|

Savaşa karşı goya

Pera Müzesi dünya resim sanatına önemli katkılarda bulunan ve İspanya'dan yetişen bir büyük ustayı, Francisco José de Goya Lucientes'i konuk etti. Goya'nın resimleri bize güzellikten çok gerçeği, buna bağlı olarak da kimi zaman estetikten uzak bir hayatı anlatıyor. Özellikle Savaşın Felaketleri adı altında yer alan gravürler bu günün savaş dünyasına çarpıcı mesajlar veriyor.

Kübra Sönmezışık
00:00 - 5/08/2012 Pazar
Güncelleme: 19:01 - 4/08/2012 Cumartesi
Yeni Şafak
Savaşa karşı goya
Savaşa karşı goya

Bir sanatçının eserlerini anlamanın zorunlu yolu o sanatçının geçmişini bilmek olsa gerek. Doğumundan ölümüne kadar olan süreç, resimlerini anlamamız için bize pusula olacaktır. Goya, Tezhipçi José Goya'nın oğlu olarak 30 Mart 1746'da doğar. Babasının yönlendirmesiyle sanat eğitimine başlar ve Goya San Fernando Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi'nin açtığı resim bursu yarışmasına katılmak üzere Madrid'e gider. Ressam kendi imkânlarıyla İtalya'ya giderek bir süreliğine Roma'ya yerleşir. Bu dönemde 1771 tarihli ilk portresi Manuel Vargas Machuca yapar. Ardından Madrid'e gider ve orada tanıştığı Mar'a Josefa Bayeu'yla evlenir.

RESSAM GOYA

1775 yılında Saray Başressamı Antonio Rafael Mengs tarafından Madrid'e çağrılmasıyla, daha otuz yaşlarındaki genç Goya için saray ressamlığı kariyeri başlamış olur. Aynı yıl Santa Bárbara Kraliyet Halı Fabrikası'nın desen ressamlığı işi kendisine verilir. Goya ileride bu geçirdiği dönemi hiç iyi anmaz. Hatta "Birinci sınıf ya da değerli ressamların hiçbiri [Santa Bárbara'da] çalışmak istemiyor, çünkü yapılan resimler sanatçıya şöhret sağlamıyor, halka sergilenmeden imalatına geçiliyor." diye tarihe not düşer. Bu arada San Fernando Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi kadrosuna alınmak için başvurur ve İsa Çarmıhta tablosuyla akademi kadrosuna alınır.

GÖSTERİŞ AHLAKLILIK VE ZAAFLAR

1786 yılında ise Ramón Bayeu'yla birlikte kraliyet ressamlığına atanır. III. Carlos'un ölümünden ve oğlu IV. Carlos'un 1789'da tahta çıkmasından sonra Goya uzun zamandır beklediği saray ressamlığı makamına getirilir.Sarayda sayısız portreye imza atan ressamın Kapriçyolar dizisi "en kişisel" eserlerinin başlangıç noktasını oluşturur; bu çalışması ona "modernliğin öncüsü" sıfatını kazandırır ve uluslararası sanat tarihindeki ayrıcalıklı konumuna ulaşmasını sağlar. Goya sarayda portreleriyle dikkat çekerken bu defa kendi zincirini kırar ve tematik eserler üretmeye başlar. Goya'nın bundan sonraki gravürleri hayatın gelenekselliğine baş kaldırır ve onun yeraltı dünyasını anlatır. Viñaza Kontu bu gravürlerle ilgili olarak şunları yazmış: "Çağdaşlarının ahlaki çirkinliğine ve kraliyet sarayının aşağılık hizipçiliğine öfkelenerek Kapriçyolar'da şehvete, harisliğe, riyakârlığa ve cehalete, saray asalaklarına, hasis şahıslara, hediyelere boğulmuş papazlara, sürekli bir şeyler isteyen keşişlere karşı kıyasıya mücadeleye girişti ve sanatçıların Tacitus'u unvanını hak etti; çünkü onun bu sayfalarda Iuvenalis ya da Horatius misali alaya aldığı gösteriş, alçaklık ve zaaflar, yoluna kırmızı halılar döşeyenlerin gösteriş, alçaklık ve zaaflarıydı."

SAVAŞ İZLERİ

Fransızların İspanya topraklarını işgal ettiği yıllarda Goya çalışmalarına sığınır. 1812 yılının çalışmaları arasında "Boğa Güreşleri" temalı fotoğraf serisini icra eder. Fransızlar'ın İspanya topraklarından çekilmesinin ardından Goya'nın çarpışmalar boyunca yapmış olduğu, savaşın dehşetlerine ilişkin desen, gravür ve yağlıboyalar doruk noktası olarak değerlendirilir. Goya önemli serilerinden biri olan Savaşın Felaketleri dizisine başlar. Ressam yaptığı eserlerin temasını şöyle özetler; "Sayısız zarara sebebiyet veren savaş ve şiddetin anlamsızlığını irdeleyen bu dizide başrol oyuncuları acı ve ölümdür" Goya 1815'ten başlayarak yavaş yavaş çöküşe geçer. Kral başta olmak üzere saraydakiler, Vicente López'in daha hoşgörülü portrelerini tercih eder. Goya için yeni bir dönem başlar. İşte bu dönemde on sekiz levhadan oluşan Zırvalar (Los Disparates) gravür dizisidir.

SPATULA İLE İNZİVA

Goya, yaşadığı yorucu dönemin ardından bir kır evi alır ve bu evde inzivaya çekilerek en güzel eserlerini bu mekanda üretir. Goya'nın bu resimlerde kullandığı teknikle ilgili olarak, oğlu şunları söylüyor: "Evindeki resimler hep en sevdikleriydi; onları özgürce, dehasına kulak vererek, kendisi için yaptığından, fırça yerine spatula kullandı; buna rağmen orantılı bir mesafeden bakıldığında hayranlık uyandıran bir sonuç elde etmeyi başardı... onlara hep severek baktı, özellikle her gün görebilmekten zevk aldı." Bu dönemde hem sağırlığı hem de herkes tarafından terk edilmiş olması yüzünden yalnızlığa gömülen Goya desenlere sığınır ve bunları 1822 tarihli Günlük Albüm adıyla bilinen albümde toplar. Goya ressamlığının son on yılında pek az eser verir, ancak uzun yıllar sonra, bu eserleriyle dâhilik katına ulaştığı anlaşılır. Goya, Plombières ılıcalarında tedavi görmek için Fransa'ya gider ve yetmiş sekiz yaşında, çeşitli rahatsızlıklardan yorgun düşmüş, sağırlığının yarattığı yalnızlığa gömülmüş, görme bozukluğu olan bir ihtiyara dönüşür. Goya Bordeaux'da, 16 Nisan 1828 günü sabahın ikisinde son nefesini verir ve La Chartreuse Mezarlığı'nda Goicoechea aile kabrine gömülür. 1900 yılında kemikleri Madrid San Isidro Mezarlığı'na, ardından, 29 Kasım 1919'da, kilisesinde duvar resmine en büyük katkılarından birini gerçekleştirdiği San Antonio de la Florida Mezarlığı'na taşınır. Gelecek sanatının habercisi olan Goya, dünyada 'Çağdaş sanatın piri' olarak kabul ediliyor. Fakat onu diğer büyük ressamlardan ayıran yaşadığı çalkantılı savaş dönemi. O tüm bunlara rağmen seksen yıllık ömrüne fresk, yağlıboya, gravür ve uyguladığı taşbaskı tekniğini sığdırmış bir sanatçı.





12 yıl önce