdi’
den, eskidikçe kıymeti daha da artan Misalli Büyük Tükçe Sözlük,
-Mustafa Tahralı’
dan Çağ ve Hakikat-René Guénon’dan Seçme Makaleler ve Yorumlar.

Kuruluşunun 50. yılına özel olarak hazırladığı, ilk üçü Sâmiha Ayverdi’ye, dördüncüsü Ahmed Yüksel Özemre’ye ait şu dört kitabı da zikredelim:

İstanbul Geceleri,
İbrahim Efendi Konağı,
Boğaziçi’nde
Tarih
ve Üsküdar’da Bir Attâr Dükkanı.
Özellikle son on yıldaki
neşriyatıyla
kültür ve sanat Yayıncılığı dendiğinde akla gelen ilk yayınevlerinden biri olan Kubbealtı’nın yayın listesinden şu isimleri de iletelim ki, mezkur kanaatimiz kendiliğinden bir delile kavuşsun:
Ali Fuad Başgil,
İsmet Binark,
A. Süheyl Ünver,
Muhittin Serin,
Çiçek Derman,
A. Yağmur Tunalı,
Zeynep ve Sâmiha Uluant,
Dursun Gürlek,
Kâzım Yetiş
, İ. Aydın ve Aysel Yüksel,
Celil ve Cemil Altınbilek,
Didem Havlioğlu.
Norgunk Yayınları’
yla tanışmama sebep olan, Henri Michaux’nun Orçun Türkay tercümesiyle 2010’da basılan
Çin’de İdeogramlar
adlı kitabıdır. Sonra
Gilles Deleuze
’ün kitapları geldi. Spinoza, Kritik ve Klinik, Ampirizm ve Öznellik, Francis Bacon – Duyumsamanın Mantığı, ikincisi halen yayımlanmayan Sinema I Hareket ve İmge, Fark ve Tekrar vd.
Norgunk, kapağından iç baskı düzenine kadar kendisine özel tarz üreten bir yayınevidir. Çevirileri sağlam, kategorileri seçkin bir yayınevidir. Salgın devrinden şu iki kitabını zikredebilirim: Deleuze’den Anlamın Mantığı; Alferd North Whitehead’tan Aklın İşlevi. 2004 yılına ait bir kitap olan
Ahmet Sosyal
imzalı
Hüsnühat
’tı da zikretmeden geçmek istemem.
İz Yayınları
’na gelince.
İz, kendi adıma her daim “öpülesi ele sahip bir zat” olarak nitelediğim
İlhan Kutluer
’in danışmanlığında yerli yayıncılığa mührünü vurmuş bir yayınevidir.
Ancak son bir yıldır kitap sayı ve kalitesi bakımından ciddi bir kan kaybına uğradığına tanık olmaktan üzüntü duyduğum İz’de,
İlhan Kutluer’
in kendisini geriye çekmiş olma ihtimalinin, bizim mahallenin yetiştirdiği sayılı editörlerden biri olan
Hamdi Akyol’
un ayrılmasına bitişmesi ve hemen ardından genç editörlerimizden
Güray Süngü’
nün de ayrılıp
Ketebe Yayınları’
na geçmiş olması orada işlerin yolunda gitmediğini görmemize yetiyor.
Bunlara rağmen İz’in 2020 yılını
Nur Oylumu
alt başlığıyla
Turan Koç
tarafından tercüme edilen
İmam Gazâlî
’nin
Mişkâtü’l-Envâr’
ıyla kapatmasına da bir yayın başarısı olarak bakmamız gerekir.

Mişkâtü’l-Envâr’ın birçok tercümesi var ve giderek de çoğalacak gibi görünüyor. Çünkü, hazretin son eserlerinden olması bakımından onun kelam ile tasavvuf arasındaki mesafeyi büyük oranda kapatan tefekkürüne örnek teşkil ediyor.

Bu manada anlaşılması, incelenmesi ve eleştirilmesi büyük önem arz eden Mişkâtü’l-Envâr’a
Turan Koç
gibi bir şair, akademisyen ve münevver olan birinin elinin değmesi çok önemli.

Bu önem öncelikle İmam’ın dil, mantık ve idrakinin doğru anlaşılmasıyla ilgilidir ki, doğru eleştiriler ancak bu sayede mümkün olabilir. Bu bahiste eleştiriye vurgu yapışım, bilginin tekrarlanışıyla değil ancak eleştiriye tabi tutuluşuyla yeni düşüncelere sebep olabileceğindendir. Bu esasta İmam Gazali bir milattır ki, yeni milatlar da ancak onun ve onun gibi alimlerimizin düşüncelerinin içinden geçilmek suretiyle mümkün olabilir.

Dergah Yayınları
ise...

Salgının ilk yılındaki en hareketli yayınevlerimizden biridir. Tercüme, telif ve derleme olarak nitelikli birçok kitabı okurlarına sunmuştur.

#Kitap