Yerinde bir öneri: Barter Ticaret Merkezi

04:0022/09/2018, Cumartesi
G: 22/09/2018, Cumartesi
İsmail Kılıçarslan

Bu yerinde öneriyi bir grup ekonomist yapıyor. Ve diyorlar ki “madem cari açık problemimiz var, madem hammadde sorunumuz var, madem dünyada paraya dayalı ekonomik model daraldı, madem ihracat hacmimizi artırmak istiyoruz ve madem dolara bağımlılığı azaltmak istiyoruz; en önemli yardımcı enstrümanımız barter olabilir.”Sistemi anlatacağım size ama önce barter kavramının kendisinden ve Türkiye’deki gelişiminden biraz bahsetmek lazım. Barter, nitelikli takas demek aslında. Bir mal ya da hizmetin başka

Bu yerinde öneriyi bir grup ekonomist yapıyor. Ve diyorlar ki “madem cari açık problemimiz var, madem hammadde sorunumuz var, madem dünyada paraya dayalı ekonomik model daraldı, madem ihracat hacmimizi artırmak istiyoruz ve madem dolara bağımlılığı azaltmak istiyoruz; en önemli yardımcı enstrümanımız barter olabilir.”



Sistemi anlatacağım size ama önce barter kavramının kendisinden ve Türkiye’deki gelişiminden biraz bahsetmek lazım. Barter, nitelikli takas demek aslında. Bir mal ya da hizmetin başka bir mal ya da hizmetle satın alınması anlamında kullanılıyor.

Söz gelimi İbrahim Tenekeci ağabey bana sandal ağacından güzel bir tespih yaptırıyor, ben de ona Orhanoğlu Köfte’de bir buçuk porsiyon köfte alıyorum. Bu dümdüz takas malum… Ancak burada tespihin ve köftenin garantörü bir üçüncü şahıs ya da kurum olursa, yani bu takas bir garantörle hayata geçerse buna da barter deniyor işte.

İşin bir başka yanı ise şu: Bana tespih lazım, bende köfte var, tespihi yaptıran adam ise tespih karşılığında köfte değil İsmet Özel imzalı kitap almak istiyor. Burada da devreye barter pazarı giriyor. Siz sistemden tespih alıp ödemeyi köfteyle yapıyorsunuz, tespihin sahibi de alacağı karşılığında sistemden İsmet Özel imzalı kitap alıyor. İşte buna da “barter pazarı” deniliyor.

Türkiye’de barter sistemi 90’lı yılların başından itibaren ekonomik dolaşımda kendisine bir yer bulmuş durumdaydı aslında. Bilhassa medya, mobilya, tekstil v.b sektörler aktif olarak kullanmıştı bu sistemi. Arada garantör barter şirketleri vardı, bu şirketlerin oluşturduğu bir pazar vardı falan. Ancak benim “kâğıt parayı aradan çıkaran son derece faydalı bir ekonomik model” olarak gördüğüm barter sistemi 90’lı yıllar boyunca bir türlü oturmadı yerli yerine. Daha ziyade fırsatçıların ya da batmaya yakın firmaların iş çevirdiği bir sektör haline geldi. 2000’li yıllarda hem yapılan yasal düzenlemeler hem de bu pazara giren nitelikli girişimcilerle barter ekonomisi bir yol buldu kendine. Bugün itibariyle Türkiye’de müşterisini doğru düzgün seçip işini doğru düzgün yapan birçok barter şirketi var.

Peki, benim “yerinde bir öneri” olarak tanımladığım Barter Ticaret Merkezi nedir? Şudur: Bilhassa Afrika, Orta Asya, Körfez dışı Arap ülkeleri v.b ekonomilerle iş yapmak isteyen şirketlerimizin önünü açacak bir sistemdir gördüğüm kadarıyla.

Birkaç uluslararası barter örneği vereyim öncelikle size. Mesela İran, Türkmenistan’dan petrol alıp karşılığında mühendislik hizmetleri veriyor Türkmenistan’a. Bu anlaşma, İran ile Türkmenistan arasındaki ihracat hacmini 1,7 milyar dolar artırmış durumda. Tayland Rusya’ya tarım ürünü satıp karşılığında helikopter alıyor. Hindistan İran’a pirinç satıp yağ alıyor.

Geldik işin ek yerine. Barter Ticaret Merkezi önerisini çalışan ekonomistler diyor ki, sürekli dış ticaret açığı veren başta Afrika ülkeleri olmak üzere tüm ülkelerin para yokluğu nedeniyle yaptıramadıkları işlerini barter ile Türkiye pazarına yönlendirelim. Gine’den yol ihalesi alıp karşılığında boksit alalım. Doları aradan çıkararak Rusya’ya yaş meyve sebze verelim, karşılığında buğday alalım, bu buğdayı un haline getirip Afrika’ya canlı hayvan karşılığında satalım.

Dikkat isterim. Burada bu işlerin tamamını bir şirket yapıyor değil doğal olarak. Gine’ye yol yapan şirket, barter pazarından dilediği ürünü ya da hizmeti alarak tahsil ediyor alacağını. Üstelik bu işlemlerin hepsinin tamamen barter olması da gerekmiyor. 100 milyon dolarlık yolun 50 milyon doları kâğıt para, 50 milyon doları barter olabilir pekâlâ. Ve yine dikkat isterim. Zaten sadece parayla yapılabilecek işleri barter haline getirmekten değil, Türkiye’nin “eksik kapasitesi”ni mal karşılığı dolaşıma sokmaktan söz ediyor sistemi önerenler.

Afrika’ya özel bir parantez açalım. Parayı tamamen ya da nispi olarak devreden çıkartma başarısı gösteren her ülke Afrika’da birkaç adım öne geçer. Afrika’dan gelecek pek çok hammaddenin temel alıcısının ya da alım kararı vericisinin de devlet olduğunu hesaba katarsak Barter Ticaret Merkezi’nin en sağlam oyuncusunun devlet olacağını kestirmek zor değil. Üstelik bu durum, Türkiye’nin yürüttüğü Afrika açılımına da son derece uygun…

Hadi cevapları birlikte arayalım. Bir ticari çeşitlilik oluşur mu bu sistemle? Evet. Cari açık azalır mı? Evet. İhracat hacmi artar mı? Evet. Dolara bağımlılık azalır mı? Evet. Ekonomik daralmanın ilaçlarından biri olur mu bu sistem? Evet.

Tabii burada mesele şu… Raporu hazırlayan ekonomistler, “Barter Ticaret Merkezi mutlaka resmi bir kuruluşun, mesela TOBB’un bünyesinde faaliyet göstermeli; devletin atadığı bir isim tarafından yönetilmeli, mutlaka denetime açık olmalı ve mutlaka işlemleri bakımından Eximbank tarafından garanti altına alınmalı” diyorlar ki çok haklılar.

Bence alternatif bir ekonomi modeli olarak bu sistemi mutlaka değerlendirmeli, bu merkezi mutlaka hayata geçirmeli ekonomi yönetimimiz. Doların baskısının azıcık bile kırılacağı her bir operasyon Türkiye için altın değerinde zira.

Bu arada bir şakayı düzelteyim de durduk yerde dayak yemeyeyim. Sevgili İbrahim Tenekeci ağabeyin bana nefis bir zenne sandal tespih hediye ettiği doğrudur. Benim de ona geçen gün Orhanoğlu’nda köfte ısmarladığım doğrudur. Ancak bu alışveriş değil, dostluktur. Dostluktan daha kıymetli hiçbir şeyi de masamıza koymuş değilizdir Allah’a şükürler olsun.

#Ekonomi
#Banka