Gelin canlar bir olalım
Münkire kılınç çalalım
Yoksulun hakkın alalım
Kula kulluk yetsin artık
Bu keşmekeş bitsin artık!
Jim-Woon adında Güney Koreli bir bey, Türkiye"de yaşıyor. Dilimizi gayet güzel konuşuyor.
"Türkçe"n ne kadar iyi, bravo" diyenlere "Ben Türk vatandaşlığına geçtim, Müslüman da oldum" diye cevap veriyor.
Ramazan"da Jim-Woon"un yemek yediğini gören arkadaşım sormuş: "Hani Müslüman olmuştun? Oruç tutmuyor musun?"
Jim-Woon cevap vermiş: "Ben Aleviyim!"
Hicri Muharrem ayının 10"u, [24 Kasım] Aşura Günüydü.
Sünniler ve Aleviler, Hz. Hüseyin"in Kerbela"da şehit edilişini [10 Ekim 680] andı.
Hem matem, hem sevinç günü.
Hz. Nuh"un gemisinin tufandan kurtuluşu da bu günde kutlanıyor.
10 Muharrem, tıpkı aşure gibi, Aleviler ile Sünnileri tatlı bir biçimde kaynaştırıyor.
Aslında, Alevi-Sünni kardeşliği fark edilenin çok ötesinde bir yoğunluk arz ediyor.
Sünnilerin gönülden benimsediği şairlerin önemli bir kısmı Alevi-Bektaşi"dir.
Fuzuli [Hadikatü"s Süeda"yı yazmıştır], Kul Nesimi, Kul Himmet, Rıza Tevfik, Aşık Veysel, Seyrani, Neşet Ertaş… Alevi-Bektaşi şairlerimizdendir.
Kaygusuz Abdal"ın piri Yunus Emre"dir.
Bunlardan başka, Pir Sultan Abdal, Mahzuni Şerif gibi sembol şairlere ait birçok şiir, türkü, ilahi de Sünnilerin dilindedir:
"Bu dervişlik bir dilektir
Bilene büyük devlettir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi"
[Pir Sultan Abdal]
***
"İşte gidiyorum çeşm-i siyahım
Önümüze dağlar sıralansa da
Sermayem derdimdir, servetim ah"ım
Karardıkça bahtım karalansa da"
[Mahzuni]
***
Bir örnek daha:
"Kuran, İncil, Zebur olsan
Açmam seni bundan sonra
Ab-ı Kevser suyu olsan
İçmem seni bundan sonra"
[Muhlis Akarsu]
Bana sorarsanız, Alevi-Sünni ayrımıyla, zıtlaşmasıyla ilgili iki mesele var.
Sizce bir sakıncası yoksa, iki meseleyi de bir an önce karara bağlayalım, bu saçma ayrımcılık sona ersin.
1] POLİTİKA. Alevilik doğuşundan itibaren, 7. yüzylda, 16. yüzyılda ve sonrasında siyasi gerilimler eşliğinde biçimlendi.
Dersim Katliamı, Sivas Olayları acıları derinleştirdi, işleri çatallaştırdı.
Bugün de Alevi-Sünni ayrımı siyasidir.
Osmanlı idaresinin Sünnileşmesi 15. yüzyıla rastlıyor.
Osman Gazi, Orhan Gazi, I. Murad Bektaşi"ydi.
Yıldırım Beyazıt, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni"nin de Bektaşi olduğu kaydediliyor.
Bu tarihsel verilere itiraz edilebilir.
Derdim o değil.
Alevilik, Bektaşilik asırlarca Anadolu"nun ruhu, vicdanı olmuştur.
13. yüzyılda Anadolu İslamlaşırken, Şeyh Ahmet Yesevi"den ilham alan Hacı Bektaş-ı Veli, Anadolu"ya mührünü vurmuştur.
Bin yıl boyunca en ustaca icra ettiğimiz sanat şiirdi.
Halâ öyledir.
Binlerce Alevi-Bektaşi şairi, varımızı yoğumuzu şiire nakşetmiştir.
Şahsen, bu şairlere yürekten saygı ve minnet duyuyorum.
Ve şiirlerine, türkülerine büyük hayranlık besliyorum.
Nazarımda; Tarantino, Sergio Leone filmlerinden; Bob Dylan, Tom Waits şarkılarından bile çok daha heyecan yüklüdürler.
[Gencebay, L. Akad"ın Kızılırmak Karakoyun filminde Pir Sultan türküsü söylemiştir: Koyun Sesi Yüreğimi Dağladı -1967]
2] İNANÇ.
5 yıl kadar önce, Alevi öğretmenlerle buluşmuştum.
Konu neydi şimdi hatırlamıyorum.
İçlerinden biri "Ben Alevi, Kürt ve ateistim" dedi.
Şoke oldum.
Alevilerin Sünnileşmesini arzuluyor değilim.
Kimseyi, hiçbir konuda ikna etmek istemem.
Fakat… Gördüğüm kadarıyla Alevi külliyatı Allah aşkı, Peygamber, Hz. Ali aşkıyla dolup taşıyor.
Şiirlerde iman, itikat, ibadet tartışmaları da yapılmış.
Net bir şekilde, Aleviler Müslüman.
İmrenilecek düzeyde bir inanç sağlamlığına ve kültür-sanat, ifade zenginliğine sahipler.
Sünnileri de derinden etkilemişler.
Aleviler "İbadet / kulluk hayatın içinde olur" diyorlar.
Sözgelimi ilahiyatçı-yazar İhsan Eliaçık da aynı cümleyi söylüyor.
Sanırım tarihsel çatışmalar ve Alevili kimliğine, kültürüne ait [cem evinden, Pir Sultan"a; bağlamadan, bıyığa] her şeyin politikleşmesi, katı sembollere dönüşmesi Alevilik içinde bir karmaşaya sebep oluyor.
Açıkçası, Sünnilik de biraz tuzu kuruluk anlamına bürünmüş.
Laik devlet bir ucundan Sünniliği benimseyince, Alevilerin yaralı kalpleri iyice parçalara ayrılmış.
Ben, Alevileri din kardeşim, şiir, türkü, dünya, ahret kardeşim olarak görüyorum.
Çocukluğumdan beri can ciğer dostlarım arasında hep Aleviler de oldu.
Herhangi bir siyasi odağın insafına bırakmayalım birbirimizi.
Çatışmada saf seçmeye mecbur etmeyelim.
Hz. Ayşe ile Hz. Ali arasında,
Şah İsmail ile Sultan Yavuz arasında,
falan pati ile filan fırka arasında
seçim yapmaya zorlamayalım.
Tamam, Aşura Günü geçti.
Muharrem ayında olmadı, Safer ayında kucaklaşırız.
Aşure kolay, gene kaynatırız.
Şah Hatayi"nden deyişler okuruz bir ağızdan.
Birlikte ağlar, birlikte güleriz.
Hacı Beşktaş-ı Veli"yi anarız:
"Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız
Her nefeste aşk ile Yaradan"ı anarız
Erenler meydanına vahdet ile gir de gör
Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir yanarız!"