|

Gülen emretti Kıvrıkoğlu yaptı

FETÖ elebaşı Gülen 28 Şubat dönemindeki röportajda "Şükrü Paşa dedem" sözlerinin ardından dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun Şükrü Paşa’nın heykelini diktirdiği ortaya çıktı. Kıvrıkoğlu, heykelin açılışından bir ay sonra da Genelkurmay Başkanı oldu.

Yeni Şafak ve
04:00 - 6/03/2017 Pazartesi
Güncelleme: 17:49 - 7/03/2017 Salı
Yeni Şafak
Hüseyin Kıvrıkoğlu
Hüseyin Kıvrıkoğlu

Tarihe Edirne müdafii olarak geçen ancak 1960'lı yıllara kadar adeta yok sayılan Mehmet Şükrü Paşa'nın 1984 yılında temeli atılan ve 14 yıl atıl durumda kalan anıt mezarıyla heykelinin 28 Şubat döneminde Gülen'e itibar sağlamak için alelacele inşa edilip açıldığı ortaya çıktı. Gülen, Milliyet'ten Özcan Ercan'a 5 Nisan 1998'de verdiği röportajda ''Benim atalarım asker. Edirne'de Bulgar'a karşı savaşan Şükrü Paşa benim özbeöz dedem'' ifadelerini kullandı. Bu röportajın ardından 4 ay içinde Edirne'de Şükrü Paşa'nın heykeli dikildi ve anıt mezar yapılarak Şükrü Paşa'nın İstanbul Merkezefendi'deki naaşı Edirne'ye taşındı. Bu emrin dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu tarafından verildiği ortaya çıktı. Kıvrıkoğlu, açılıştan 1 ay sonra Genelkurmay Başkanı oldu ve 28 Şubat 1000 yıl sürecek sözüyle tarihe geçti.



TORUNU: GİRİŞİM ORDUDAN GELDİ


Edirne yerel basınına yansıyan bilgilere göre tarihe ''Edirne Müdafii'' olarak geçen Şükrü Paşa adına yapılan anıtın ilk temeli 22 Haziran 1984 yılında atılmış ancak yapı belli bir seviyeye geldiğinde mühendislik hataları nedeniyle çökmüştü. 14 yıl bu durumda kalan anıt, dönemin Edirne'de konuşlu tümen ve tugayın komutanları Çetin Erman ve Zafer Özer tarafından 4 ay içinde tamamlanarak 27 Temmuz 1998 tarihinde açıldı. 31 Temmuz 1998 tarihinde Mehmet Şükrü Paşa'nın naaşı İstanbul Merkezefendi Mezarlığı'ndan alınarak 16 dönümlük arazi içerisine yapılan anıt mezara nakledildi. Şükrü Paşa'nın torunu Sevgi Kutlukan, Derin Tarih Dergisi'ne verdiği röportajda heykel ve anıt mezar konusunu ''Girişim bizzat ordumuzdan geldi. Ailenin de izniyle zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun önderliğindeki ordumuzca anıtmezar yapılarak dedemin cenazesi Edirne'ye nakledildi'' sözleriyle anlattı. Kıvrıkoğlu, anıtın açılışından 1 ay sonraki 30 Ağustos'ta Genelkurmay Başkanı olmuştu. Kıvrıkoğlu '28 Şubat 1000 yıl sürecek' sözüyle de tarihe geçmişti.




GÜLEN: HEP ASKER OLAYIM DİYE DÜŞÜNDÜM


Yerel gazetelerde 4 ay gibi kısa bir sürede tamamlandığı vurgulanan anıtın açılış tarihinden 4 ay önce Şükrü Paşa'nın ismi ilginç bir şekilde kamuoyunun gündemine gelmişti. Refah-Yol Hükümeti'nin devrilmesinde aktif rol alan Gülen, birbirine ardına dönemin darbeci medyasına röportaj veriyordu. Gülen bunlardan biri olan 5 Nisan 1998 tarihli Milliyet gazetesindeki röportajında da ''İrtica tehdidi oluşturduğunuz iddiaları var?'' sorusuna ''Bir kere orduyla aramızda gerginlik olduğunu kabul etmiyorum. Burada orduya karşı saygı duyuyorum derken de bazılarının 'acaba mülahazası ne' diye aklına gelebilir. Ama benim atalarım asker. Edirne'de Bulgar'a karşı savaşan Şükrü Paşa özbeöz benim dedem. Ailemde hep asker kahramanlıkları duydum. O kahramanlık yanının etkisiyle okuyup asker olayım diye düşünmüşümdür.'' cevabını vermişti.



