Uluslararası piyasaların gözü kulağı Ukrayna"da. ABD tarafından Obama piyasaları rahatlatırken, Rusya tarafından Putin ise piyasaları germeye devam ediyor.
Obama yönetimi ekonomideki ısınmayı kullanarak ABD ekonomisinde işlerin yolunda gittiği havası estirmeye çalışıyor. Örneğin işsizlik 2008 ekim ayından bu yana en düşük seviye olan yüzde 6,3"e gerilerken, kişisel tüketim harcamalarındaki yüzde 9"luk artış son 4 yılın en büyük aylık sıçramasına işaret ediyor.
ABD ekonomisinde yaşanan bu olumlu havaları kullanan ABD merkez bankası FED, normalleşme havalarıyla beraber tahvil alım programında indirime gitmeye devam ediyor.
ABD cephesinde görülen tüm bu olumlu havalar aslında gelecekte yaşanacak "bir şeyin" yaklaştığını işaret ettiği için gizliden gizliye finansal piyasaları tedirgin etmeye başlıyor. Bunun anlamı; yakın bir gelecekte ABD dolarında faizlerin artma olasılığının güçlendiğidir.
ABD"de faizlerin artma ihtimalinin piyasaların kâbusu olması normaldir. Çünkü böyle bir durum tüm varlık fiyatlarını etkileyecek ve tüm dengeler değişecektir.
İşte tam da bu noktada zaman zaman piyasalarda dillendirilen balon korkusu yayılıyor.
Piyasalarda balon kavramına uzak olanlar için: Finansal piyasalarda balon kavramı; bir malın fiyatının olması gereken "reel değerinden" çok daha fazla fiyatla alınıp satılmasıdır.
Tarihte fiyat balonuna en (uç) iyi örnek olarak 1636-1637 yıllarında Hollanda"da yaşanan "Lale Çılgınlığı" gösterilebilir.
Lale Çılgınlığı yıllarında Hollanda"da sıradan bir vatandaşın bir yıllık geliriyle ancak bir lale soğanı alınabiliyordu. Yakın tarihte ise 2000"li yıllarda yaşanan Dot.com balonu incelenebilir...
2007 küresel finansal krizinden bu yana başta ABD olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankaları her sıkıştıklarında piyasalara bol miktarda para enjekte ettiler. Piyasaları rahatlatma adına enjekte edilen bu büyük paralar yeni balonlara yelken açmak anlamına geldiği için, paraların geri çekilmesi oluşan balonları patlatır mı sorusunu gündeme getirmekte.
Piyasalara sürülen bu likidite, borç seviyelerini 2007 krizi öncesinin üzerine çıkarttı.
Özellikle krizin en büyük müsebbibi olarak görülen kaldıraçlı işlemlerin krizden hiç ders alınmadığını ortaya koyarcasına son yıllarda yeniden artması, hatta kriz öncesine göre daha fazla rağbet görmesi olası bir balon patlamasında çok büyük hasarlara neden olacağının habercisi olarak algılanıyor. Bu algı ise piyasalarda derinden bir korkunun yayılmasına
neden oluyor.
Aslında küresel krizin başlangıcı kabul edilen 2007 yılı sonundan bu yana piyasalarda birçok balon yaşandı. Bu balonlara örnek olarak; hisse senedi balonu, tahvil balonu, petrol balonu ve altın balonu gösterilebilir. Son dönemdeki en büyük balonun ise ABD tahvillerinde yaşandığı genel kanaat.
Piyasalarda yaşanabilecek bir balon patlamasının korkusu artık konferanslarda da dillendirilmeye başlandı. En son Los Angeles"ta yapılan bir konferansta balon endişeleri katılımcılar tarafından dile getirildi.
Noureil Roubini konferansta yaptığı değerlendirmede merkez bankalarının yeni krizin temellerini hazırladığı uyarılarını yapmaya devam ederken katılımcıların neredeyse tamamı yaşanabilecek bir balonun felakete neden olacağı konusunda hemfikir olduklarını açıkladılar.
Korkunun ecele faydasının olmadığı gerçeğinden hareketle; merkez bankalarının piyasalara pompaladığı paraların ağır faturası ve acısı elbette bir gün çıkacak.
Uluslararası piyasalar şimdilik bol para sayesinde düşen faizlerin tadını çıkarmaya devam ededursun, derinden gelen bu korku varlık fiyatlarının sorgulanmasını artırmaya devam edecektir...
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.