Kapitalizm, emperyalizm ve CHP’nin yetersizliği

04:0024/04/2018, Salı
G: 24/04/2018, Salı
Ömer Lekesiz

Abidin Dino, Osmanlı’dan Cumhuriyet Türkiye’sine geçiş yıllarında yetişmiş bir ressam.Mesnevî ile Kasîde-i Bürde’nin tercüme ve şerhini yapan Abidin Paşa’nın torunu.Eğitimi ve yaşayışı itibariyle Avrupalı, ruh ve vatan sevgisi bakımından Anadolulu.Bu yanıyla, sanatta karşıtları kaynaştırmakla mahir olan Abidin Dino, Necip Fâzıl’ın muhibbi, Nâzım’ın yaranı, dahi-dahi Fikret Muallâ’nın hamisi.Sosyalizme meyyal, kapitalizmin ve faşizmin müfrit düşmanı, CHP zulmünün mağduru, 1970’lerde bile dilinin

Abidin Dino, Osmanlı’dan Cumhuriyet Türkiye’sine geçiş yıllarında yetişmiş bir ressam.

Mesnevî ile Kasîde-i Bürde’nin tercüme ve şerhini yapan Abidin Paşa’nın torunu.

Eğitimi ve yaşayışı itibariyle Avrupalı, ruh ve vatan sevgisi bakımından Anadolulu.

Bu yanıyla, sanatta karşıtları kaynaştırmakla mahir olan Abidin Dino, Necip Fâzıl’ın muhibbi, Nâzım’ın yaranı, dahi-dahi Fikret Muallâ’nın hamisi.



Sosyalizme meyyal, kapitalizmin ve faşizmin müfrit düşmanı, CHP zulmünün mağduru, 1970’lerde bile dilinin ressama nakkaş demeye eğilimli olması nedeniyle iflah olmaz bir yerli.

Turgut Çeviker tarafından derlenerek yayıma hazırlanan Abidin Dino - Toplu Yazılar’ı okurken, ressamın 1941’de yeni S.E.S.’te yayımlanmış bir yazısına takıldım. Yazının başlığı Emperyalizme Dair; yayımından bugüne geçen yetmiş yedi yıla rağmen manası berrak, hakikati baki bir metin olması nedeniyle bu yazıyı paylaşma gereği duydum.

Türkiye neden hala istiklal mücadelesindedir ve CHP zihniyeti bu istiklal gayretini anlamaktan acizdir, bunu bir de Abidin Dino’nun gözünden görelim:

“(...) Emperyalizm arzumuza tabi değildir, bir vak’adır, bu vak’anın malum şartlarını tekrar etmek belki faideli olur.

Ortaçağ’ın yerine geçerek, 16’ncı asırdan itibaren dünyaya hakimiyetini yaymış olan kapitalizm, İngiltere’den başlayarak diğer memleketlere sirayet etmiştir. Böylece el tezgahından makineli endüstriye, iptidai ziraattan gelişkin ziraata geçilmiş oldu. Ufak bir azınlığın malı olan topraklar, fabrikalar ve hammaddelerin işletilmesi, üretim vasıtalarına da sahip olan bu zümrenin hakimiyeti altında çalışan kalabalıklara aittir.

Halk, hatta ufak ve orta servet sahipleri büyük makineli istihsalle rekabet edemeyerek iş kabiliyetlerini büyük servet sahiplerine kiralamak mecburiyetindedir. Yine malum olduğu üzere kapitalist azınlığın serveti işçinin ürettiği kıymetten az olan ücretin farkından doğar.

Orta ve küçük servet sahiplerini de mahvetmekle, kapitalizm alıcının satın alma kabiliyetini hiçe indirerek malların sürümünü felce uğratıyor.

Bir taraftan üretim kuvvetleri ile üretim ilişkilerinin, diğer taraftan rekabetle karın çelişkileri, iktisadi buhranların kesintisiz sürmesine sebebiyet vermektedir.

Her sahada akisleri duyulan buhranların nöbetleşmesi, daima harp tehlikesinin yaklaştığını gösterir.

1929, 1933 iktisadi buhranı gibi bütün kapitalist dünyayı muhtelif vasıtalarla sarsmış olan krizler yeni bir dünya paylaşmasının başlangıcı değil miydi?

Kapitalizmin 1900’den sonra son inkişaf şekli olan emperyalizmin halledemediği tezatların hususiyeti nedir?

Emperyalizm şöyle hülasa edilebilir:

1-Üretimin ve sermayenin yüksek birikimi tekeller oluşturur, iktisadi sahada tekeller doğurur.

2-Banka sermayesiyle sanayi sermayesi birleşerek bu esasa dayanarak, finans sermayesi hakimiyeti kurulur.

3-Mal ihracından başka sermaye ihracı bilhassa önemsizleşir.

4-Dünyayı paylaşan tekelci uluslararası kapitalist birlikler kurulur ve,

5-Bu paylaşma, büyük kapitalist devletler tarafından tamamlanır.

Emperyalizmin başlıca çelişkileri iş ve sermaye çelişkileridir, muhtelif emperyalist devletlerin ve sermaye gruplarının hammadde kaynakları etrafında mücadelesidir.

İstismar edilen sömürge veya yarı sömürge halkı ile istismarcı devletlerin mücadelesi gittikçe şiddetli safhaya girer.

Sömürgeleri de ele alan kapitalizm, emperyalist sahasına vardıktan sonra; ‘zirai bölgelerden başka sanayileşmiş bölgeleri de egemenliği altına almak eğilimindedir, zira dünya taksimi tamamlandığından yeni bir paylaşma ancak her türkü toprağa saldırmakla mümkündür. Emperyalist devletin aradığı hakimiyet, çok kere araziye ihtiyaçtan çok, rakibi zayıflatmaya dayanır.’

İktisadi bünyesi itibariyle emperyalizm, tekelci kapitalizmdir.

Emperyalizm, kapitalist çelişkilerini en son safhaya kadar getirir. Emperyalist harbin yalnız sömürgeleri değil, sanayileşmiş ve gelişkin memleketleri de yeni bir paylaşmanın girdabına çektiği 1939’dan sonra birçok misallerle bir kere daha görülmüştür.

Emperyalizm özellikle, yüksek safhaya varmış kapitalizmin kaçınılmaz neticesidir. Şahsi mülkiyetin zirvesi emperyalist tröstlerin yayılma ihtiyacı değil mi?

Kapitalizmin hudutları dışında bir emperyalizm mevcut olamaz.

Velhasıl emperyalizm muayyen iktisadi kanunlara bağlı, dileğimize değil, kendi kanunlarına ve zaruretlerine tabi, içtimai bünyenin bir tezahürü, bir illet olarak tetkik ve tahlil edilmelidir.”

Vurguları bana ait olan bu yazının yayımının üzerinden yetmiş yedi yıl geçtiğini yukarıda söylemiştim. Ondan anlıyoruz ki, olaylar değişse de olgular hiç değişmiyor.

Değişmeyenle değişenin müşterekliğinde Türkiye’nin istiklal savaşının neden hâlâ sürdüğünü ve kendi millî geçmişini, tarihi bağlarını inkar etmekle maruf CHP’nin bunu anlamakta neden aciz olduğunu gösteren mütevazı örneklerden biridir Abidin Dino’nun büyük bir kısmını alıntıladığım yazısı.

Emperyalizmin maşası olmayı bir şey olmak sananların cehalet, gaflet ve hıyanetlerinin gerçek nedeni!

#Kapitalizm
#emperyalizm
#CHP