Cepheler oluştu: Türkiye/Rusya bir tarafta Amerika/AB öbür tarafta

04:008/11/2016, Salı
G: 16/09/2019, Pazartesi
Hasan Öztürk

Daha net konuşalım. Amerika ve Avrupa Birliği (AB) PYD/YPG, Haşdi Şabi ve DAEŞ gibi örgütler eliyle Irak'ı ve Suriye'yi tamamen parçalamak istiyor.



Türkiye'nin güneyini Balkanlaştırmak istiyorlar!


Buna mukabil Türkiye ve Rusya Ortadoğu'da parçalanmışlıkların karşısında konumlanıyor.



Lakin bir süre öncesine kadar

Ankara'da bir odak çok güçlü bir şekilde Amerika ve AB'nin perspektifine sahipti ve özellikle Suriye'nin parçalanmasını şiddetle savunuyorlardı.


“Bütün halklara özgürlük verilmelidir. Her milletin bir devleti varsa (!) Kürtlerin neden bir devleti olmasın? Kürtlerin bir devleti olacaksa bunu Türkiye neden desteklemesin?” diyerek PYD/YPG çizgisine destek verdiler.



***



Irak'ın 1990'dan bu yana yaşananlardan sonra bir bütün olarak kalması artık bir mucize. Geçenlerde yazmıştım. Eski Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi bile, “O kadar acı çektik ki, bölünmeyi düşünür olduk” demişti.



Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi neredeyse bağımsız bir devlet hüviyetinde. Ama Barzani her fırsatta “Tedarikçimiz Türkiye eğer kapıları kapatırsa nefes alamayız” diyendir.



Bağdat merkezli Şia iktidarı ise İran'ın bir eyaleti gibi.



Görünen o ki şimdi Musul/Kerkük hattında başka bir süreç var.



Suriye'de ise

Türkiye son dönemde her fırsatta güçlü bir tonla, “Toprak bütünlüğü”ne vurgu yapıyor.

Bu güçlü vurguya Rusya'dan da güçlü destek geliyor.



Karşı cephedeyse tam bir fütursuzluk söz konusu. Her fırsatta

“insan hakları, özgürlükler”

filan diye etrafa nizam vermeye kalkışanlar söz konusu bölgemiz olduğunda insanın hiçbir değerinin olmadığını gösterir tutum içinde.



Bölgeye sonradan taşınmış DAEŞ'e, “seküler kimliği” var diye PYD/YPG'ye, sırf mezhep çatışmasını kışkırttığı için Haşdi Şabi'ye bel bağlayan Amerika ve AB, Suriye'yi butik devletçiklere bölmek için canhıraş çalışıyor.



Kıyamet de burada kopuyor.



Türkiye ve Rusya Suriye'nin toprak bütünlüğünde ısrarlı.



Her ne kadar Türkiye'nin Şam yönetimine karşı rezervinde bir değişiklik yoksa da Rusya ile kurulan ikili mekanizma endirekt olarak Şam'ı da kapsıyor.



Suriye ve Irak'ın kuzeyi bir satranç tahtası görünümünde.



Oyuncular, her gün yeni “taş”larını kımıldatıp hamle yapıyor.



En son

Amerika PYD piyonunu Rakka için oynattı.

Maksat belli, hem Musul/Telafer hattında Türkiye'ye mesaj vermek, hem Suriye'deki Fırat Kalkanı operasyonuna rest çekmek. Bir şekliyle de Türkiye'de yürütülen HDP operasyonuna dolaylı mesaj vermek.



Peki Türkiye'nin tutumu ne?



Türkiye terör örgütlerinin birer maşa olduğu konusunda hem fikir. İkinci olarak, terör örgütleri üzerinden Türkiye'nin teslim alınmaya çalışıldığı konusunda kafası çok net.



Bütün bu göstergeler ışığında, devletin duruşu

Cumhurbaşkanımızın cümlesinde gizli, “İsteseniz de istemeseniz de muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkacağız.”


Aslında işin özeti de bu!



Uydu devlet değil, kurucu devlet.


Oyuna getirilen devlet değil, oyun kuran devlet.



Artık kartlar daha açık karılıyor.

Amerika ve AB'nin taşeron terör örgütleri üzerinden çektikleri ayak oyunlarına Türkiye yekten karşılık veriyor.


Mesele “devletin bekası”dır. Beka söz konusu ise “düşman”ın kimliğinin önemi yoktur.


Kürtlere “yılışık” ve “beleşçi” diyen densiz

Olur olmaz “

densizlik

” yaptığını görmüştük. Her fırsatta öne atılıp, ileri geri konuştuğu için itibarı partisi içinde bile kalmamıştı.



Görüşleri ve sözleri uzun zamandır kayda değer bulunmuyordu.



“Halkım”

dediklerine hakaret etmeseydi; yine gündeme geleceği yoktu.



Nihayetinde bunu da yaptı.

“Halkım” dediği, “seçmenim” dediği Kürtleri aşağılayan ifadeler kullandı.


Seviyesi zaten yerlerdeydi…



Şimdi hiç kalmadı.



Densiz

, bir twit attı, virgülüne dokunmadan yayınlıyorum,



“Kürdün yavşağına, iktidar uşağına, tırşıkçısına yazıklar olsun; keklik soylulara..!!!”



Bu densiz, bir ara, “Eşim Edirneli. İki çocuğum var. Nasıl yani parçalanırsak birini Edirne'ye diğerini Şırnak'a mı göndereceğim” diye avaz avaz bağırıyordu.



Bugün terör örgütü ile içli dışlı olan HDP'lilerin tutuklanmasını bahane edip sokaklara çıkın çağrısı yapanlara kulak tıkayan Kürtlere hakaret etmeyi seçiyor.



Devletten, birlikten, huzurdan, dirlikten yana tavır koyan Kürt mahallesini hakir görüyor

.



Seviyesizce

kendileri gibi düşünmeyen Kürtlere “yavşak”, “tırşıkçı” diyor! Yani, onları en hafifinden “beleşçi” ve “yılışık” ilan ediyor!


Bu densiz, Kürtleri sokağa dökmek için her yolu denemişti geçmişte de… Uludere vakası yaşandığında yaptığı seviyesiz ve provokatif açıklamalar hala hafızalarda…



Fakat bu kez,

“halkım” dediği Kürtlere “beleşçi” ve “yılışık”

demeye vardıracak seviyesizliğe yöneldi.



Demek ki neymiş, devletiyle barışık Kürt'ten haz duymazlarmış bunlar.


Kendi çocukları ve aileleri rahat içindeyken diğer

Kürt çocuklarının ölüme yürümelerinden, sokaklarda çatışmalarından, birbirinin boğazına çökmelerinden beslenirlermiş.


Densiz, bu seviyesiz ithamlarından sonra sen hala Şırnak'a gidip Kürtlerin yüzüne bakabilecek misin?


#Ortadoğu
#DAEŞ
#Rakka
#HDP