Başbakan Davutoğlu, hükümet kurma çalışmalarına Meclis Başkanlığı seçiminde kazandığı moralle başlayacak. Meclis Başkanlığı seçimi de gösterdi ki, AK Parti'siz bir hükümetin kurulması mümkün değil.
AK Parti, MHP ile anlaşabilirse MHP ile CHP ile anlaşabilirse CHP ile hükümet kuracak.
Meclis Başkanlığı seçimi, koalisyonun yönünü de etkiledi.
CHP ve HDP'nin, MHP'ye yönelik saldırıları, Bahçeli'yi muhalefetten uzaklaştırdı, AK Parti'ye yaklaştırdı.
AK Parti-MHP koalisyonu için psikolojik eşik aşıldı.
Buna rağmen “Devlet Bahçeli", AK Parti-MHP koalisyonunun önünde en önemli engel olarak duruyor.
MHP liderinin AK Parti ile koalisyon için açıkladığı üç kriteri var.
1-Çözüm süreci askıya alınmalı
2-17-25 Aralık dosyaları
3-Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın anayasal sınırlarına çekilmesi.
Bahçeli'nin ileri sürdüğü şartlar, AK Parti ile koalisyon kurmayı isteyen bir liderin ileri süreceği şartlar değil. Zaten Bahçeli de koalisyona girmemek için yapıyor bunu.
AK Parti-CHP koalisyonda yıpransın, dışarıda kalan HDP ile MHP ise büyüsün hesabında.
Bahçeli'nin bir de B planı var.
CHP ve HDP'ye gittiler hükümet kuramadılar.
MHP olmazsa ülke hükümetsiz kalıyor.
Bu durumda
Bahçeli, B planını devreye sokacak, Türkiye'yi hükümetsiz bırakmama adına AK Parti ile koalisyon kuracak.
Şu andaki en güçlü senaryo bu.
Ama MHP lideri, AK Parti'nin CHP ile anlaşamayacağı konusunda bu denli emin olmamalı.
Bir formül daha var. Ama şimdiden dillendirmek istemiyorum.
AK Parti açısından MHP ile koalisyonun en hassas noktasını ise Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı ile AK Parti'nin arasını açmaya yönelik hamlesi oluşturacak.
Burada Cumhurbaşkanı'nın anayasal sınırlarına çekilmesi noktasını kastetmiyorum.
Erdoğan Başbakanlığı döneminde Ahmet Necdet Sezer'le çalışmış bir isim. Ayrıca kendi partisinden seçilen Cumhurbaşkanı Gül ile Cumhurbaşkanı-Başbakan dengesi içinde yürümüş bir lider.
Erdoğan, 7 Haziran'da ortaya çıkan tablonun farkında.
Liderlere, “Egolarınızı bırakın" diyor. “Azınlık hükümeti Türkiye'nin sorunlarını çözemez" diye uyarıyor. “Güçlü hükümet" çağrısı yapıyor. Hükümet kurulamazsa, ülkeyi seçimlere götüreceği uyarısında bulunuyor.
Uzlaşmayı zorluyor.
Eğer
Bahçeli, AK Parti ile Erdoğan arasındaki bağı koparmaya dönük bir hamle yapmaya kalkışırsa, MHP ile koalisyon ihtimali suya düşer.
Böyle bir tuzağı sezdiği anda başta Davutoğlu buna izin vermez.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin kırmızı çizgisidir. Kırmızı çizgi olmaya devam etmelidir.
AK Parti-CHP koalisyonu ise kurulması en kolay, yürütülmesi en zor hükümet ortaklığı olarak görülüyor.
Çözüm sürecinin masada kalması, dış dünya ile sermaye çevrelerinde estireceği olumlu rüzgarın yanısıra CHP'nin parçalı yapısı nedeniyle Meclis'te yaşanacak oylama krizlerinin koalisyona sıçraması kaygısı yaşanıyor.
