Yozgat’ta referandum öncesi ilçe ziyaretlerinde bulunan Adalet Bakanı Beker Bozdağ, Şefaatli ilçesinde gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Bakan Bozdağ, CHP Milletvekili Tuncay Özkan’ın bir polis memuruna hakaret içeren ifadelerde bulunması konusunda sorulan soruya, "Büyük bir saygısızlık büyük bir ahlaksızlıktır. Siyasetçiler halkın içinden çıkan insanlar içinden çıktıkları halka saygı duyması değer vermesi gerekir. Ancak görüyoruz ki CHP’nin milletvekilleri içinden çıktıkları toplumun ahlak değerleriyle ve toplumun bizati kendisiyle olan ilişkilerinde çok ciddi sorunları var. Halka saygısızlık yaptıkları gibi ahlak değerlerini de ayaklar altına alan yaklaşımlar içine giriyorlar. Büyük saygısızlık yapıyorlar. Bu halk oylamasına sona doğru yaklaşıldığında halkın ortaya koyacağız iradeden şimdiden rahatsızlığın saygısızlık diliyle ifade edilmesi olarak görüyorum. CHP çoğulcu anlayışı kendi dışındakilere saygı anlayışını pek de içlerine sindirmişe benzemiyor. Kendileri gibi hareket etmeyen bakmayanları düşman gören bir hastalıklı anlayışı ön görüyorlar" diye cevap verdi.
Türkiye’nin, Suriye ve Orta Doğu’da izlediği politikayı eleştiren Kılıçdaroğlu’na Yozgat’tan cevap veren Bakan Bozdağ, "Hayretler içerisindeyim. İşin doğrusu, Suriye’de 600 binden fazla insan öldürülmüş, ikinci defa kimyasal silah kullanılıyor. En son kullanılan silah İdlib’de oldu ve yapılan otopside kimyasal silah kullanıldığı bilirkişi raporu ile de tespit edilmiş oldu. Sayın Kılıçdaroğlu, her defasında Suriye söz konusu olduğunda, Suriye’den göç eden milyonlarca insanı görmezden geldi. Öldürülen yüz binlerce insanı görmezden geldi. Bunları öldüren Esad’ı ve Esad’ın yönetimini görmezden geldi. Sanki Suriye’de bu kimyasal silahı atan bu insanların üzerine ölüm yağdıran Türkiye gibi, daima Türkiye’yi suçladı. Ben şimdi Sayın Kılıçdaroğlu’na soruyorum. Bu kimyasal silahı Esad mı attı, Türkiye mi attı? Şimdi suçluyorsunuz kim attı bu kimyasal silahı, kim kullandı kimyasal silahı, bu insanları kim öldürdü? 600 bin insanı kim öldürdü? Bu kadar insan yerinden yurdundan kim etti. Esad ve yönetimi yaptı. Sayın Kılıçdaroğlu, bir defa da olsa milli bir duruş sergileyip bu haksızlıkları, bu zulümleri yapan Esad’a karşı sesini yükseltmiş olsa kıyamet mi kopar. Şuana kadar Esad’ın aleyhine yaptığı konuşmalara baktığınızda neredeyse yok denecek kadar. Esad’ı suçlayan bir üslup hiç yok. Sanki bütün bunların mesebbibi faili Türkiye gibi. Suriye’de 66 tane koalisyon ortağı var. Onlar oraya Türkiye mi getirdi? Rusya orda, İran orda. Onları oraya Türkiye mi getirdi? Her gün ölüm kusuyor silahlar. Bu silahların düğmesine Türkiye mi basıyor? Türkiye Suriye’de olup bitenler karşısında Suriye’deki ölümler dursun diye uğraşıyor, yaşam hakkı korunsun diye uğraşıyor. Barış gelsin diye uğraşıyor, insanlar kendi vatanlarında yaşasın, göçer duruma düşmesin diye uğraşıyor. İnsanlık ölmesin diye uğraşıyor. Bizim yaptığımız tam da bu. Ama Sayın Kılıçdaroğlu, bu Suriye konusunda ülkesinin çıkarları Türkiye’nin dış politikası doğrultusunda bir yaklaşım da ortaya koymadı. Esad’ın dışişleri bakanı gibi konuşmaktan vazgeçmeye çağırıyorum. Türkiye’nin ana muhalefet lideri gibi mili bir duruş sergilemeye davet ediyorum. Ama maalesef bu yok, ben dinleyince acaba diyorum Esad’ın kabinesindeki bir bakan mı konuşuyor, yoksa Türkiye’nin ana muhalefet lideri mi konuşuyor şaşırıyorum. Sayın Kılıçdaroğlu bir karar versin. Türkiye’nin ana muhalefet lideri misiniz yoksa Esad’ın kabinesindeki bir bakan mısınız. Duruşunuz neden milli ve yerli değil, onu lütfen Türkiye’ye açıklayın, Amerika’da Rusya’da, başka ülkelerde kendi ülkelerinin Suriye politikaları konusunda siyasi partilerin yaklaşımları ortada. Şimdi Türkiye’deki muhalefetin yaklaşımı ortada ben bunu da milletimizin takdirine bırakıyorum" dedi.