|
Ağlayan PKK
Bölücü terör örgütünün kurulduğu 80 ve 90'lı yıllarda nihai hedefinin, Türkiye Irak, İran ve Suriye'den koparacağı topraklar üzerinde ''Birleşik Kürdistan Devletini '' oluşturma distopyası olduğunu biliyoruz. Günümüzde, Öcalan, Barzani, KCK ve Kandil başta olmak üzere Kürt partileri liderlerinin, Birleşik Kürdistan hayalinden vazgeçtikleri yönündeki görüş ve açıklamalarının konjonktürel olarak siyaseten yapıldığı anlaşılıyor.

Bu coğrafyalarda yaşayan milliyetçi Kürtlerin gönlünde bu hayalin hep var olduğu Ortadoğu ve Suriye'de yaşanan gelişmeler ışığında açık bir şekilde görülebiliyor. Suriye'de gelişen iç savaşta, IŞİD ile mücadelede, koalisyon güçlerine kara harekatında önemli destek sağladığı iddia edilen, PKK/PYD terör örgütü, küresel güçler nezdinde itibar ve imajının arttığı yönündeki psikolojik harekatlara kanarak veya inandırılarak, Türkiye'de iç barışı hedef alan, istikrarsızlık ve kaos yaratma amacıyla güvenlik güçlerine ve sivillere yönelik terör saldırılarını başlatmıştı.

Suruç canlı bomba saldırısından, taktiksel olarak IŞİD üzerinden Türkiye'yi sorumlu tutan bölücü terör örgütü, bir tarafta ÇÖZÜM sürecini bozacak terör saldırılarını can havliyle, Türkiye'nin dört bir yanına yayarak ülkeyi terör sarmalına almaya çalışırken, diğer taraftan da PKK'nın, Suriye kolu olan PYD'nin, ABD'nin destek ve katkılarıyla, Suriye'de oluşturduğu ''özerk kantonlar sistemini'' Kandil, KCK ve HDP işbirliği ile Türkiye içinde 3 şehir ve13 ilçeye taşıyarak bölge halkı ile güvenlik güçlerini karşı karşıya getirerek uluslararası kamuoyu ve dünyaya, Türkiye'de ''iç savaş'' algısı yaratacak görüntüleri servis edecekti.

TC. Devleti'nin Türkiye'nin bölünmesi ve toprak bütünlüğünün parçalanması anlamına gelen böyle bir ihanete asla izin vermeyeceğini herhalde en iyi bilenlerin Kandil ve KCK'lılar olması gerek diye düşünüyorum. Cumhuriyet tarihinde bölücü terör örgütüne karşı en kapsamlı ve sonuç alıcı etkili hava saldırılarında, kandil başta olmak üzere tüm örgüt kamplarının TSK tarafından yerel istihbaratla tespit edilen nokta hedeflerin bombalanması sonucu yaklaşık 2000 civarında örgüt elemanının etkisiz hale getirilmesi, büyük silah depolarının imhası lojistik desteğin kesilmesi suretiyle tabiri caizse beli kırılan örgütün ateşkes ve çözüm sürecine tekrar sarılmasına neden olmuştu.

Özerklik ilan eden il ve ilçelerde Cizre özellikle öne çıkarılmış görünüyor. Aylar öncesinde Cizre'de PKK'nın gençlik yapılanması ve milis güçlerini oluşturan Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi ile Hizbullah'ın legal örgütlenmesi Hüda-Par arasında çıkan silahlı çatışmalarda ölen ve yaralananlar olmuştu. 2013 yılının 7. ayında Selahattin Demirtaş, özerklik ilan edilen bölgelerde otomatik silahlı ve roketatarlı, hendek kazarak polisle çatışan YDG/H ile ilgili olarak bu hareketi bilmediğini açıklayarak kamuoyuna yalan söylemişti. 2013 tarihinde PKK'nın eylemsizlik kararına rağmen Şırnak'ın Cizre ilçesinde, Diyarbakır'da asayiş birimleri kurup, yol kesen kimlik kontrolü yapan polisle çatışan yüzleri poşulu, tek tip kıyafetli, telsizli, kendilerine Yurtsever Devrimci Gençlik adını veren oluşum hakkında bilgisi olmadığını belirten Demirtaş yol kesen ve kimlik kontrolü yapan gruplarla ilgili olarak ''Değişik bir grup var kontrol edemediğimiz. Çok politik de değiller, örgütlü olsalar sıkıntı olmaz. Sızmaya benzeyen bir şey var. Sadece size karşı değil, örgüt içinde de hissediyoruz çok zorlayıcı şeyler yapıyorlar. Gençlik örgütündeki zaaf noktaları biliyorlar ve oraları kullanıyorlar'' demişti.

