Yeni bir balık avı sezonu başlarken, üç tarafı denizlerle çevrili güzel ülkemizin balıklarla ilgili tarihi de gözlerimizin önünden geçiyor. Her konuda olduğu gibi balıkçılıkta da eski, köklü bir kültürün sahibi olan bu topraklarda balık yemenin tarihi Hititlere kadar gider. Fakat bugün bize balığı sorsalar muhakkak Karadeniz’den, hamsiden bahsederiz. Geniş kıyı şeridinin hemen her yerinde balıkçılık yapılan Karadeniz’de lezzetli hamsi için karın suya düşmesi beklenir. Bu mevsimdeyse bin yıllarca Ege’den Marmara’ya, Marmara’dan Karadeniz’e boğaz kıyılarında ton balıklarının geçişleri gözlenirdi. Çünkü ton balığı küçük balıklar peşindedir ve onun varlığı balık sürülerini işaret eder. İşte balık mevsimi, eskiden böyle başlardı.
İstanbul’da balık tutmak birlikte bir şeyler yapmak demekti ve kendine özgü bir kültür haline gelmişti. Devrin balık tutkunları birbirlerine hediye olarak o gün tuttukları değerli balıkları gönderirler, İstanbul’un belli kıyılarından sandalla denize açılırlardı. Anadolu’daysa bu mevsim, Kızılırmak, Yeşilırmak kıyılarında yayın ve sazan, Fırat kıyılarında şabut balığı, Dicle kıyılarında turna tutulur. Ve onlar da deniz balıkları kadar lezzetlidirler.
Bu mevsimin deniz balıklarıysa palamut, barbun, lüfer, çipura. Yazın sonunu, domatesin, yeşilliklerin bir arada olduğu günleri, bu yazımızda değerlendirelim ve balıkların yanında sofralarımıza sağlık ve tat katacak salatalardan bahsedelim istiyorum.
Balık bolca A, D, E, K vitamini ve kalsiyum içerir. Ayrıca omega-3 kaynağıdır. Bu besin deposunu C ve B grubu vitaminleriyle desteklemek, özellikle okula başlamak üzere olan çocuklarımızın gelişimi için muhteşem olur.