Cumhurbaşkanı Erdoğan dün yoğun bir programa imza attı. Hatay ve Adana'da toplu açılış törenlerinde vatandaşlara hitap eden Erdoğan, akşam da Adana Sanayi Odası 50. Yıl Onur Gecesi'ne katılarak iş adamlarına seslendi. Konuşmalarında ABD’nin Suriye’de rejime ait hava üssünü vurmasının olumlu bir adım olduğunu belirten Erdoğan, ancak bunun yeterli olmadığını vurguladı. Erdoğan, özetle şunları söyledi: Suriye rejiminin İdlib’de yaptığı vahşi katliamı gördünüz. Günahsız, suçsuz, savunmasız çocukların kimyasal silahlarla, konvansiyonel silahlarla nasıl katledildiğini gördünüz. Buradan açıkça ifade ediyorum, çocukların hunharca katledildiği bir dünyada, kimsenin kendini huzur ve güvenli hissetmeye hakkı yoktur. Bu yaşananların ardından herkesin bulunduğu yeri, pozisyonunu gözden geçirmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Hiç kimse işledikleri insanlık suçlarını, çocuk katliamlarını ‘DEAŞ ile mücadele’ kılıfı altında gizlemeye kalkmamalıdır. Suriye’de yaşananlar, DEAŞ kılıfına sığmayacak kadar açıktır, trajiktir. Rejimin, rejim tarafından desteklenen, kullanılan terör örgütlerinin PYD, YPG gibi bütün o güçlerin gerçekleştirdikleri hoyratça saldırıların hiçbir meşruiyeti, vicdanlara teskin edecek hiçbir gerekçesi kalmamıştır. Unutulmamalıdır ki Suriye’de aynı şekilde Irak’ta katledilen her masumla birlikte insanlığın ortak vicdanı da ölüyor.
İdlib’teki ve diğer bölgelerdeki mazlumların ahı, birgün mutlaka o zalim şahları, devlet terörü estirenleri yerinden indirecek, bu zaman çok da uzak değil. Bu doğrultuda ABD’nin, olumlu açıklamaları ve girişimleri oldu. Biz de Suriye halkının can güvenliğini hedefleyen her türlü çabaya destek vereceğiz. ABD’ye ait savaş gemilerinden İdlib’e yönelik saldırıların gerçekleştirildiği hava üssüne yönelik bir operasyon düzenlendi.
Esed rejiminin kimyasal ve konvansiyonel silahlarla işlediği savaş suçlarına karşı atılmış somut bir adım olarak bunu olumlu bulduğumuzu burada ifade etmek istiyorum. Yeterli mi, bunu da yeterli görmüyorum. Devamı gerekir diye düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte ne olacağını hep birlikte takip etmeliyiz. Artık mazlum Suriye halkını korumaya yönelik olarak her alanda ciddi ve netice almaya yönelik adımlar atılmasının zamanı gelmiştir. Çünkü 1 milyona yakın insanı öldüren bu adam bunun bedelini ödemeli, yoksa yazık olur. Biz 'meşru bir zeminde Suriye siyasi iktidarını bulmalıdır'
Bize göre son gelişmeler Türkiye’nin, Suriye’de terörden arındırılmış güvenli bölgeler oluşturma çabasının ne kadar isabetli olduğunu ortaya koydu. Bunu defaatle söyledim. Kuzey Suriye’de Türkiye’nin sınırında güvenli bölge ilan edelim. Şimdi uluslararası toplumun göstereceği ortak kararlılıkla, rejimi ve bölgede insanlık suçu işleyen tüm terör örgütlerini durdurma imkanına sahip bulunduğunu özellikle düşünüyoruz.
ABD’nin İdlib saldırısına karşı ortaya koyduğu aktif tutumun, bu yönde gelişmelerin adeta bir başlangıç olmasını diliyorum. Bize düşen görev, elimizdeki imkanları sonuna kadar kullanarak, mazlumların yanında yer almaktır. Bunun için yıllardır Suriye’de çatışmalar dursun, katliamlar son bulsun diye çalıştık, çaba gösterdik. Suriye’nin geleceğini binlerce kilometre öteden gelip, burada kendi politik hesaplarının kavgasını verenler değil, Suriye halkı karar versin diyoruz.
Erdoğan, “İdeolojik saplantıları nedeniyle bu çocuk katillerinin yanında yer alan hatta askerliğine soyunanların bize saldırmasının nedeni bu değil mi? Türkiye tüm bu fedakarlıkları yaparken sırf kendi konforları bozulmasın diye parmaklarını sallayarak bizi tehdit edenlere yazıklar olsun. Türkiye, kardeşlerinin can güvenliğini, kendisi gibi görüyor, siyasi hesabı yoktur ve olmayacaktır. Türkiye’nin hem kendi güvenliği hem bölgenin huzuru için mücadele ettiği terör örgütlerini koruma kalkanına alanlara yazıklar olsun. 16 Nisan, Türkiye’nin işte bu çocuk katilleriyle anladıkları dilden hesaplaşmasının da yolunu açacaktır.
Erdoğan, “16 Nisan halkoylaması sürecinde birtakım gerçekleri yeniden ve daha açık şekilde görme imkanı elde ettik. Kimlerin bu ülkede terör örgütleri ile yan yana gelebildiğini, kimlerin de milletin yanında dimdik durduğunu gördük. Şimdi bir şey soruyorum. Hayır diyenler kim? Kandil hayır diyor mu, İmralı hayır diyor mu, Pensilvanya’daki FETÖ hayır diyor mu? Ama Kılıçdaroğlu ne diyor? Diyor ki ‘bunlar hayır diyenlere terörist diyor.’ Dağdaki Kandil’deki terörist, İmralı terörist, Pensilvanya o da terörist. Fakat biz burada bir uyarı yapmak durumundayız. Yoksa biz sandığa giden herkesi, hangi oyu verirse versin anlayışla karşılarız. Biz İzmir’den denize dökenlerden değiliz, biz onlar gibi yapmayız. Biz onlara güzel bir demokrasi müzesi kuracağız, orada bazı objelerle beraber onları tarihe emanet edeceğiz” dedi.