|

Eyâ Eyyühe’l-İrfân!

04:00 - 15/06/2024 Cumartesi
Güncelleme: 00:07 - 15/06/2024 Cumartesi
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.
Moravî Rüstem Efendi

Şu kahpe âlemde yalnız ben fakirin şeker-haslet satırlarıyla yüzü gülebilen caanım kârilerim, merhaba!

Anacığım hep derdi; âlemi dolaştım da kendimden iyisini bulamadım, diye! Oğlun da aynı dertten muzdarip, canım anam…

Atalar pek beliğ söylemişler; ev alma, komşu al diye. Ben buralarda çiziktirip âleme yufka yüreciğim açacak âdem değildim, amma sözümü çiğneyemedim netekim. Fakat başlarken şart koştumdu; en azından benim hâme-i ipek-hâneme komşu olacak kişi-oğlu şöyle hoşsohbet, böyle ehl-i dil vesaire olsun dedimdi. Ne çare; memlekette kim verdiği hangi sözü tutmak itiyadına sahip a canlarım! Yine başımdan eksik olmadı türlü dertler.

Meseleyi nereye kıvıracağımı anladınız; İrfan denen, hem-sahifem olacak nabekârdan bahsediyorum. Hani şu hikayeci İrfan! Ne zaman yazacak adam akıllı bir şeyler bulamasa, bana saldırıyor herifçioğlu. Yahu yavrucuğum, sen yetimdin, biz büyüttük; çıplaktın biz giydirdik; bekârdın, biz everdik. Bunca nân u nemeğimiz var kursağında; hiç mi sızlamaz vicdanın, kızarmaz yüzün! (Fikret’e telmih var; ince ince. Hani şu metinler-arasılık mıdır, ne halttır; ondan. Post-modern edebiyattan çakmaz bu ihtiyar diye düşünenler utanır mı?!)

Ne derler bilirsiniz; muharebede zayıf olan meşale yakıp çığlık atarak kalabalık pozu verirmiş. Bizimkisi de 400 kelimeyi tamamlayacağım, bendimi boş bırakmayacağım diye zaten alîl ve za‘if olan zât-ı muhabbet-simâtıma hücuma yelteniyor. Yapma a yavrum, etme, eyleme. Sakın tehdit gibi algılanmasın; İstanbul’un yerlisi değilim, belki fakat terbiyesiyle büyüdüm; ha Kasımpaşa semtine de pek uğramışlığım var. Böyle şeyleri şanıma kat‘a yakıştırmam. Eski âdemim İrfancım, fakat bilgil ki bilumum müntehâ-yı Şark sporlarına aşinayım. Evlatlarını yetim komak istemezsin, değil mi?!

Şimdi içinizden, “Baba Rüstem de İrfan Bey’e giydiriyor; lâkin kendi de bedavadan yazı karalayıveriyor. Biz bu gazeteyi böyle küçük hesaplar için mi alıyoruz netekim!” dediğinizi duyar gibiyim! Yoo, kızmıyorum; hakkınız var. Bu ay biraz nâ-mizacım; dükkâna uğrayamadım fazla. Haliyle ne akademya dedikodusu birikti, ne âlem-i matbuattan şöyle dişe dokunur, kulak kabartacak bir haber var.

Pek tabii memleketin dört bucağını esir alan hararetin de kabahati yok değil benim böyle huysuz, ruhsuz oluşumda. Hem ne hararet; güneşe çıksan beynim fokurduyor, gölgeye çekilsen fön müdür, kıble midir bilmediğim rüzgârlar törpülüyor hassas tenceğizimi.

İmdi, eyâ eyyühe’l-ihvân, pardon eyyühe’l-İrfân! Bana ilişme birader, yorgunum, hava sıcak, çeviriler duruyor, çocuklar hayta.

Hadi siz bari hoşça bakın zatınıza; şöyle bol kumlu güneşli bir tatili çoktan hak ettiniz…

#Aktüel
#Edebiyat
#Hayat
16 gün önce