|

15 Temmuzlar yaşanmasın diye EVET

DEVLET YÖNETMEYİ HAYAL EDEMİYORLAR Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul İl Başkanı Mehmet Bülent Karataş, 16 Nisan’da niçin Evet diyeceklerini Yeni Şafak’a anlattı: “Devleti sağlam temeller üzerine oturtarak, gelecekte 15 Temmuz gibi hadiselerin yeniden yaşanmasını engellemek istiyoruz. Bu nedenle millet iradesinin ortaya konacağı bir anayasa referandumuna evet diyoruz.”

Yeni Şafak ve
16:03 - 14/04/2017 Friday
Güncelleme: 16:15 - 14/04/2017 Friday
Yeni Şafak
15 Temmuzlar Yaşanmasın Diye
15 Temmuzlar Yaşanmasın Diye

Milletin

kalbine

ateş açtılar
■Siz 15 Temmuz’u nasıl yorumluyorsunuz?

Türkiye 15 Temmuz’da iç karışıklık belasını atlatmış, bağımsızlığına kavuşmuştur. Türkiye’nin yok oluş günüydü 15 Temmuz. 15 Temmuz gecesi şerefli Türk askerinin elbisesini teröristler giydi. Askerin polise, askerin millete kurşun sıktığını gördük. Ruhları satılmış, bedenleri satılmış, beyinleri satılmış, efendileri ve sahiplerinin emirleriyle Türk milletinin kalbine ateş açtılar. MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli partisinin genel merkezini karargah belirledi. Sayın cumhurbaşkanı ve başbakanı arayarak, darbenin karşısında olduğunu, milletimizin

bir ve beraber olduğunu gür bir sesle haykırdı.
Evet demenizin temel sebebi nedir?

Türkiye Cumhuriyeti devleti 1923’ten bugüne kadar cumhuriyet rejimiyle yönetildi. Bulunduğumuz coğrafyada, coğrafi konumu itibariyle ilişkilerin bozulmasına varan sorunlar oldu. Türkiye jeopolitik ve stratejik konumu itibariyle de süper güçler tarafından göz önünde tutulan bir ülke. Buranın gelişmesini büyümesi engellemek isteyen emperyalist güçler her dönem içimize nifak sokmaya devam ediyor. Dış mihraklı iç destekli bu güçler mezhep, etnik temelli kutuplaşmalarla Türkiye’nin büyümesi ve gelişmesini engellemek istiyor. Özellikle tarihler 15 Temmuz’u gösterdiğinde iç kargaşa ve kaos ortamıyla Türkiye’nin bölünmesini sağlayacak bir kalkışma yapılmak istendi. Ama Yüce Allah’ın yardımıyla milletimiz bu kalkışmanın hakkından geldi. Türkiye bir uçurumun ucundan dönmüşse, bir daha bu uçuruma yaklaşmaması için sağlam zeminler üzerine oturtulması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti hepimizin ortak yaşadığı alandır. Bizim başka milletler gibi gidebileceğimiz, Türkiye’den başka vatan ya da toprak yoktur. Bu yüzden evet diyoruz.



GÜÇLÜ TÜRKİYE İÇİN EVET

■Önce hayır, daha

sonra evet dediniz.
Peki

kararınızı değiştiren şey tam olarak neydi?

Genel başkanımız 10 Ağustos 2014 tarihinde yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra, cumhurbaşkanının yetki alanlarının dışındaki yetkiyi de kullandığını belirtmişti. Önce parlamentoya daha sonra parlamentoda sonuçlanırsa millete giderek, cumhurbaşkanının yetkilerinin belirlenmesi gerektiğini ifade etmişti. Bu yetkileri belirlerken, MHP’nin tavrı sonsuza kadar var olacak Türk milletinin varlığını korumaktan yana oldu. MHP, devleti, şahıslara kayyım kabul edecek bir düşünce yapısında olamaz. Türk milletinin var olduğu günden kıyametin kopacağı güne kadar milletimizin şanlı ve şerefli bir tarihinin olacağına inanan bir inanca sahibiz. Yasalar, kanunlar, referandumlar, şahıslara fayda sağlasın diye yapılmaz. MHP’nin Evet’i Recep Tayyip Erdoğan güçlü bir cumhurbaşkanı olsun diye değil, Türkiye’yi güçlü bir cumhuriyet, bölgesinde güçlü bir ülke yapalım diye verilmiş bir karardır.

