Karmakarışık bir yazı olacak bu. Neresinden başlasam temel duygum kızgınlık olacak.
Mesela kendini vali zanneden bir “sınıf başkanı” profilinden başlayabilirim. Sağa sola çemkirdiği o görüntüler ortaya çıkar çıkmaz görevden niçin alınmadığını merak ettiğim o “sınıf başkanı” profilinden. İşini iyi yapamayan idare müdürleri gibi sağa sola çemkirmenin “kamu yönetmek” olduğunu düşünüyor belli ki. Biz de bu sınıf başkanımıza diyoruz ki “ona kamu yöneticisi denmez, Nevzat Tandoğan denir. Hani ‘kılığı kıyafeti uygun değil’ diye Aşık Veysel’i yönettiği şehrin caddelerine almamıştı ya. Hah işte o Nevzat Tandoğan.”
Mesela şu “yardım kolisi prototipi” işinden başlayabilirim. Şaka zannettim önce. Trol işi zannettim. Zaytung haberi zannettim. Değilmiş. Ciddi ciddi “bu yardım kolisi prototipti” dedi İstanbul’u yöneten adam. “Yağı azdı yağ ekledik, pirinç yoktu pirinç ekledik” dedi. Gülsem komik değil, gülmesem çok komik. “Yardım kolisi prototipi” nedir yahu? Dahası, 150 lira olduğu ifade edilen ilk “prototip yardım kolisi”ni savunmak için yılların gazetecisi “herkesin beslenme alışkanlığı farklı” diyerek bir liste paylaştı. Yani o prototipin 150 lira olmasının normal olduğunu savundu. Listesinde yarım kilo helva 52 liraydı.
Mesela şu “devlet bize bakmıyor” diye zırlayan HDP yetkilisinden başlayabilirim. “Devlet bize bakıyor, sen merak etme” deyip peşine şunu eklemek istiyorum basitçe: “Bizim devletimiz bize bakıyor. 81 ilin 81’inde, bir tek vatandaşını ayırmadan bakıyor bize devlet. Senin devletlerin ise zor durumda. Hem Amerika, hem İsrail şu ara korona virüsle mücadele ediyor. Dolayısıyla mayın eşeklerinin sağlığını pek düşünemiyor olabilirler.”
Mesela, devlet yeni korona tedbirleri açıklayınca bunu sosyal medyalarında duyuran belediye başkanlarının dilinden başlayabilirim. Şunu yazdı mesela bir büyükşehir belediye başkanı: “Tramvaylara, özel halk otobüslerine, belediye otobüslerine, minibüslere, taksilere maskesiz binemeyeceksiniz. Aksi halde görevlilerimiz ve diğer yolcularımız sizi uyaracaktır. Lütfen uyalım.” Yahu bu nasıl dil? Zabıta mısın sen? Bir “geçmiş olsun” yaz. Bir “birlikte atlatacağız” de. Zaten senin görevlilerin işini yapacak. Yönettiğin insana parmak sallamayı kimde gördün? Kendini “biz sosyal medya uzmanıyız” diye tanıtan dolandırıcılara güvenirsen olacağı budur işte. Seni zabıta yerine koyarlar. Her ay başkanın önüne rapor da getiriyorlardır üstelik bu sosyal medya madrabazları. “Efendim bu ay bizi bu kadar insan okudu, bu kadar insanla etkileşime girdik” falan diye. İnsana dokunun efendim insana. Nezaketle, letafetle, güler yüzle, empatiyle insana dokunun. Boş verin bu sanal hokkabazlıkları.
Mesela, altı üstü yönettiği şehirdeki otobüs seferlerini 2-3 katına çıkararak halledebileceği bir meseleyi video filmler çekerek, “vallaha çok mağdur ediyor bizi bunlar” diye ağlayarak ve tribüne oynamaktan başka hiçbir şey yapmayarak yüzbinlerce insanın hayatını riske eden bir başka belediye başkanından başlayabilirim. Dünyada hiçbir koronavirüs mağduru ülke “kesin bir sokağa çıkma yasağı” ilan etmemişken bu başkan niçin sürekli “sokağa çıkma yasağı ilan edilsin” diyor acaba? Derdi zoru ne? “Yerel hükümet” derken ne demek istiyor? Dahası, 2023’te başkan adayı olma şansını çoktan Mansur Yavaş’a kaptırdığını görmüyor mu acaba?
Mesela “biz çok acayip muhalifiz tamam mı, vicdanımızla yazıyoruz” havası atan bazı arkadaşlarımızın iş CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni eleştirmeye geldiğinde nasıl birer “suskunluk abidesi”ne dönüşerek “kararsız” kaldıklarından başlayabilirim. Ya da boş verin. Oradan başlamaya değmez. Konuyu hiç açmadım sayın. Ekmek parasıdır neticede.
“Mesela”ları uzatmak mümkün ama gereksiz.
Koronanın bize getirdiği bu “yeni dünya”da değişecekler ve değişmeyecekler var. Değişmeyecekler arasında işte tüm bu yukarıda saydığım “mesela”lar var. Değişecekler mi?
Epeyce şey değişecek elbet. Daha steril bir hayat yaşamaktan tutun da globalizasyon idealinin sorgulanmasına, ırkçı sağın görkemli yükselişinden Avrupa Birliği’nin çatırdamasına değin epeyce şey değişecek.
Keşke bu “mesela”lar da değişse, ama değişmeyecek ne yazık ki. “Böyle gelmiş böyle gider” demeye devam edeceğiz. İnsan, kendi krizlerini tekrar etmekten zevk alan bir sapkınlık geliştirebilen tek canlı türü zira. Elden bir şey gelmez.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.