Teorik düzlemde dünyâ târihinin hegemonik sıklet merkezlerine dâir en doyurucu çalışmalardan birisine Andre Gunder Frank ve arkadaşları imzâ attı. Buradan ilhâm alarak diyebiliyoruz ki, dünyâ târihinde “uzun zamanlar' îtibârıyla Asya temelli bir ağırlık dikkât çekmektedir. Antik Dünyâda Japonya, Çin, Hindistan, İran ile Roma ve Osmanlı imparatorluklarını içine alan Doğu Akdeniz (Mare Nostrum) baskın bir rol oynadı. Lâtinlerin mâhut “Ex Orient lux'; yâni “Işık Doğu'dan gelir' deyişi boş değildir. Açıktı ki burada “ışık' sâdece güneşin doğuşunu kadar zenginliği de ifâde etmektedir. Antik kaynaklar îtibârıyla bakıldığında bu, derin bir çekimin mevzuudur. Meselâ Büyük İskender'in gözü kara hayâl ve ihtirasları Doğu'yu hedef alıyordu. Dramatik olan ise, bu ihtirasların bir karşılığının olmamasıydı. İpek ve Baharat yolları dünyâyı “ticâret' üzerinden birleştirirken, bunun aynı mikyasta bir siyâsal-idârî birlik olarak tecessüm etmesi mümkün olamıyordu. İskender'in dramı “imkânsızı' istemekti. Hayâtın kaynağı olan güneşe seyahat etmek kadar çılgın bir projeydi onunkisi. Neticede ticâretin birleştirdiği dünyâ siyâseten parçalanıyor ve aralarında rekâbetlerin ve savaşların hüküm sürdüğü farklı ölçeklerdeki imperum'lar tarafından paylaşılıyordu.
#YeniŞafak
#Yazarlar
#Süleyman Seyfi Öğün