DEVLET YÖNETMEYİ

HAYAL EDEMİYORLAR

■Hayır diyenler güçlü bir Türkiye’yi istemiyor mu?

Hayır diyenler, Recep Tayyip Erdoğan’dan dolayı hayır diyor. Bunlar nasıl siyasi partiler ki, 2019’da gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı yetki makamını, kendileri kazanır gibi bir hayal dahi kuramıyorlar. Devleti yönetmeyi hayal edemeyenler, niçin Türkiye’de siyaset yaparlar, insana bunu sorarlar. Bu Tayyip Erdoğan yasası değil, Türkiye Cumhuriyeti yönetim biçimi yasasıdır. Onun için bu yasayla ilgili katkılarımız devletimizin sonsuza kadar güçlü kalması için yapılmaktadır. Tek kişiye yetki veriliyor, kral mı seçece ğiz, padişah mı seçeceğiz diyorlar. Ya 18 maddeyi okumamışlar, ne anlama geldiğini bilmiyorlar demektir. Daha önce cumhurbaşkanının yetkileri var sorumluluğu yoktu, şimdi yetkileri az sorumluluğu çok olacak. Yasaları cumhurbaşkanı çıkaracakmış diye tepki gösteriyorlar. İktidar olmayan bir muhalefet hayatında yasa mı çıkarmış? Yani iktidar olmadan yasa yapabilir misiniz, parlamenter sisteme göre konuştuğumuzda Meclis’te salt çoğunluğu 276’yı bulmadan, hiçbir önerge kabul olabilir mi? O zaman Türkiye, 276’yı bulmayan yönergelerle hukuksuz bir devlet mi oluyor? Bugüne kadar muhalefetin ve ana muhafeletin verdiği hangi önerge geçmiş, hiçbiri.

VEKİL MİLLETTEN

BÜYÜK DEĞİLDİR

■Referanduma sunulacak maddelerle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Referandumdan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediğini seçeceğini iddia ediyorlar. Zaten şu anki mevcut durumda da Erdoğan istediğini seçiyor. Şu an Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ben hükümetimi değiştirmek istiyorum dese, o da yetki verse, hükümet düşer. Dışarıdan milletvekili olmayan kişilerle yeni bir Bakanlar Kurulu oluşturmak istese,

yetkisi var oluşturur, Daha sonra Meclis’te zaten çoğunluğa sahip, 316 milletvekiline oylatır iş biter. Ayrıca Meclis oylamasında güvenoyu kalkmasına yönelik itirazlar var. 80 milyonluk Türk milleti zaten verdiği oylarla

hükümeti kur yetkisi

veriyor. Vekil milletten büyük değildir. Milletin kararının bir kez daha milletvekillerince onaylatılmasına lüzum yoktur.

■Muhalefetin bu süreçteki tavrını nasıl değerlendirmek gerekiyor?

15 Temmuz öncesinde olduğu gibi muhalefetin yeniden ayağa kalkarız gibi bir düşüncesi var. Hiç teşebbüs etmesinler. MHP, milletinin bağrından kopmuşlarla birliktedir. Efendisi dışarda olanlarla birlikte değildir. MHP’nin kökleri Türk tarihi, efendisi, ağababası da Türk milletidir. O gece ‘biz darbenin karşısındayız’ demek,

hangi kurumda olursa olsun Türk milliyetçilerinin frene basması, olayı durdurması anlamına geliyordu. Bu açıklamanın büyük etkisi olmuştur. Millete karşı kimse savaşamaz şuurundaysak, millete rağmen kimse bir güç olmadığını görmüşse, gücünü aldığımız millete güç kullanmayacağız.

15 Temmuz’da herkes bir yerlerde koşuşturup

gizlenirken, bizler meydanlarda genel başkan da karargahındaydı. Toprak müdafaası uğruna tankların da üzerine çıktık, meydanlara da indik. Bu girişim hükümete yapıldı, Tayyip Erdoğan’a yapıldı. Bitsinler, çöksünler deme cahilliğiyle sabah üçe dörde kadar bekleyen siyasiler oldu.


