Vaaz dilinin gençlere hitap etmediğini düşünerek yola çıkan OKU'DER, meallerden anladıklarını edebi bir dille yazıyor. Kur'an'ı herkesin anlayabileceğini söyleyen Yönetim Kurulu Başkanı Fatma Taşçı, "Kur'an yalnızca ilahiyatçılara değil herkese inmiş bir kitaptır. Kuran'ı isteyen herkes anlayabilir okumaya devam ettikçe de anlam kapılarının kendine açıldığını görür." diyor.
Kuran'ı okuyup anlamayı kendilerine ilke edinen, anladıklarını paylaşmayı borç bilen ve birikimlerini kurumsal bir çatı altında değerlendirmek isteyen bir grup arkadaş tarafından kurulan Kur'an Okumaları ve Araştırmaları Derneği OKU'DER, yaptığı çalışmalarla dikkat çekiyor. Derneğin isminin nereden geldiğini az çok tahmin etmişsinizdir. Derneğin Yönetim Kurulu Başkanı Fatma Taşçı, "Allah peygamberin şahsında bütün insanlara 'oku' demiştir. Biz de 'Allah oku der' diyelim istedik." diyor. Çocuk ve genç eğitim programlarında görev alan kişiler olarak dini anlatımlarda ve kitaplarda alışılmış vaaz dilinin gençleri rahatsız ettiğini gördüklerini söyleyen Taşçı, "Onların bizim gibi kalın ciltli kitapları okumaya ne zamanları ne de sabırları vardı. Ayrıca güncellenmemiş bilginin yaşama dönüşmesi de mümkün olmuyordu. Daha doğrusu bütün çağlara söyleyecek çok şeyleri olan Kitap'ı maalesef çağa hitap ettiremiyorduk. Biz çağımız insanının dil ve anlayışını dikkate alan okumalar yapalım istedik ve yola çıktık." sözleriyle anlatıyor çıkış noktalarını. Buradan hareketle sureleri farklı bakış açılarıyla incelemişler ve yaşam pratiğimizde uygulanabilir kılmaya çalışmışlar.
Fatma Taşçı dernek olarak hem seminerlerinde hem de yayınlarında Kuran'ı daha anlaşılır kılmaya ve güncelleştirmeye çalıştıklarını ve Kur'anı bizzat hayatımıza indirmeyi hedeflediklerini söylüyor. Bunun için arayış metinleri adını verdikleri bir çalışmaları var. Mevcut meal ve tefsirleri okuyarak anlaşılanları kendilerince yorumlayıp edebi bir üslupla sunuyorlar. Taşçı, bu çalışmayı yaparken yaşayan ve pek çoğu Hakk'ın Rahmetine kavuşmuş ilim adamlarının eserlerini okumayı, kendileriyle istişarede bulunmak şeklinde değerlendirdiklerini anlatıyor. Kendilerinin ilahiyat kökenli olduklarını anlatan Taşçı, "Ancak Kur'an yalnızca ilahiyatçılara değil herkese inmiş bir kitaptır. Israrla söylüyorum Kuran'ı isteyen herkes anlayabilir anlamaya devam ettikçe de anlam kapılarının kendine bir bir açıldığını görür. Uzmanlık isteyen alanlarda çalışan değerli uzmanlarımız var. Onlar kendi uzmanlık dallarında çalışmaya devam edecekler, bizler de onların eserlerinden yararlanmaya. Zaten 'OKU'DER'in ilkelerinde biri de ilim ehliyle halkın arasında köprü olmak, akademik çalışmaları anlaşılır kılarak hayat pratiğine dönüştürülmesinde rol oynamaktır." diyor.
Kur'anı anlamak isteyen herkesin ulaşabileceği, rahat okuyup anlayabileceği ve ilim çevrelerince kabul görmüş çok sayıda meal olduğunu söyleyen Fatma Taşçı, önce birinin, daha sonra zaman zaman birkaç meal veya tefsirin karşılaştırmalı olarak okunmasını tavsiye ettiklerini anlatıyor. Ancak Taşçı'ya göre sorun anlamaktan ziyade hayata geçirmekte yaşanıyor. Taşçı, "Hiç olmazsa anladığımız kadarını yaşamız olsak bu gün çok farklı olurdu her şey. Doğru söyleyin, adil olun, israf etmeyin, paylaşın, dedikodu etmeyin, düşünün, anlayın... bunların hangisini anlamıyoruz?" diye soruyor.
Derneğin Ramazan Güncesi adıyla hazırladığı Ramazan ajandasında 'okuma'nın bir kitap okumanın ötesinde başlı başına bir hayat eylemi olarak en geniş anlamıyla ve her yönüyle ele alınmaya çalışılmış. Taşçı, "Belki de her şeyden önce açlığı okunmamız gerekiyor, çocuk ölüm sayısının günde değil de dakikada olarak verildiği günümüzde. Zengin iftar menüleri, anlamaksızın yapılan hatimler, şenlikten öteye geçmeyen ramazan etkinlikleri ve her ramazan hortlayan dinin aslından olmayan gereksiz tartışmalar maalesef istenilen okumaları yapabilmemizi engelliyor." diyor.