FETÖ'NÜN ZİYARET MEKANI OLDU


Anıt ve heykel 28 Şubat'tan itibaren FETÖ'nün Edirne'ye düzenlediği gezilerin adeta kutsal uğrak mekanı oldu. Bu gezilerden birine katılan Avukat Nazmi Aksoy, darbe girişiminden sonra bir dönem içerisinde kaldığı yapıyı araştırmaya başlayınca 28 Şubat'taki ilginç bağlantıların karşısına çıktığını anlattı. Aksoy, Edirne'ye FETÖ kanalı ile gelen tüm turların Şükrü Paşa Anıt Müzesi'ne uğradığını belirterek bu turlardan birine katıldığında hayret içerisinde kaldığını söyledi. Bu turlarda Şükrü Paşaya hassaten dualar edildiğini, cevşen okunduğunu bunun gerçek sebebinin ise rehberlerin bildiği, ancak ziyaretçilerin bilemeyeceği bir sır olarak görüldüğünü anlattı. Yıllarca bu konunun zihnine takıldığını ifade eden Aksoy, ''28 Şubatçılar gerçekten Gülen'e düşman olsa öyle bir dönemde yapacakları varsa da yapmazlardı. 14 yıl atıl kalmış ve Gülen'in dedem dediği bir kişiye ait anıtın 28 Şubat'tan 1 sene sonra, 4 ay içinde bitirilmesi ve açılması sadece tesadüf olamaz'' dedi. Öte yandan Gülen Edirne'de göreve başladıktan 3 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez Şükrü Paşa'nın ismi Edirne'de bir ilkokula verilmişti. Yine Gülen'in Edirne'de görev yaparken kaldığı evde faaliyet gösteren Şükrü Paşa Eğitim ve Kültür Vakfı da 15 Temmuz sonrası kapatıldı.



SABETAYİST İDDİASI


Süpürge otu yenilerek müdafaa edildiği aktarılan Edirne'nin kahramanı olarak tarihe geçen Şükrü Paşa, Sultan Abdülhamid ve İttihad ve Terakki ile ilişkileri, disiplini, Sabetayist geçmişi iddiası gibi pek çok konuda yazı ve haberlerde yer aldı. Aslen Erzurumlu Ayabakan ailesinden Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) Mustafa ile Muhsine'nin tek çocuğu olan Şükrü Paşa da 1857 Erzurum doğumlu. Erzincan Askeri İdadisi'nden sonra İstanbul Sütlüce Topçu Okulu'na giren Şükrü Paşa 1879'da Topçu Teğmeni olarak Harbiye'den mezun oldu. Serasker Saib Paşa'nın emriyle Almanya'ya gönderilen ve 4 yıl Prusya'nın Potsdam Garnizonu'nda eğitim gören Şükrü Paşa, 1880'de üsteğmen, 1883'de kıdemli yüzbaşı oldu. Uzun süre Harbiye'de eğitmenlik yaptıktan sonra ilk kez Edirne'de sahaya çıktı.



ABDÜLHAMİD'DEN TOKAT YİYEN PAŞA


Şükrü Paşa, topçu komutanı olarak tayin edildiği Edirne'de Tuğganerallikten Orgeneralliğe terfi edinceye kadar kaldı. Buradaki Ordu Müfettişliği görevi sırasında genç kurmay subaylar ile yoğun alakadar olması nedeniyle dikkatleri çeken ve payitaht tarafından 1905'te Selanik'e sürülen Şükrü Paşa, Edirne'deki İkinci Ordu'dan sonra Sultan Abdülhamid'in tahtan indirilmesinde ve 31 Mart vakasında başrol oynayan Avcı Taburları'nı bünyesinde barındıran Selanik'teki Üçüncü Ordu'yu da düzene koyduğu da yazıldı. Şükrü Paşa'nın disiplin anlayışı ve mizacına ilişkin 1918-1961 arası Edirne eski Cami Baş İmamlığı yapan Hafız Ekrem Ertür'ün anıları ipucu veriyor. FETÖ'nün şirketi Kaynak Holding bünyesindeki Hazine Yayınları'nca basılan ve Ben Vazifemi Yaptım isimli Şükrü Paşa'nın hayatını anlatan kitapta Ertür'ün şu sözleri aktarılıyor: ''Şükrü Paşa dürüst, fakat çok sert ve cesur bir asker olarak üst makamlara karşı bildiklerini çekinmeden söylemeyi vatan borcu olarak telakki eden bir subaydır. Bu sebeple bir gün devrin Padişahı II. Abdülhamid'den bir tokat yemiştir."



