Önce bir örnek…
Bu sabah Cins ofisinin 20’yi aşkın genç misafiri vardı. Mardin Gençlik Merkezi’nin İstanbul gezisi yapan gençleri, dergiyi nasıl çıkardığımız konusunda fikir alışverişinde bulunmak üzere ziyaret ettiler bizi.
Ziyaretimize gelen gençlerin Mardin’de çıkardıkları Panik Dergisi’nin zaten hastasıyız, fakat asıl hasta olduğumuz mesele o muazzam gençlik merkezi projesi. “Türkiye’de gençler için yapılmış en iyi proje hangisi?” diye soracak olsanız bana, tartışmasız Mustafa Yaman Vali’nin hayata geçirdiği Mardin Gençlik Merkezi projesi cevabını veririm size.
2 yıllık bir mazisi bile yok bu merkezin. Fakat şu ana kadar 10 bin Mardinli gençle birebir temas kurulmuş durumda. Geçtik keman-gitar kurslarını, geçtik etüt programlarını, geçtik yabancı dil-diksiyon eğitimlerini, geçtik uluslararası ilişkiler derslerini, geçtik radyosunun, dergisinin, muazzam bir kütüphanesinin olmasını, sadece “proje yazım ofisi” bile ödül alır bu merkezin.
“Nedir en önemli etkisi bu merkezin?” diye soracak olursanız ben de size derim ki Mardinli gençlere sağladığı özgüvendir. Bütün mesele, bütün hikâye, bütün kilit orada... Özgüven yükselince, “yapabiliriz” duygusu yükselince ve daha da önemlisi yapabilince bu gençler terör örgütünün ekebileceği tarlalar olmaktan çıkıyorlar haliyle. Yarına dair bir umutla doluyorlar. Büyük iş.
Meselenin ek yeri neresi peki? Meselenin ek yeri Mardin Valisi Mustafa Yaman. Gençlerin tamamı “Valimiz giderse, belediyenin finanse ettiği bu merkezin yönetimi başka birinin, başka bir yapının eline geçerse” diyerek endişelerini bildiriyorlar. Sakın ola yanlış anlaşılmasın. “Siyasi bir el değiştirme” işinden söz etmiyorum. Gençler, kendilerine sağlanan bu muazzam imkânın sadece Mustafa Yaman’ın olağanüstü gayretleriyle hayata geçirildiğinin farkındalar. Endişeleri de siyasi-politik endişe değil böylelikle. “Vali amcaları” olmadan bu merkezin derhal kuşa döndürüleceğini hissediyorlar.
Bir örnek daha…
Perşembe gün, Talas Müftümüz Esat Yapıcı hocamın misafiri olarak Kayseri’de idim. Sağ olsun bizi Talas Amerikan Koleji’ne götürdü. 1960’lı yıllara kadar Amerikan Koleji olarak işletilen bu bina şimdilerde Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin “eğitim ihtisas merkezi” olarak faaliyet gösteriyor. 40 kadar lise öğrencisi, yatılı düzenle burada ekstranın ekstrası bir eğitim alıyorlar. Kayseri’nin en iyi liselerinden seçilmiş en zeki yavrularımız buradan da mezun olacaklar ve mezun olduklarında neredeyse “üniversite bitirmiş bir öğrenci”nin donanımına sahip olacaklar. Görevli arkadaşımız sistemi anlatırken hiç duraksamadan “doğrudan doğruya yönetici elit yetiştiriyorsunuz burada. Amerikan Koleji’nin vaktiyle hayata geçirdiği projeyi yerli ve milli bir forma sokma başarısı göstermişsiniz” dedim.
Fakat burada da meselenin bir ek yeri var. Yerel seçimde Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı değişir ve yeni gelen belediye başkanı -aynı partiden olsa bile- projeyi gereksiz bulursa vah-tüh etmekten başka çare kalmaz elimizde. Öyle ya, yeni gelecek başkan Kayseri’nin en güzel tepesine konuşlanmış bu binayı düğün salonu, sosyal tesis, butik otel falan yapmayı daha uygun bulabilir en nihayet.
Lafı nereye getireceğimi anlamışsınızdır. Bu kadar önemli meselelerde bunca insan odaklılık fena, hem de pek fena. En nihayet mahkeme kadıya mülk değil. Mustafa Yaman Vali’nin görev yeri değiştiğinde, Kayseri Belediye Başkanı başka biri olduğunda duracak projeler mi bunlar? “Yok canım, kesinlikle durmaz” diyorsanız “buna benzer şahane projelerin başına gelenleri bir tarayın” derim.
Ne yapmak lazım peki? Elbette “sürdürülebilir modeller” geliştirmek lazım.
Bu hususta benim ilk önerim “sağlıklı vakıf modelleri” kurmaktır. Sözgelimi Kayseri Büyükşehir Belediyesi, bahsi geçen merkez için bir vakfiyede bulunabilir ve gelir modeli bağımsızlaşan bu projeler ilelebet sürdürebilir kendini. Siyasi dalgalanmalardan ve en önemlisi “tek bir insana bağlılıktan” kurtulabilir böylece bu mühim işler.
Ben vakıf öneriyorum, siz başka bir model önerirseniz de başımın üzerinde yeri var. Yeter ki Mardin Gençlik Merkezi akamete uğramasın, yeter ki Kayseri’deki ihtisas merkezi akamete uğramasın. Yeter ki artık bazı projeler “sivil alanda ve insan bağımsız” şekilde hayatta kalabilsin.
Benim “yeni bir faz” dediğim budur. Yeni dönemin yeni yol haritasının iki kilit kavramı “sivil” ve “sürdürülebilir” kelimeleri olmalıdır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.