Nasıl ki MHP ile koalisyonun önündeki en önemli engel Bahçeli dediysek. CHP ile koalisyon için en önemli fırsat Kemal Kılıçdaroğlu. Eğer bir AK Parti-CHP koalisyonu kurulursa bilin ki bunda Kılıçdaroğlu'nun uzlaşmacı tavrının katkısı büyük olacak.
Dönüşümlü Başbakanlık fantezisini bir kenara bırakacak olursak, Kılıçdaroğlu başından beri, "Rövanşist" olmayan yapıcı bir liderlik sergiliyor.
Başbakan, koalisyon görüşmelerine başlamadan önce 5 ayrı komisyon kurdu.
1-Hukuk Komisyonu: Başkanı Mehmet Ali Şahin
2-Ekonomi Komisyonu: Başkanı Ali Babacan
3-Siyasi Komisyon: Başkanı Başbakan Ahmet Davutoğlu
Siyasi İşler Komisyonu'nun altında ise CHP ve MHP ile koalisyon çalışmalarını yürütmek üzere iki ayrı heyet oluşturuldu.
Çalışma Bakanı Faruk Çelik'in
koordine ettiği MHP heyeti şu isimlerden oluşuyor:
Taner Yıldız, Naci Bostancı, Vedat Bilgin, Mustafa Elitaş, Ertan Aydın, Mahir Ünal ve Cevdet Yılmaz.
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in koordine ettiği CHP heyetinde ise şunlar yer alıyor:
Numan Kurtulmuş, Taha Özhan, Lütfü Elvan, Mücahit Arslan, Hüseyin Çelik ve Cevdet Yılmaz.
Faruk Çelik ve Ömer Çelik'in soy isimlerinden hareket ederek, “Çelik Komisyonu" denilen heyetin içinde ortak bir isim dikkatinizi çekmiştir. Ekonomi Bakanı Cevdet Yılmaz iki heyet arasında koordinasyonu sağlayan isim olacak.
Bu heyet işbaşı yaptı ve ciddi bir hazırlık süreci yürüttüler.
CHP ve MHP'nin seçim beyannamesi, tüzük ve programı didik didik incelendi. AK Parti ile ortak noktalar ve ayrışan hususlar ayrı ayrı tespit edildi.
Davutoğlu, koalisyon görüşmelerine bu ön hazırlıkla başlayacak.
İlk tur liderlerle görüşmelerinden sonra edindiği izlenim, partilerin yaklaşımı, tekliflerini bu komisyonlarla masaya yatıracak.
İlk turda nabız yoklanacak, teklifler alınacak.
İkinci turda ise MHP ve CHP ile "Eşzamanlı" olarak temas kurulacak.
Başbakan, koalisyonun şeffaf olacağını,
“Gizli protokol yapılmayacağını"
söyledi.
Davutoğlu, ilkeli duruşu ve siyasi ahlakı esas alıyor.
Meclis Başkanlığı seçiminde de çeşitli formüller gündeme getirilmişti.
Üçüncü turda AK Parti'den 60 milletvekili HDP adayına oy versin. Böylece dördüncü tura AK Parti-HDP adayı kalsın.
MHP, HDP adayına oy veremeyeceğine göre, böylece AK Parti, Meclis Başkanlığı seçimini kazanır denildi.
Davutoğlu elinin tersiyle itti.
Seçimden 258 milletvekili ile çıkınca, hükümet için AK Parti'nin 18 milletvekili eksik kaldı.
Devamını Başbakan'ın ağzından aktarıyorum:
“İlk gün dendi ki 17-18 milletvekilini AK Parti transfer eder mi? Güneş Motel.
Sayın Ecevit dürüstlüğüyle anılır ama Güneş Motel bir leke kaldı. Davutoğlu ismini Güneş Moteli gibi bir operasyonla andırır mıyım?"
Davutoğlu koalisyon görüşmeleri için yola çıkarken, en çok vurguladığı iki şey var.
1-İlkeli erdemli siyaset
2-Siyasi ahlak.
Koalisyon işi zor iş. Kastamonulunun dediği gibi,
“Daş düşebülü Ayı çıkabülü"