PKK/PYD nin YDG-H'lileri silahlandırarak “özerklik” ilan ettiği 3 kent ve 13 ilçede güvenlik güçleri başta Cizre olmak üzere kamu güvenliğini yeniden kısa süre içinde tesis etmeye çalışıyor. Dağlıca ve Iğdır'da kalleşçe saldırılarla asker ve polisimizi şehit eden PKK, 9 gündür Cizre'de ağır kayıplar verdi..

İçişleri Bakanı Selami Altınok Cizre'de 9 gündür terör örgütü PKK ile yaşanan çatışmalarda 34 teröristin öldürüldüğünü açıkladı. Cizre'yi kurtarılmış bölge ilan etmek isteyen ancak asker ve polisimizin karşısında duramayan PKK bu sefer de en iyi bildiği yolu denemeye çalışıyor: Kara propaganda! Türk askeri ve polisinin sözde Cizre'de sivil halka katliam yaptığı görüntüsünü vermeye çalışan PKK ve yandaşları sosyal medya üzerinden başlattıkları yalan ve iftiralara CHP milletvekillerinin destek vermesi artık kanıksadığımız sıradan bir olay.

PKK'nın Güneydoğu'da bölge halkı ile güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmek suretiyle iç savaş görüntüsü vermek istediği Cizre'yi pilot bölge seçtiği, ilçede direniş için hendekler kazıldığı, tüneller açıldığı, bombalı tuzaklar kurulduğu, mahallelere silah ve cephane yığıldığı, örgüt tarafından Cizre halkının tümünün ''canlı kalkan''statüsünde değerlendirildiği istihbar edilmişti. Güvenlik güçleri Cizre'de PKK'nın inlerini dağıttı. Tuzaklar bozuldu, silahlı militanlar etkisiz hale getirildi. Cizre'de sivil halkın can güvenliği için ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve operasyonların devam ettiği bir sırada PKK'nın TV kanalı Med Nuçe'ye bağlanan sözde Halk Meclisi sözcüsü Mehmet Tunç, HDP'ye, HPG'ye hatta Suriye'deki YPG'ye ağlayarak, yalvararak, "Çember daralıyor 150-200 kişi kaldık" diyerek yardım istemesi PKK'nın sonunun geldiğini gösteren önemli bir işaret.

Diğer önemli bir konu da, Cizre'yi kurtarılmış bölge ilan eden PKK ile HDP arasındaki organik bağlantının açık bir biçimde deşifre olması sanırım. Cizre'ye giremeyen Demirtaş'ın ''Bu ateş her yeri yakar. Bodrum Güneydoğuya uzak değil'' şeklinde Bodrum'u örgüte hedef göstermesi, Demirtaş'ın en az PKK kadar bölücü olduğunun açık bir işareti sanırım. Demirtaş, Kandil, KCK, biri kötü polis diğeri iyi polis. Kumaş ise aynı.
#PKK
#HDP
#seçimler
#çözüm süreci
9 yıl önce
Ağlayan PKK
Esir Şehirlerin eserleri
Bu mel’un amacı nasıl engelleriz
İki dağ arasında
Enflasyonun sosyolojisi
Demokrasi mi piyasaları bozuyor, piyasalar mı demokrasiyi?