Hoca'dan 100 yıllık muhasebe

Yeni Şafak
12:0119/05/2015, Salı
G: 19/05/2015, Salı
Yeni Şafak

Başbakan Ahmet Davutoğlu 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle Çankaya Köşkü'nde gençleri kabul etti. Konuşmasında Cumhuriyet'in yüz yıllık muhasebesini dönemsel olarak gençlere anlatan Davutoğlu "Mutlaka klasikleri okuyun kendi gelişiminiz sadece meslek sahibi odaklı olmasın" diye seslendi. Konuşmasında insan onurunu temel şiar edinin diyen Davutoğlu "Dünyanın öbür köşesinde bile insan onurunu zedeleyen bir davranış varsa, gençlerin seslerini yükseltmeleri, gerektiğinde o davranışa karşı isyan duygusuyla harekete geçmekten daha doğal bir şey yoktur" ifadelerini kullandı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle Çankaya Köşkü'nde gençleri kabul etti. Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:



- Biraz önce Kübra kardeşimizin mektubunu dinledik. Bu toprakların gençleri Myanmar'a götürülmüşlerdi, 12 bin Anadolu genci şehit düştü. Esir olarak gitmişti. Onlar da mektuplar yazmışlardı. Cevabı gelmeyen mektuplar denmişti onlara. Orada şehit düşen esir alınarak şehit düşen ecdadın mezarlarını tek tek bulduk, ihya ettik.



100 yıllık muhasebe


- Çok çileli gençlik hikayeleri biz yaşadık. 100 yılın muhasebesini yaptığımızda 1910'lu yıllar 15'liler dediğimiz gençlerin vatan toprağında Yemen'den Sarıkamış'a Çanakkale'den Kocatepe'ye kadar coğrafyada bir savunma yaptıkları gençlerdi. Sizlerin büyük dedeleri, bizlerin dedeleri bu mücadeleyi verdiler. 1920'li yıllar, yeni bir devlet inşa edebilmek için istiklal mücadele verdiği yıllardı. 30'lu yılların gençlerine baktığımızda, tek parti uygulamalarıyla bir çok alanda gençlerin belli imkanlardan kısıtlanması yada tek bir ideoloji yönünde şartlanmasının önü açıldı. 40'lı yıllar ikinci dünya savaşının yokluklarını acılarını yaşadı. 50'li yıllar, yeni demokrasiyi tam da hayata geçireceğiz, özgürlükleri hakkıyla yaşatacağız beklentisi içindeyken, o kalkınma hamlesini açan Adnan Menderes'in şehadetine kadar giden son derece acılı bir süreç. 60'lı yılların gençleri, baskın bir ihtilal havası, cunta hikayeleri, 12 Mart müdahalesine kadar giden 68 gençliği dediğimiz gençliğin sağ ve sol gruplar halinde yavaş yavaş örgütlenmeye başladığı dönem. 70'li yıllar, ki biz üniversitedeydik. Yakın arkadaşların, üniversitenin belli aşamasında düşman ilan edilmeleri, binlerce gencin hayatının karardığı yerler, birbirlerini öldürmek üzere her türlü şiddeti uygulayacak hale gelmesi. Hala gözümün önündedir, 12-13 yaşında arkadaş olduğumuz yaşıtlarımızın 17-18 yaşlarında nasıl birbirlerine silah çektiklerini hüzünle anıyorum. 80'li yıllar, 12 Eylül'ün baskıcı dönemi. Bir sağdan bir soldan diye idama gönderildiği, Erdal Eren gibi, Mustafa Pehlivanoğlu gibi 17-18 yaşındaki civanların, hepsi de sağ ve sol görüşlü olsa da hizmet eden gençlerin hayatlarını kaybettikleri dikta dönemi. 90'lı yıllar, bütün dünyada soğuk savaşın bitmesiyle, gençlerin yeni bir geleceğe hazırlandığı o yıllarda, bizde bir taraftan terör, diğer taraftan koalisyonun getirdiği istikrarsızlıklar, ötekileştirmeler, dışlamalar aynen devam etti. Bakın 100 yılın muhasebesidir bu.



"Birçok insan bunu tebessümle karşıladı
"



- Birçok genç belki 13 yıl önceki Türkiye'yi hatırlamıyor bu binada bir tartışma üzerine çıkan ekonomik krizin gençlerin geleceğini nasıl karattığını biliyoruz. 2001 yılında Stratejik Derinlik kitabı ile Türkiye ile ilgili parlak bir gelecek iddiasında bulunduğumda birçok insan bunu tebessümle karşıladı.



- Bizim için hedef düşünce özgürlüğünü kısıtlayan baskıcı unsurları kaldırmak. Bu kara bulut gibi ortamı temizledik tabiri caizse daha sonra kurulsal bir yenilenmeye yöneldik. Her vilayetimizde artık üniversite var.



"İsyan duygusuyla harekete geçmekten
..."


- Sizlerle birkaç konuda hasbihal etmek istiyorum insan onuru kavramını temel şiar edinin. Nerede olursa olsun insan onuru davranışa karşı çıkın din, mezhep, etnik ayrım yapmayın. Dünyanın öbür köşesinde bile insan onurunu zedeleyen bir davranış varsa, gençlerin seslerini yükseltmeleri, gerektiğinde o davranışa karşı isyan duygusuyla harekete geçmekten daha doğal bir şey yoktur. Nerede bir insan acısı varsa ona sahip çıkın. İkincisi aranızda farklı görüşler olabilir aynı düşüncede olan gençler Nazi döneminde düşünülebilir. Tek tek hepiniz değerlisiniz. Burada psikolojik şart öz güvendir. Ortak bilinci mutlaka harekete geçirin. Bir hedef be iddianız olsun. Apolitik olmayın bir iddianız olsun.



- Mutlaka klasikleri okuyun kendi gelişiminiz sadece meslek sahibi odaklı olmasın.



- Dünyaya açık bir Tükiye istiyoruz. Bir kilimin desenleri gibi çoğulcu bir kültürü muhafaza etmemiz lazım.





#Başbakan Ahmet Davutoğlu
#19 Mayıs
#canlı
#gençleri kabül