İslam sanatının oluştuğu 7- 9. yüzyıllar arasında, İslam fetihlerinin de Anadolu kapısı hariç tüm yönlerde tamamen açıldığını ve İslam’ın Hıristiyan Batı’ya rakip tek güç haline geldiğini görürüz.
Buna bağlı olarak bizim konumuz esasında sormamız gereken ilk soru şudur: İslam, fethi, bir mümin gayretinin öznesi haline nasıl getirmiştir ki, yeryüzü Müslümanlara bu kadar kısa bir süre içerisinde açılabilmiştir?
Bunu mezkur devrin ekonomik ve askeri şartlarıyla açıklamak mümkün olsa da asla yeterli olamaz. Üstelik bu iki olguyu da emsallerine göre yeniden biçimlendirip harekete geçirerek bir idrak gerekir ki, bu idrakin Kur’an ve Sünnet dışında aranması muhaldir.
Ki, ayrıca İslam sanatının oluşma devrinin aynı zamanda, yeni dünyaya mahsus uygulamalarla İslam’a uygun yaşayışın kolaylaştırılması planında İslam mezheplerinin ve mülk zenginliğinin Müslümanların kalbine yerleşmesine ve onların kibre düşerek dünyaya sarılmalarına mani en etkili yol olarak tasavvufun doğuş devrine denk düştüğü de gözden ırak tutulmamalıdır.
“Hz. Musa’nın kitabı levhalarda idi ve Musa o levhalardan okuyordu. Bizim Peygamberimiz’in kitabını ise Ruhu’l-emin (Cebrail) Hz. Peygamber’in kalbine indiriyordu. Rabbinin kitabı levhalara yazılmış olan ile Rabbinin kitabı kalbinde korunmuş olan arasında ne büyük fark vardır! Onun ümmeti de böyledir. Allah şöyle buyurdu: ‘Bilakis o ilim verilerin gönüllerinde apaçık ayetlerdir.’ (Ankebut 29:49).”
Öte yandan Mushaf esasında yazının/hattın sağladığı önemli imkanlardan biri de ayetlerin lafızdan manaya doğru fethi yani açılmasıdır. Çünkü, İslam idraki bakımından yeryüzünü açmaya yönelmek, öncelikle bu yönelimin gerektirdiği ruhsal ve zihinsel açılımları zorunlu hale getirir ve bu manada kalbin, aklın, şuurun, iradenin, niyetin, talebin, gayretin... açılması öne çıkar. Bu tarz açmaların/açılmaların ise yine Kur’an ayetleri üzerinden gerçekleşeceği ise aşikardır.
Bunlardan baktığımızda söyleyebileceğimiz ilk şey, genel olarak Kur’an hattının ve giderek hüsn-ü hat olarak dışa çıkacak olan hat sanatın, sanat kaygısıyla yapılmadığı, zikrettiğimiz manaları da muhtevi olarak, hat kabiliyetine sahip bir Müslüman’ın zihnindeki –bir örneğini Kuşeyri’den verdiğimiz- açılmalar eşliğinde kalpten yüzeye işlenen şey olması bakımından, kendiliğinden sanat katına yükseldiğidir.
Ayrıca bu husus İslam sanatlarının şu genel hususiyetini belirlemeye de yeterli gelir: Bir hattatın, bir nakkaşın.. derdi sanat yapmak değildir, kendisine indirilen yeteneği müdrik olduğunu, asıl kulluğunun bir ifadesi olarak yukarıya çıkarmasıdır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.