Güzel kitaplar çıkıyor ve nitelikli dergiler...
Pazar yazılarımda bunların (hiç değilse anonslarını) yapmaya çalışıyorum ama yetişmek ne mümkün.
Bir de herkesten önce benim sesli düşünmek suretiyle ihtiyacımı karşılamaya çalıştığım sanat nazariyatına dair Pazar günlerine mahsus yazılarım var paylaşılmayı bekleyen...
Bunlar ne ıskalanmalı ne de ertelenmeli ama işte neticede benim adım Hıdır!
Bu manada daha Ketebe Yayınları’nın o güzelim kitaplarından söz edebilmiş bile değilim. Özkan Gözel’in Kendi İçine Düşmek, İbrahim Karagül’ün Tanklar Kabe’ye Dayanmadan, Mete Çamdereli’nin Din Ekranda Nasıl Durur adlı kitapları vd. hakkında acilen yazman gerekiyor oysa ki.
Bir de kendi gelenler var. Örneğin TOKİ tarafından yayınlanan İstanbul’un Ressamı Hoca Ali Rıza – Ev ve Şehir adlı iki ciltlik güzel bir hacimli çalışma!
TOKİ ve güzellik kelimelerinin yan yana kullanılması ilk bakışta biraz zor görünse de kitap gerçekten güzel. Ömer Faruk Şerifoğlu’nun elinden çıkmış zaten. Şerifoğlu ile birlikte Sabri Koz, Mertol Tulum, Muhittin Macit, Mustafa Koç, Ekrem Demirli ve Halil İbrahim Düzenli, her neye imza atsalar erişmek için peşlerinden koşacağım isimlerdir. Nedendir bilmiyorum, ama bu böyledir.
Dergilerden de Cins var, otuz aydır yazmak istediğim ama yazamadığım.
Albayrak Medya’nın has dergilerinden biri Cins!
Bendeki karşılığı, kendi yaygarasını yapmadan hayatın yaygarasını basan en iyi dergi olmasıdır.
Cins’in genç editörü Yusuf Genç’in, alınmasına da henüz neden olmamışken, acilen açıklamalıyım şu yaygarayı basma meselesini.
Ömer Asım Aksoy’a göre “yaygarayı basmak, önemsiz nedenlerle bağırıp çağırmak” demek. “Ama hangi nedenle ve kime göre önemsiz” kısmını mahfuz bırakmış Aksoy.
Öyle hareketli ve olaylarının seyri öyle yıldırım hızıyla değişen bir zamanda yaşıyoruz ki, yaygarası basılmayan hiçbir şey görünürlüğe muhatap olmuyor. Dolayısıyla asıl gösterilmesi gerekenler, sahteliğin bastırılamayan yaygarası içinde güme gidiyor.
İşte bana göre Cins’in yaygarayı basan bir dergi olması bu yüzden. Bu yaygara önemli çünkü, tam da merhume şair Gülten Akın’ın “Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya” dediği yerden basıyor yaygarayı Cins; ben de onu bu yüzden seviyorum ve bu yüzden merak ediyorum yeni sayılarını...
Andıççı Ertuğrul ile Dalaksız Ahmet (pardon, bu nitelemeler bana ait değildir, onların haklarında maruf oldukları için kullanıyorum), “Hadi, genç kayınpederin sarkıntılığıyla ilgili fetvalar da verin” diyerek, ilmihalci hocaları gaza getirmeye çalıştıkları şu fevkalade önemli(!) gündemde, “İnsanlar size bakıp Müslüman olmaya özenmiyorsa, imanınızı gözden geçirin” diyen Tuğrul İnançer’in itiraz ve isyanına imkan sunmak, seviyesizliği seviye edinmekle kalmayıp bunu gündemin ilk maddesi haline getirmeye çalışan seküler gazetecilerle, ilmihalci hocaların bet seslerini bastırmaya yönelik bir ihtiyaç, benim niteleyişimle haklı, gerekli, elzem bir yaygara yapma zorunluluğu değilse nedir?
Veya Ali Emre’nin, Çölün Kalbi’nden ses verme çabası, Murat Güzel’in Adil Siyaset İçin Uygulamalı Anlayış Rehberi oluşması, Arda Arel’in Cumaya Gittim Dönücem ironisi, Güray Süngü’nün Olumsuzlama’yı olumlaması vd., suni, temelsiz, içeriksiz, şekilsiz ve şerefsiz yaygaraların hakimiyet kurmak için yırtındıkları şu ortamda, en güçlü itirazı, çirkinliği bastırma çabasını içeren asil bir yaygara değil midir?
Yukarıda, Cins için” kendi yaygarasını yapmayan” dedim. Bu da onun kazanç hanesine yazılması gereken önemli bir vakur duruş, önemli bir edep maddesidir.
Dergilerin dergiliğini göstermek için yumurtası gelmiş tavuklar gibi ortalığı velveleye verdikleri, yazarların yazdıklarını pazarlamak için modern bohçaçılar olarak televizyon televizyon dolaştıkları bir zaman ve zeminde, Cins’in kendi farkıyla farkedilmekten başka bir şey yapmaması, bana göre edilgenlik değil bilakis en yetkin edilgenliktir.
Şundan ki, “Biz iyi dergiyi çıkartıyoruz, hak ettiğimizi düşünüyorsanız ederini ödeyerek okuyunuz, değilse siz sağa biz selamete” diyebilen bir dergidir Cins; muhataplarının içerik taleplerine boyun büken, ancak kendisine burun kıvıranına baştan burun kıvıran bir dergi!
Daha ne diyeyim, kısaca Cins işte!
...Ve Cins’vari bir söyleyişle noktalayayım bu yazımı:
Pazarınız mübarek olsun!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.