Sorsak, hepsi aydın, donanımlı, kültürlü, demokrat, ilerici ve çağdaş şahıslardır. Ancak gelin görün ki, ilim, bilim, kültür, gelişim hak getire; halen Müslümanların ibadethanelerine düşmanlık ile uğraşırlar. İntegral alamayan bacıların, integral yerine, Müslümanların secdesi, başörtüsü ile uğraşmayı tercih etmeleri bizler için küçük; kendileri için büyük kayıp.
Orta Doğu Teknik Üniversite'sinde bir grup şiddetperest saldırgan, davet edilen bir konuşmacının üniversite içerisindeki camideki bir etkinliğine davet edilmesi sonrası tepki olarak şiddete başvurdu. Şiddetperest, tahammülsüz grup, camii çevresinde dolaşarak, konuşmaya icabet edecek insanları bıçak tehdidiyle uzaklaştırmaya çalıştı. Üniversite içerisinde, maskeli olarak dolaşıp, insanlara rahatsızlık veren ve güvenliği tehdit eden bu şahısların çıkardığı olaylar sonucu 3 öğrenci yaralandı. Mevzu bununla da sınırlı değil, aynı saldırganlar ilim talebelerini, DAİŞ üyesi olmakla da itham etti. Kim DAİŞ üyesi gibi icraatlar sergiliyor gayet net bir şekilde ortadayken.
Aslında bu ODTÜ'nün ilk vukuatı değil, kendileri bir bilim, ilim alanı olmaktan çok, kendileri gibi olmayanların hayatlarına müdahale etmeleriyle tanınırlar. 2013'te de ODTÜ'de bir grup, başörtülülere saldırmıştı.
Okulunuza davet edilen bir konuşmacının gelmesini istemeyebilirsiniz, öyle bir durumda “Gelmesini istemiyorum.” der, nokta koyarsınız. Bu budur. Şiddet ve saldırganlık hakkınız yok, artık yerinizi ve haddinizi bilin. Sizinle uğraşmaktan, gerekli işlere mesai harcayamıyoruz.
Kendi hayatlarıyla ilgilenmekten çok, Müslümanların hayatlarını kısıtlama ve tanzim etmekle meşgul olmayı tercih eden bir grup da İstanbul Teknik Üniversite'sinde mevcut.
Efendim, İTÜ'lü öğrenciler fakülte alanı içerisine bir camii yapılmasını talep ederler. Bunun üzerine bir grup çıkar ve Budist tapınağı istiyoruz diye bir imza kampanyası düzenlerler. Üniversitenin Rektörü Mehmet Karaca ise, ibadet konusunda gelen her talebi değerlendireceklerini, talebe göre sinagog dahi açabileceklerini belirtir. Gayet âlâ, Budist tapınağı istiyorsanız yapılsın tabi…
Yalnız ilginç olan şu; bugüne kadar tapınacak yer talep etmeyip, Müslüman öğrenciler camii isteyince, tapınacak yer istemenizin sebebi ne ola? Müslüman öğrencilerin ibadethane talebinden size ne, siz başkalarının inancıyla uğraşmayı bırakıp ne zaman kendi işinizle ilgileneceksiniz?
O öğrenciler, Müslüman olduğu için camii talep ediyor. Sen Budist misin? Hayır. Nereden biliyorum, Budist gibi davranmadığın için… Budizm'i bilmeden, Budist mi oldun?
Budizm'de Sanskritçe “
denilen bir kavram mevcut, kavram; "erdemli davranış, ahlak, etik" anlamı taşır. Buna göre öz ve eylemin ahlâkî saflığı olmak zorundadır.
ahlâkî davranışın genel ilkesi olarak kabul edilir.
Budist tapınağı derdinde değil de, Müslüman öğrencilerin ibadethane talepleriyle uğraşmakla ilgilenen bu imzacıların, bu ahlâktan nasiplendiğini söyleyebilir miyiz? Eğer, Budizm'in bu temel öğretilerine riayet ediyor olsalar, okul arkadaşlarının ibadethane taleplerine, bu şekilde mi cevap verirler?
Bilemiyorum, belki de Budist oldukları için böylelerdir. Kâğıt üzerindeki Budizm ile uygulamadaki Budizm oldukça farklı; Türkiye'deki camii talebinden rahatsız oluyor, Doğu Türkistan'daki camiiden, Kurân-ı Kerim öğrenmenin yasaklanmasına, bir aileyi diri diri yakmaya kadar vahim bir erdemsizlik faaliyeti yürütüyorlar. Etik, ahlâk, erdem diyenler bu faaliyetleri acaba nerede yürütüyor, yok yani biz hiçbirinden nasiplenemiyoruz da…
İleri bir dünya tasavvurunuz var ise, “erdemi” temel alan bir öğretinin talipleri iseniz bu uğurda yürüyün. Aynı sıraları paylaştığınız arkadaşlarınızın, giyim kuşam, inanç, ibadet, taleplerine saygı duymayı öğrenin. Özellikle, Türkiye özelinde sürekli musallat olup saldırdığınız Müslüman öğrenciler, size sizin gibi cevap vermiyorsa, size karşı hak etmediğiniz halde erdemli tavırları seçiyorsa, bu sizden çekindiklerinden değil, sizin sahip olamadığınız erdemlere sahip olmalarındandır.
Desperate Housewives'ın, Bree Van De Kamp karakterinin çirkin tavır içerisine giren muhatabına saygı göstermesini, muhatabı yanlış anlamasın diye, mevcut nazik ve saygılı tavrını açıklamak için kullandığı bir repliği vardır: “Kendime olan kişisel saygımı lütfen üzerine alınma.”
Saldırdığınız öğrenci arkadaşlarınız, size gösterdiğiniz tavırla cevap vermiyorlarsa, kendilerine olan saygılarındandır, üzerinize alınmayın.