MEŞRUTİYET TARAFTARIYDI


Aynı kitapta yine Ertür'den şu ifadeler de aktarılıyor:


"Sadrazam Avlonyalı Ferit Paşa'nın ifadesine göre bu tokat olayının yaşandığı gergin hadiseler esnasında Sultan Abdülhamid vekiller meclisinde ''durumu nasıl görüyorsunuz, ne yapmak lazımdır?'' sualini sorup hazır bulunanların hakikatlerden uzak geveleme ve düşüncelerini işitince de şunları söylemiştir: ''Paşalar, söyledikleriniz hiç de hakikatlere uymuyor. İşte Şükrü Paşa'nın raporları, alınız okuyunuz. Millet ve ordu anayasanın tekrar yürürlüğe girmesini istiyor, ben de Şükrü Paşa gibi bunu muvafik görüyorum ve tekrar ilan edeceğim'' FETÖ'nün yayınevinden çıkan kitapta Şükrü Paşa devamında şöyle methediliyor: "Dolayısıyla siyaset ile hiçbir zaman meşgul olmayan Şükrü Paşa, hem hükümdarına hem de milletine olan sadakatini birleştirerek namusu ve cesareti sayesinde kardeşkanı dökülmesine mani olmuştur. Bu hizmeti karşılığında rütbesi Müşirliğe yükseltilmiştir."



İTTİHAT VE TERAKKİ İLE BİR İYİ BİR KÖTÜ


Tarihçi Mehmet Zeki Pakalın ise 1908 yılında inkılap hareketleri hazırlanırken Sultan Abdülhamid'in Şükrü Paşa'yı yanına çekmek için Müşirliğe yükselttiğini yazmıştı. 1908 senesinde II. Meşrutiyet'in ilan edilmesinden sonra İstanbul'a gelen Şükrü Paşa, 1912 senesine kadar Redif Müfettişliği, Çanakkale Boğazı Muhafızlığı gibi askeri görevlerde bulundu. Balkan Savaşı'nın başlamasıyla Edirne Müstahkem Mevki Komutanlığı'na tayin edildi. Edirne müdafaası sırasında kendisine 40 gün süreyle şehri savunacak erzak verilmesine rağmen 150 günü aşkın süre savunması nedeniyle kahraman ilan edildi. Şehri teslim ettiği Bulgarlarca 6 ay süreyle makam aracı ve yaver tahsis edilerek ağırlandı. Burada topçulukla ilgili yaptığı araştırmaları Bulgar Çarı'na hediye etti. Yurda dönüşünde halk linç edecek iddiasıyla dönemin İttihat ve Terakki yönetimince perdeleri kapalı bir trenle İstanbul'a götürüldü. Gözden ırak yaşadığı bir kaç yılın ardından zatürreden hayatını kaybetti.



HEYKEL DİKENLER 28 ŞUBAT'TA BAŞROLDEYDİ


Aralık 1998'de YAŞ kararıyla ordudan atılan Yakup Baykan, Edirne'de heykeli diken iki isimden biri olan dönemin Tugay Komutanı Zafer Özer ile heykelin dikildiği tarihte Edirne'de 3.mekanize piyade taburunda birlikte görev yaptığını anlattı. Baykan Zafer Özer'e ''Biz TSK içinde ne isek oyuz. İnancı gereği eşim başörtüsü takıyor. Siz gidin pirincin içindeki beyaz taşları ayıklayın'' dediğini, Özer'in kapıdan çıkarken ''Biliyorsun bu konular beni aşan şeyler'' dediğini aktardı.



REFİA İSMİNDE KIZI VE TORUNU YOK


Almanya'dan İstanbul'a dönüşünde Manastırlı Nuri Paşa'nın kzı Zafer Rabia ile evlenen Şükrü Paşa'nın Sabiha, Kerim, Mediha, Saime, Hayrünnisa, Feride, İhsan, Şerefünnisa, Osman adında ikisi erkek, yedisi kız olmak üzere 9 çocuğu oldu. Evlenen çocuklarından ise Makbule, Nüveyre, Nezihe, Doğan, Sevgi, Ayşe ve Ömer isimlerinde 7 torunu oldu. Gülen hayatını anlattığı Küçük Dünyam isimli kitabında annesi (Nüfus kayıtlarında Refia ve Rabia olarak geçiyor) teyzesinin Şükrü Paşa'nın soyundan olduğunu anlatıyor. Şükrü Paşa'nın Refia ya da Rabia adında bir kızı ya da torunu bulunmuyor.


#FETÖ
#Fetullah Gülen
#Hüseyin Kıvrıkoğlu
8 yıl önce