|

Çavuşesku'nun Sarayı: Bükreş

Bükreş, silmeye çalıştığı Çavuşesku döneminin izleri, AB üyesi olmasının heyecanı ve son yıllarda artan turizm potansiyeli ile ucuz yollu tatil yapmak isteyenlerin tercih ettiği şehirler arasında. Bükreş'te yüzlerce yıllık tarihi yapıları görebileceğiniz gibi Komünist dönemin sembolleri de dikkat çekiyor.

Orhan Orhun Ünal
00:00 - 8/12/2013 Pazar
Güncelleme: 15:47 - 7/12/2013 Cumartesi
Yeni Şafak
Çavuşesku'nun Sarayı: Bükreş
Çavuşesku'nun Sarayı: Bükreş

Bir şehrin ya tarihi olmalı ya da tarihte başına bir şey gelmeli dedirten Bükreş, Tuna nehrinin bir kolu olan Dimbovita'nın kıyısında kurulmuş tipik bir Balkan şehri. 200 yıllık Ortodoks kiliselerini, Osmanlı yapılarını ve Soğuk Savaşın sembollerini aynı karede görebiliyorsunuz. Nüfusu yaklaşık 2 milyon olan Bükreş'in hareketli sayılabilecek bir sosyal yaşamı ve düzenli şehir planına rağmen İstanbul'u aratmayan bir trafiği var.

HALKIN EVİ'NDE KİMLER OTURUYOR

Soğuk Savaşın sembol isimlerinden Romanya eski Cumhurbaşkanı Nikolay Çavuşesku'nun (1918-1989) en büyük hayali, tüm Romenlerin karnını doyurabileceği ve aynı zamanda Bükreş'i dünya tarihine yazdıracak bir binanın yapılmasıymış. Romanya'lılar, Pentagon'dan sonra dünyanın en büyük binası olan Parlamento Sarayı'na halen 'Halkın Evi' diyor ve onunla övünüyor. 700 mimarın görev aldığı binanın yapımı için eski Bükreş'in beşte biri yok edilmiş. Çavuşesku, sarayın en küçük ayrıntısı ile bizzat ilgilenmiş. Saraydaki alabildiğine detay, Çavuşesku'nun hırslarına hizmet ederken, 'Halkın Evi'ni bitirebilmek için aldığı dış borçların ağırlaşması, onun sonunu getirmiş.

HALKA RAĞMEN HALK İÇİN

Bükreş'teki Parlamento Sarayı deyim yerinde ise şimdilerde piyasa ekonomisine fazlasıyla uyum sağlamış durumda. Giriş ve fotoğraf çekmek için 7'şer euro vermek zorunda olduğunuz saray, arka kısımdaki parlamento kısmı hariç toplantı, sergi, düğün gibi organizasyonlara kiralanıyor. Halka rağmen halk için yapılan bu binanın hikayesini dinleyince aslında hiçbir zaman halka ait olmadığını anlıyorsunuz. Halkın Evi'nden çıkınca sizi, her biri ayrı tasarlanan büyük binalarla dolu bir cadde karşılıyor. Binaların neden gri olduğunu sorunca şunu öğreniyoruz. Romen lider öldürüldüğünde oğlu Valentin Romanyalılara şu mesajı vermiş, 'Siz babamın yaptığı yapılara bir boya dahi çalamazsınız' Nitekim, şehirdeki birçok yapı boyanmış değil. Kenti renklendirmek için ise Romanya, Avrupa Birliği'nden halen 'boya fonu' beklemekte. Bükreş'e yolunuz düşerse sarayı ve şehri Komünist dönemin hikayesini bilen rehberlerle gezin, çok şey öğreneceksiniz.

ROMANYA'NIN HAYALET ÇOCUKLARI

Romanya ve Bükreş'in önemli renklerinden biri de Roman vatandaşlar. Sorup soruşturunca Romanların yarısından fazlasının kimliğinin olmadığını öğreniyoruz. Hukuki ve sosyal anlamda ismi, cismi olmayan Romanlar; Avrupa Birliği'ne (AB) giriş sürecinde Bükreş yönetiminin başına dert olmuş. Ancak son birkaç yılda AB ile yaşanan sorun çözülmüş. Hem de şıp diye. Romanya'nın AB'ye girmesi ardından serbest dolaşım hakkı kazanan Romanlar Birlik ülkelerine göç edince, 'Özgürlük simsarı' Brüksel yönetimi bir yolunu bulup Romanları geri yollamış. O gün bugündür ülkedeki Romanlara yönelik insan hakları ihlalleri konusunda AB'den ses yok.

Moskova'dan sonra ikinci adres

Bir tarafta Ortodoks kültürün izleri diğer tarafta Komünizm döneminde yapılan büyük binalar. Genelde sakin ve işinde gücünde olan insanların bir yerlere koşturduğu şehir Balkanları görmek isteyenler için bir alternatif. 'Çavuşesku'nun Şehri' tanımlamasını hak eden Bükreş'te geçmişin izleri silinmeye çalışılsa da akıllarda ve görüntüde eski liderlerinin izlerini görmek mümkün. Kısa süreli bir geziden çıkardığımız sonuç ise: özellikle yaz aylarında ucuz yollu yurtdışı görmek isteyenlere tavsiye edilse de şu Soğuk Savaş dedikleri neymiş diyenler için Moskova'dan sonra ikinci adres Bükreş olsa gerek.

KENTTE YAŞAM

Bükreş'in en hareketli bölgesi ise Lipscani. Tarihi 1400'lü yıllara dayanan bu bölgede sanat galerileri, müzeler, antikacılar ve kafeler mevcut. Bükreş'in planlı yapısı ise kısa sürede birçok yeri görmenizi sağlıyor. Birbirine paralel büyük caddeler üzerinde Özgürlük Meydanı, Ulusal Müze, Stavropoleos Kilisesi, Köy Müzesi, Bükreş Üniversitesi, Zafer Kemeri ve Devrim meydanı mutlaka görmeniz gereken yerler arasında. Romanya'da yemek kültürü ise yeterince gelişmemiş. Bunun yerine Komünist dönemden kalma alışkanlık olarak ucuz yollu ve atıştırmalık yemek kültürü yaygın. Son dönemde Romenlerin en büyük zevki ise AVM'ler olmuş. İlginç bir detay ve paradoks olarak, Çavuşesku'nun en önemli projelerinden olan Bükreş aşevleri, ülkede serbest piyasa ekonomisinin hakim olmasıyla lüks AVM'lere dönüşmüş.

11 yıl önce