Taceddin Dergâhı, Hacı Bayram Veli Türbesi'nden sonra Ankara'nın ikinci büyük dinî ziyaretgâhıdır. İlk olarak Kanuni Sultan Süleyman tarafından Hacı Bayram-ı Veli'nin kurduğu Bayramiye tarikatının bir kolu olan Celvetiler için yaptırılır. Adını dergâha veren Şeyh Taceddin Sultan; Selçuklu Devleti'nin son zamanlarında yetişmiş, Osmanlı Devleti'nin ise kuruluşunda manevî önderlerden olmuş Kayserili Şeyh Tâceddin Veli Hazretleri'nin soyundan gelen Şeyh Taceddin Mustafa Sultan'dır. 17. yüzyılda Bursa'da Üftade ve Aziz Mahmud Hüdaî Dergahları'nda yetişerek Ankara'ya gelir ve günümüzdeki külliyenin bulunduğu yere yerleşir. Vefatında da buraya defnedilir.
Dergâh, Sultan Abdülmecid döneminde ilaveler yapılarak türbe, dergâh evi, çeşme, hazire ve camiden oluşan bir külliye haline getirilir. Ecdâd yadigârlarının en büyük koruyucusu Sultan 2. Abdülhamid tarafından günümüzdeki şekliyle yenilenen dergâh, İstiklâl Harbi yıllarında Mehmet Akif Ersoy'u ağırlar. Şair, Milli Mücadele'ye katılmak için Ankara' ya geldiğinde ev bulmanın çok zor olduğundan dolayı külliyedeki ev, dergâhın şeyhi tarafından kendisine tahsis edilir. O yıllarda burası Akif'in dostlarını ağırladığı ve Milli Mücadele ile ilgili konuların tartışıldığı önemli merkezlerden biri olur. Mehmet Akif, 1. TBMM Burdur Milletvekili olduğu yıllarda günlerini bu mütevazı evde geçirir. İstiklâl marşımızı da Taceddin Sultan'ın feyzinden ilham alarak burada yazar. Öyle ki gece gelen ilhamı kaçırmamak için bazı dörtlükleri mum ışığında dergâhın duvarlarına kazır.
Ankara Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampüsü içerisinde bulunan dergâhın bir bölümü 1949'da şehir meclisinin kararıyla “Mehmet Akif Evi” adını alır ve müzeye dönüştürülür. Fakat uzun yıllar kendi kaderine terkedilerek bakımsız bırakılır. İçinde ayyaşların barındığı bir yer haline gelir. Nihayet hatırlanarak 70'li ve 80'li yıllarda tadilâtı yapılır ve 1982 yılında ziyarete açılır. En son 2008'de yapılan tadilât ve çevre düzenlemesiyle etrafındaki işgalcilerden kurtarılır ve hak ettiği konuma kavuşturulur. 2009 yılında bir helikopter kazasında vefat eden Muhsin Yazıcıoğlu da vasiyeti üzerine buraya defnedilir. Böylece önemi bir kat daha artan dergâh, günümüzde Ankara'nın en çok ziyaret edilen mekânlarındandır.