Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı ve stratejik ilişkilerin güçlendirilmesi ve terörle mücadelenin öne çıktığı zirveyi değerlendirdi. Erdoğan, Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde beraberindeki basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Sayın Başkan Trump ile ikili görüşmemizi müteabiken basın açıklaması yaptık. Sonra da heyetler arası görüşmeye geçtik. Bu aynı zamanda çalışma yemeği idi. Toplam 2 saat 45 dakika sürdü. Maalesef bazı medya organlarının “görüşme kısa sürdü” gibi nahoş bir yaklaşım peşinde olduklarını da gördük. Sonra, gerçeğin çarpıtılması karşısında tavır göstermemize de kızıyorlar.
“Sen dürüst ol canımı ye” ama dürüst olmazsan kusura bakma. O zaman tavrı her zaman görürsün. Biz çatladı kapı mahallesinin muhtarı değiliz. Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanıyız, ülkemizi temsilen burada bulunuyoruz. Malumunuz, başbaşa görüşmenin ardından bir basın açıklaması yaptık, akabinde de çalışma yemeğinde bölgedeki gelişmeler dahil olmak üzere tüm konuları ele aldık. İki ülke münasebetlerini masaya yatırdık. Gerek PKK- YPG gerek FETÖ tüm bu meseleleri ele aldık.
Görüşmemizde özellikle sayın Trump’ın “Geleceğe yönelik sizinle iyi işler yapacağız. Bu konuda kararlılığımız var” ifadesini önemsiyorum. Suriye’deki Irak’taki konulara gelince, ABD Rakka konusunda kararını vermiş durumda. Bizim de kendilerine söylediğimiz şey şu: Mevcut durumda, böyle bir yaklaşımı benimseyemeyiz, kesinlikle sizinle beraber olamayız. Rakka’da terör örgütüyle işbirliğinizi sağlıklı bulmuyoruz. Kendilerine şunu da açıkça ifade ettik: YPG ve PYD’den Türkiye’ye olabilecek herhangi bir saldırı olursa hiç kimseye sormadan angajman kurallarını uygularız. Bunu da açıkça söyledik.
Nitekim biz Rai’de zaten bunları yaptık, Cerablus’ta bunu yaptık El Bab’da bunu yaptık. Türkiye ne yapabileceğini ortaya koydu. “Bırakın terör örgütlerini, gelin terörle mücadeleyi beraber yapalım” dedik. Maalesef buna yanaşmadılar. Münbiç’i boşalttık dediler ama böyle bir şey olmadı. Nitekim hala oradalar. Münbiç’te, Rakka’da da DEAŞ’ı bitirdiğiniz zaman oralara kim yerleşecek? Oraların yerli halkı kim? Araplar. Peki oraları siz Kürtlerle mi dolduracaksınız? O zaman Araplarla Kürtleri vuruşturacaksınız demektir. Temenni ederim ki gerek Münbiç gerek Rakka’da terörle mücadele isabetli bir adımla bitsin, tamamlansın. Türkiye olarak biz de sorumluluk alanımızda terörle mücadele için gerekenleri yapacağız. Terör örgütlerine içeride de dışarıda da nefes aldırmayacağız. Bir kuşak oluşturulmasına müsaade etmeyeceğiz. Kararlılığımızı sürdüreceğiz.
Ayrıca ekonomik konuları, FETÖ ile ilgili süreci konuştuk. Temenni ederim ki bundan sonraki süreçte gerek arkadaşlarımızla gerekse güvenli hattan bizzat kendisiyle konuşma suretiyle temasta olmak konusunda mutabık kaldık.
Güvence verme hususu baştan beri dile getirdikleri bir şey. Önemli olan, fiiliyatta neler olacağına bakmamızdır. Afganistan’da ve Irak’ta yaşanan olumsuzlukları gördük. Benzer olumsuzlukların tekrarlanmasını arzu etmeyiz.
Bizim tavrımız net: O koridorda ülkemize yönelik bir tehdit olursa buna müsaade edemeyiz.
Yine aynı şeyi söyleyeceğim. Sözler yerine getirilmezse o anda başımızın çaresine bakarız. Yetkili birimlerimizle konuşup gerekli adım atarız. Ama bunların neler olacağını şimdiden söylemek doğru olmaz.
Mesele Kürtlerle çalışıp çalışmamak değil. Önemli olan terör örgütüyle ilişki içerisinde olunmamasıdır. Muhataplarımıza “Bunlara silah veriyorsunuz. Elimizde belgeler var. Füzelerin fotoları var” diyoruz. Kabul etmiyorlar. Biz de bunları önlerine koymaya devam edeceğiz.
İkili görüşmede bunları da konuştuk. Yasal sürece işaret ediyorlar. Dışişleri ve Adalet Bakanlarımız konuyu takip edecek.
İkili ilişkileri daha ileri noktaya taşıma, ekonomik ilişkileri güçlendirmekte kararlıyız. Ben Suriye konusunda kapımızı çalacaklarına da inanıyorum. Şu an Rakka’yı kuşatmışlar. Neler olacağını göreceğiz. Ama bölgede Türkiye arazide mutlaka olacak. Suriye’de de Irak’ta da olacak. Karar mercii olarak da Türkiye işin dışında tutulamaz. Zaten önümüzde NATO zirvesi var. Burada da terör önemli bir gündem maddesi. Bu konular orada da gündeme gelecek.
Trump’ın daha farklı bir havası var. Obama’dan farklı görünüyor. Belli ki onun da zihninde bazı soru işaretleri oluşmuş durumda. Görüşmemizde onlar da İzmir’de tutuklu bulunan Amerikalı protestan din adamı Andrew Brunson’u gündeme getirdiler. Kendilerine bu kişinin FETÖ yapılanmasıyla iltisaklı olmasından dolayı yargılanmakta olduğunu belirttik. İlgili bakanlıkların tüm bu konularla ilgili olarak karşılıklı çalışmaları hususunda mutabık kaldık. FETÖ meselesinde Amerikan yönetiminden FBI’ın özel bir soruşturma komitesi oluşturmasını, çalışma grubu kurmasını talep ettik.
Kayıtlara aldılar.
Evet, kendisini ailesiyle birlikte ülkemizi ziyarete davet ettim. O da bundan büyük memnuniyet duyacağını ifade etti ama tabii ki tarih henüz belli değil. Biliyorsunuz ilk yurt dışı gezisini Suudi Arabistan, Vatikan ve İsrail’e yapacak.
Bildiğiniz gibi diplomasiden gelen birisi değil. İş dünyasından gelen bir insan olması hasebiyle pratik bir havası var. Ben kararlı bir havada gördüm kendisini. Görebildiğim kadarıyla düşündüklerini söylemekten çekinmeyen ve de net bir insan.