|
Y2K sendromu ve geleceğin kıyametleri

Gerçekle hayal, doğruyla yanlış arasındaki çizginin tamamen ortadan kalktığı bir dünyada, bundan sonra kıyamet senaryoları çizmek çok daha kolay olacak

En sıradan isimleri bile baş harfleriyle yazmaya alışmış jargonuyla, iki bin yılına Y2K lakabını takan bilgisayar sektörü oldu. Bundan yirmi yıl öncesinin programcılarının o zamanlar pahalı bir meta olan bilgisayar hafızasından tasarruf etmek üzere buldukları yol, iki bin öncesinin en büyük kâbusu oldu tüm dijital dünya için. Kim bilebilirdi ki, 1980''i 80 olarak ifade etmek, yirmi yıl sonra 2000''i, 00 olarak kayda geçtiğimiz zaman büyük sıkıntılar doğuracaktı? Basit bir öngörü hatası, neredeyse dünyanın sonunu getiriyordu.

2000''in ilk saniyelerini birçok profesyonel, hemcinsleri gibi eğlenerek değil, bilgisayarların başında olası bir dijital kıyameti bertaraf edebilmek için tetikte geçirdi. Yirmi yıl önceki meslektaşlarının yaptığı bir hata, bugünkü bilgisayarcıların başında patlamıştı. Gerçi, dijital kıyamet yakıştırmasını hak edecek pek bir şey yaşanmadı üçüncü bin yılın ilk dakikalarında ama, 2000 yılı veya Y2K sendromu denen kâbus, başta dünyanın en gelişmişleri olmak üzere dünya ekonomilerine milyarlarca dolara maloldu. Y2K dijital sistemlere pek bir zarar vermediyse de, bu hatayı bertaraf etmek için yığınlarca para harcandı tüm ülkelerde. İşin ilginç yanı, hatanın düzeltilmesi için bilgisayarcıların ayaklarının altına dökülen paraların, dijital kıyametin kazasız atlatılmasında ne kadar etkili olduğu oldukça muğlak. 1900''lerin sonuna doğru özellikle dijital kıyamet senaryosu yazıp çizenlerin kıvılcımını yaktığı Y2K paranoyası sadece, dijital sistemleri 2000 yılına uyumlu hale getirme iddiasında bulunan bilgisayar sektörünün işine yaradı. Benzer bir iddia daha önce, bilgisayarlara musallat olan virüs programlarının, bizzat bu virüs programlarına karşı bilgisayarları koruyan sistemler geliştiren şirketlerce yazıldığını öne sürmüştü.

Y2K sendromu, teknolojinin esiri olmuş olan insanoğluna, artık tabii olarak algılamaya başladığı dünyanın ne kadar sanal bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösterdiği için önemli bir tecrübe sayılabilir. Gerçekle hayal, doğruyla yanlış arasındaki çizginin tamamen ortadan kalktığı bir dünyada, bundan sonra kıyamet senaryoları çizmek çok daha kolay olacak. Zira neticede insan mahsulü olan teknoloji, bundan sonra da bu vasfından dolayı mahlül ve haliyle potansiyel bir tehlike olmaya devam edecek. Giderek daha teknik hale gelen bir sektör tarafından yönlendirilen teknoloji, bu sektörün kendi içinde oldukça ileri ancak dışarıya kapalı özelliği yüzünden şeffaf, anlaşılır ve denetlenebilir bir ortam olmaktan çıkacak. Gelecekte ne zaman çökeceğini bilmediğimiz, ancak onsuz da yaşayamadığımız ve işleyişi bize tamamen yabancı olduğu için gelişmesine müdahale edemediğimiz sanal bir dünyanın içinde yaşıyor olacağız. Dahası, teknoloji yönlendiren sektörlere şimdikinden çok daha fazla bağımlı olacağız. Gelecekte de Y2K''ya benzer bir sanal kıyamet üretip bu yolla cebimize el uzatmayacaklarından hiçbir zaman emin olamayacağız.

Teknoloji üretiminin tekelleşmesi, geleceğin en tehlikeli gidişatlarından biri sayılmalı. Nitekim Microsoft aleyhine açılan davada, şirket aleyhine öne sürülen iddialardan biri de bu şekildeydi. Internet ve Linux gibi ortamlar, herkese açık ve şeffaf olmaları sebebiyle bu tekelleşmenin önünde ciddi bir engel gibi duruyor gözükseler bile geleceğin, tekel haline gelmiş teknoloji merkezleri tarafından yönlendirileceği ihtimali kaçınılmaz gözüküyor.

Buyurun sanal cenaze namazına.

25 yıl önce
Y2K sendromu ve geleceğin kıyametleri
Hayaller Syriza gerçekler fecaat!
Derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar artıyor
Polatlar kararı ışığında yargı gerçeği ya da düşünmemiz gerekenler (2)
Eymen Nur’dan MBZ’e açık mektup: BAE Zayedlere layık bir politikaya ne zaman dönecek?
Pasif nihilizm ve mankurtlaşma zaferi!