|
Üst aklın ordusu: Dış kalemler ve ‘sandık nöbetçileri’
Batı'nın, bilhassa da Amerikan, İngiliz ve Alman basınının 7 Haziran seçimlerine yönelik yoğun 'duygusallığını', salt insanlık, demokrasinin ulvi değerleri ve hür basın saikleri üzerinden okuma masumiyetine kapılamayız. Dış basının yerli röle istasyonları bunu zaten yapıyorlar. Batı medyasının 'ruh hali'ni, niyet ve temennilerini işaret eden örnekleri aşağıda okuyacaksınız..

Ama içlerinden bir-iki tanesini öncelemek istiyorum…

“Pazar günü Türkiye'de yapılacak seçimler öncesinde, hile yapılacağına dair kaygılar belirdi. Bir gönüllüler ordusu bu kaygıya engel olma niyetinde.” (Neue Zürche Zeitung)

***

“On binlerce seçmen, oy pusulalarını korumak için kaydoluyor; bu da seçimlerin adil bir şekilde yapılacağına ilişkin inancın yıprandığına dikkat çekiyor. 'Oy ve Ötesi'nin kurucuları, Türkiye'nin 81 ilinden 41'inde seçimleri ve oy sayımını gözlemlemek için 50 binden fazla gönüllünün söz konusu sivil girişime katıldığını belirtti.” (The Wall Street Journal)

***

“AKP geçmişte seçim sandıklarında hileler yaptı ve başka dümenler çevirdi. Bunları tekrar yapmaya hazırlanıyor. Bu yüzden AKP'nin kaç sandalye kazanacağı önemli değil. Erdoğan hâlihazırda bir tiran ve Türkiye'nin yolu da çizilmiş durumda. (The Washington Times)

***

“Ak Partinin sonuçlara müdahale etmeyi planladığı iddiaları arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'nin cesur muhalif medyasıyla düşmanlığı aleni bir savaşa dönüştü...” (The Gurdian)

KOLORDU KADAR SANDIK NÖBETÇİSİ NE DEMEK?

Bu öyle ince gerilmiş bir misina ki, biraz üzerine gittiğinizde boynunuzu kesebilirsiniz. Devlet, “Bu kadar sandık görevlisi nedir, bu ülkenin kendi güvenlik birimleri var” dediğinde, “bakın işte oylarla oynayacaklar, sandıkları çalacaklar” ithamıyla karşılaşacak.

Oysa bu 'ordu' tehlikeli olabilir. Bu kadar 'muhafız' kontrol edilemez. Tek oy bile çalınmasa, bütün sandıklardan oy çalındı denebilir.

“Kedi-trafo” metaforuyla devşirilen “sandık nöbetçileri ordusu”, hemen her sandıkta kalabalığa, en ufak itirazın kavgalara ve seçim güvenliğini riske sokan alevlendirmelere neden olabilir. Alesta bekleyen dünyada demokratik, medeni seçimlerin gerçekleşmediğine ilişkin devasa bir algı operasyonu yaratılabilir.

Sandık başlarında bulunan on binlerce kişinin aynı zamanlama ile “oylar çalınıyor, sandıklar kaçırılıyor, tutanaklar yırtılıyor” şeklinde hayali bir sosyal felaket üretmeleri de ihtimal dahilinde.

Malum medyanın da hayli zamandır ve sistematik 'oylar çalınabilir'in altını çiziyor olması ağızda kekremsi tat bırakıyor.

BİZİ O KADAR SEVİYORLAR Kİ…

Dönelim garbın ruh haline…

Huffington Post'taki Graham Fuller makalesine fazla yer ayıramayacağım çünkü yaratıcılıktan uzak; “AK Parti'nin seçimleri kazanması halinde Erdoğan tek adam olacak.” Financial Times, Kılıçdaroğlu'nun hatasına düşüyor; “Saray'daki tuvalet kapakları seçim kampanyasına dönüştü. Erdoğan sadece otoriter değil, müsrif.”

American Enterprise Institute'da Michael Rubin, Osmanlı'daki Harem kurumu üzerinden Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı eleştiriyor. İsrail-Haaretz gazetesinde ise, “HDP'nin barajı aşmasının AK Parti'nin yanlış işler yaptığını anlamasını sağlayacağı” iddia ediliyor. ('Seçime doğru Batı basını HDP ve Erdoğan'a odaklı', 04/06, Dünya Bülteni.)

Devam…

“Erdoğan oy pusulasında bulunmuyor ama bu önemsiz. Seçimlerde büyük bir zafer, Erdoğan'ın-modern Türkiye'nin kurucusu- Atatürk'ü gölgede bırakma girişiminde bir kilometre taşı olacak. (The New York Times.)

***

“HDP seçim barajını aşamazsa AKP 330 koltuğu garantileyecek. Bu siyasi istikrarsızlığı tetikleyebilir. Aşırı muhafazakâr bir liderin elinde gücün yoğunlaşmasına öfkeli laikler Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını sürekli protesto edeceklerdir. Kürtler ise Türkiye'nin Kürt başkenti Diyarbakır'da bir 'Kürt Meclisi' ilan edebilirler.” (The Wall Street Journal)

***

“En iyi ihtimalle Türkler, Cumhurbaşkanı'nın cüretkâr hırslarını sandıkta engelleyecekler. Erdoğan'ın tek adam yönetimine ilerlemesini önlemenin tek yolu bu.” (The Wall Street Journal)

***

“Bu seçimde her şey farklı, muhalefet kendine özgü konularla öne çıkıyor.” (NeueZürcherZeitung)

***

“HDP demokratik bir parti olarak öne çıkmakta ve Erdoğan'ın otokratik sistemine zıt görüntü vermekte. Erdoğan'ın sistemi Türk toplumuna zehir saçıyor ve HDP'ye verilecek her oy panzehir niteliğinde.” (Die Tageszeitung)

***

“Oyların yüzde 52'sini alan Erdoğan 7 Haziran seçimleri öncesi gerçek bir despota dönüştü. Her gün muhalefeti hayali komplolarla kınıyor ve bağımsız basını tehdit ediyor. Ülkenin demokratik güçlerinin bu despota haddini bildirmesi gerek.” (Le Monde)

***

“Seçmenler Erdoğan'a güç verirse, geride kalan bir avuç kontrol mekanizmasını da ele geçirmesi çok büyük talihsizlik olur.” (Financial Times)

***

“Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis'i bir kenara itmeyi ve diktatör olarak yönetimi ele geçirmeyi planlarken, pazar günü kazanırsa durdurulamaz olacak. Engellenirse de öfkesi serbest kalacak.” (The Guardian)

***

Birçok Türk Erdoğan'ın TBMM'de çoğunluğu ele geçirmesini önlemek için Kürt partisine oy vermeye hazırlanıyor. Erdoğan, The New York Times'a yerini bilmesini öneriyor. Bunu söyleyebiliyor ve bu Türk ekonomisi düşüşe geçmedikçe devam edecek.” (Haaretz)

Bakalım yarın o Türkler ne diyecek?

twitter.com/nedretersanel
#seçimler
#The Gurdian
#Cumhurbaşkanı Erdoğan
٪d سنوات قبل
Üst aklın ordusu: Dış kalemler ve ‘sandık nöbetçileri’
İkinci EYT: 2024 yılı emeklileri
Kültüre ihtiyacımız var mı? (2)
Arkadan mı gideceğiz yeni bir yol mu açacağız
Deli olmadan veli olunmaz
‘Asya majör’…