Sosyal operasyon çekiyorlar
■FETÖcülerin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz
?
FETÖcüler, özellikle sosyal medya üzerinden operasyon çekiyor. Şehit Fırat Çakıroğlu ve Atatürk kalpak fotoğraflı hesaplarla hayır algısı yürütülüyor. Onlarca fake hesap açıldı. Yarın AK Partiliyim ama hayır diyorum şeklinde de kampanya başlatılabilir. Bu şekilde milleti aldatmaya çalışıyorlar. Milliyetçi camianın tüm kademeleri bunun farkında. Her parti içinde farklı düşünen muhalif kesimler olur. Bunlar yüzde 5-10 oranındadır, zaten oy oranı düşünüldüğünde yüzde 1’e işaret eder. Fakat sosyal medya üzerinden

bu oran sanki yüzde

80’miş gibi lanse ediliyor.

CHP’nin tek parti iktidarında

halk 6 okla süslenmiş

sandıklarda oyunu

kullanıyordu. Açık oy, gizli

tasnif uygulaması vardı.
Vesayetçilerin korkulu rüyası; Milli İrade

İttihaçılar eliyle Osmanlı’yı yıkılışa götüren süreç CHP’nin tek başına iktidar saltanatına dönüştü. 1946’da çok partili sisteme geçilse de 94 yıllık cumhuriyette 65 hükümet kuruldu. Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu vesayet sahiplerinin ve vesayetten beslenenlerin niçin hayır cephesinde buluştuğunu ve CHP’nin 1946’ya kadar estirdiği faşizm günlerini Yeni Şafak’a anlattı.

FATİH ÖZKANOĞLU

Osmanlı’ya zorla ilan ettirilen meşrutiyet nedeniyle 8 devletin kaybedildiğini belirten Sofuoğlu, “Çift başlı yönetim sistemleri Fransız İhtilali’nden sonra ortaya çıktı. 1876’da Osmanlı’ya entegre edildi. Namık Kemal, Ziya Paşa ve ekibi Avrupa’daki meşrutiyet sistemini öğrenmeden Osmanlı’ya bu sistemi zorla kabul ettirerek gelecekteki felaketlerin önünü açtı. 1. Meşrutiyet ilanıyla Sırbistan, Romanya ve Karadağ, 2. Meşrutiyet’ten sonra da 5 devlet daha kaybedildi. Zaten bu sistem 1. Dünya Savaşı’nın galibi devletler tarafından, mağlup devletler olan Almanya, Avusturya ve Osmanlı İmparatorlukları’na empoze edildi. Bu imparatorlukların yıkılış nedeni de bu sistem. Şimdi imparatorluk, hanedanlık geri gelsin demiyoruz. Sadece çift başlılık ortadan kalksın ki başımızı kaldırabilelim” dedi.


CUMHURİYET DEĞİL

CHP SALTANATI

Sofuoğlu, şunları anlattı: “Bunun ilk örneği de İttihatçılar’dır. Önce 1908’de Osmanlı’yı yıkıp 1913’e kadar 5 yıl ülkeyi tek parti iktidarıyla yönettiler. Dillerinde demokrasi vardı ama 1913’te Bab-ı Ali Baskını’yla o dönemin meşru hükümetini darbeyle devirmiş, adeta kan dökerek iktidarı ele geçirmişlerdi. Osmanlı dönemindeki demokrasi Cumhuriyet’ten daha iyiydi. Çünkü 1923’ten 1946’ya kadar tek parti iktidarı hakimdi. Osmanlı’da ise İttihat Terakki ve Hürriyet İtilaf Partisi olmak üzere 2 büyük parti ve küçük çaplı bir sürü parti vardı. Yani CHP aile saltanatını kaldırıp yerine 23 yıllık kendi saltanatını kurdu” diye konuştu.
MİLLET, VEKİLİNİ
DAHİ SEÇEMİYORDU
Sofuoğlu CHP demokrasisini şöyle anlattı: Tek parti döneminde seçimler 2 aşamalı yapılıyordu. Halk, doğrudan milletvekillerini değil, TBMM’ye girecek milletvekillerini belirleyecek kişileri seçiyordu. Halkın seçtiği kişiler milletvekilini belirliyordu. Yani halk doğrudan vekilini dahi seçemiyordu. Şimdi ise halka doğrudan Cumhurbaşkanı’nı seçme hakkı var. Sizce hangisi daha demokratik? Milli iradeden o kadar uzak ve korkuyorlar ki 23 yıllık iktidarlarında hiçbir uygulama için referandum

yapmadılar. Ne istedilerse

halka danışmadan yaptılar.

#EVET
#15TEMMUZ
7 years ago