Ortadoğu’da kara delikler açılıyor.
Bunların bir kısmının kokusu çıkmaya başladı. Çok gizli bir takım operasyonları da ‘hissediyoruz’. Tehlikeli işler.
Katar krizinde, Körfez ülkelerinin Doha’nın önüne sürdüğü şartlar belli olmadan ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson şunları söylemişti: “Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Bahreyn’in bir istekler listesi hazırladığını anlıyoruz. Yakın zamanda Katar’a sunulacak olan bu istekler listesinin makul ve uygulanabilir olmasını umuyoruz”...
Bir evvel yazmış idik; Bu şartlar ‘ABD’ye göre’-dilerseniz ‘ABD tarafından’ da diyebilirsiniz-hazırlandı.
Tillerson açıklamasının devamı var...
“ABD, Kuveyt krizini çözmek için yaptığı arabuluculuk çalışmalarını destekliyor”. (‘ABD, Katar’a verilecek istekler listesinin makul olması gerektiğini söyledi’, 22/06, Star.)
Emirlik mesajı aldı. Araya başka gelişmeler girmese, Katar Dışişleri Bakanlığı’nın şu açıklaması hayata geçebilirdi; “ABD’nin duruşu Doha tarafından iyi karşılandı”...
Çözüldüğünde, bölgedeki müttefik ve düşmanların pozisyonları daha iyi tarif edilecek.
Suudi Arabistan’da Veliaht Prens Salman’ın tahta hazırlandığı zaten biliniyordu, kimse sürpriz diyemez. Krallıkta aday sıralaması peşin yapılır ki, ani değişimlerde ülkeyi tehlikeye sürükleyecek kaoslar oluşmasın.
Bu yüzden, Salman’dan evvel Kral’ın yeğeni olan Muhammed bin Nayif’in getirilmesi başta tartışıldıysa da, Prens Salman’a tecrübe kazandırıldığı duyumu dolaştırıldı ortada.. Ama asıl amaç, “hedef olmaması/korunması” için geride tutulmasıydı.
Prens bin Nayif’in bu hassas terazinin ince ayarlarını bilmemesi mümkün değil. O da kendine göre müttefik aradı. ABD de durumun farkındaydı ve o sıralar ellerinde sadece Nayif olabilirdi. İlişki de, Kral ve oğlu yüzünden ancak belli kanallar ve amaçlar üzerinden yürütülebilirdi...
Kaldı ki, Prens Nayif bunun için uygun bir isim; 2000’li yılların başından itibaren istihbarat-güvenlik çarkları içinde güçlü/güçle bağlar biriktirmiş bir isim. Hem FBI’da hem Scotland Yard’da bulunmuş, 2009’da El Kaide’nin suikastından kurtulmuş bir isim.
Bir soru şudur; bu ödül “veda hediyesi” midir yoksa işin başında yeni Washington yönetimi Nayif’le devam etmeyi mi düşündü?
Ancak Prens Nayif anlamış mıydı?
Şöyle önlemler alınmış olabilir mi; “Suudi Kral Salman bin Abdulaziz geçtiğimiz Çarşamba günü Veliaht Prens Muhammed bin Nayif’in yerine kendi oğlu Muhammed bin Salman’ı getirdi. Bu kararın açıklanmasından sonra, İsrail Hava Kuvvetleri, içlerinde F-16, F-15CD ve F-16CD savaş uçakları, iki Gulfstream tipi uçak, iki tanker uçağı ve elektronik savaş için tasarlanmış iki özel C130 uçağını S. Arabistan’a gönderdi!” (‘18 Israeli Fighter Jets Landed in Saudi Arabia to Prevent Coup’, 22/06, Global Search.)
Doğruysa, İsrail bunu neye dayanarak yaptı?
Olabilir mi?
İşin doğrusu aynı kaynak, bu daveti Veliaht Prens bin Salman’ın bizzat yaptığını söylüyor...
Neden?
Kuzeni Prens bin Nayef’in muhtemel girişimlerinin önünü kesmek için...
Ezcümle, Riyad’ı kimin Doha’yı kimin koruduğu (The Times: ‘Türkiye’nin Katar’a siyasi ve ekonomik desteği kadar, caydırıcılığı da rol oynuyor’, 25/06.) düşünüldüğünde, Ortadoğu’nun yeni kara delikleri büyüyor mu, yoksa küçülüyor mu dersiniz?..
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.