|

Gönüllü avukatlardan ortak çağrı: Davaların takipçisi olun

15 Temmuz gecesi hain darbe girişimine karşı durmak için sokağa çıkan avukatlar, daha sonra ise dava süreçlerinin gönüllü takipçisi oldu. Darbe girişimi başarılı olsaydı Türkiye’nin Suriye’den beter olacağını belirten avukatlar, o gece Türk milleti’nin bekasına göz diken hainlerin yargılanması sürecinin de yakından takip edilmesini istedi. Hayatlarını ümmet ve millet için gönüllü olmaya adayan avukatlar, “Biz bu milletin ferdiysek, bu millete olan vicdan borcumuzu hem de mesleğimizin sadakasını vermek zorundayız” dediler.

Yeni Şafak ve
04:00 - 15/07/2017 Cumartesi
Güncelleme: 08:50 - 15/07/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
‘Darbeci hainler duruşmalarda eşlerine sarılıp eşlerini ve çocuklarını kaybeden şehit yakınlarına oh çeker gibi bakıyorlar.’
‘Darbeci hainler duruşmalarda eşlerine sarılıp eşlerini ve çocuklarını kaybeden şehit yakınlarına oh çeker gibi bakıyorlar.’

Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz kalkışması sırasında şehit düşen ve gazi olan vatandaşların savunmasını, gönüllü avukatlar üstlendi. 28 Şubat sürecinde yaşanan başörtüsü mağduriyetlerinden bu yana tüm insan hakları davalarında aktif görev aldıklarını belirten AK Parti İstanbul Kadın Kolları Başkanı Avukat Şeyma Döğücü, kanlı kalkışmanın olduğu gece dışarı çıkanlardan biri olduğunu ve kendisini bu davaların dışında görmesinin mümkün olmadığını söyledi. Millet olarak ülkenin, bayrağın, vatanın ve dinin korunması için her türlü fedakarlığa hazır olduklarını hatırlatan Döğücü, "O gece milletin bekasına göz dikilmişti, bu davada kendimi bir taraf olarak görüyorum. Şehitlerimizin ve gazilerimizin haklarını sonuna kadar gönüllü bir biçimde savunacağım" diye konuştu.

MİLLETİN BEKASINA
GÖZ DİKİLMİŞTİ!

AK Parti'nin kurulduğu günden bu yana aktif rol alan Döğücü, partinin 15 yıldır çeşitli kademelerinde görev aldıktan sonra İstanbul Kadın Kolları Başkanlığı'nı üstlendi. Darbe girişiminin yaşandığı gece AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'na yönelik de işgal girişiminde bulunulduğunu hatırlaran Döğücü, "Zaten biz bu davaların öznesiyiz. AK Parti il başkanlığına da yapılmış olan bir müdahale vardı. Hem ondan yana bir tarafım hem de bu milletin bekasına göz dikilmiş olmasından dolayı bu milletin bir ferdi olarak tarafım. Hukukçu olmam hasibiyle gönüllü davalarda insan hakları açısından çalışmalar yapmış olmam daha sonrasında siyaset içinde olmamam bana bu sosyal sorumluluğu sağlamıştı.Elimizden geldiği kadar davaların takibi, dosyaların yönlendirilmesinde arkadaşlarımızın dosyalara ulaşmasında koordinasyonu sağlayarak gönüllü hizmet etmeye çalışacağım" şeklinde konuştu.

EŞİYLE İŞ BÖLÜMÜ YAPTI

Kendini vatan evlatlarının savunmasına adayan Şeyma Döğücü, bununla büyük övünç duyduğunu belirterek, "Bizim yaralı yönümüz çocuklarımı, eşimi çok kısıtlı zamanlarda görüyorum. Ama onlar alıştılar artık. Bütün bu yaptıklarımızın kendilerinin geleceği için olduğunu biliyorlar ve o anlamda destek veriyorlar. Bu memleket için çalışacağız bunun başka yolu yok" diye konuştu. Eşi de avukat olan Döğücü, "Eşim ofisin maddi finansman görevini yürütürken, ben de gönüllü kısmını yürüttüm. Öyle bir çalışma sistemimiz oldu" dedi.

ŞEHİT AİLELERİNE
BAKIP OH ÇEKİYORLAR!

FETÖ davaları sırasında yaşananları da anlatan Döğücü, darbecilerin durumunun çok itici olduğunu söyledi. Duruşmalara katılan şehit ailelerine yönelik davranışları da eleştiren Döğücü, "Ben siyasi görevim gereğince de şehit ailelerini ziyaret ediyorum. O şehit yakını bu duruma dayanmasının mümkün olmadığını söyleyerek, "Yanımda gelinim vardı. Gencecik yaşında dul kalmıştı. Ben birtanecik oğlumu kaybettim" dediğini aktardı. Döğücü, bu tip hareketlerin şehit ailelerinin galeyana gelmesine neden olduğunu belirtti.

TİYATROYU
GÖZLERİNİZLE GÖRÜN

"İşgalci hainlerin yargılanmasına millet olarak duyarlı olmak zorundayız" diyen Döğücü, basın yoluyla doğru anlatıldığı sürece tüm vatandaşların davalara aynı duyarlılıkla takip edeceğine inandığını söyledi. Döğücü şöyle konuştu: "Bunun içinbir parti teşkilatının, bir avukat kitlesinin ya da sivil toplum kuruluşunun yönlendirmesine gerek bile yok. Duyarlı olan bu ülkenin her vatandaşı, müsait olduğu zaman mutlaka gelip davaları izlemeli, orada yaşanan tiyatroyu kendi gözleriyle görmeli. Katılımın yüksek olması durumunda işgalcilerin üzerinde psikolojik üstünlüğü de sağlamış olacağız. Her şeyden önce şehit ve gazi yakınları için de büyük moral olacak. Onları unutmadığımızı göstereceğiz, vicdan borcumuzu bu süreçte gösterdiğimiz destekle ödemek zorundayız. Dava sürecinde desteklerin giderek artacağını biliyorum. Silivri'de olması da dejavantaj olabilir ama biz darbeyi atlattık bu bir şey değil."

GERİ DURMAK VEBALDİ

15 Temmuz davası sürecinde hukukçuların örgütlenmesine ön ayak olan Avukat Mehmet Sarı, davayı, "Türk milletine kastetmiş hainlere karşı milletin yanında olmak" olarak nitelendiriyor. 15 Temmuz döneminde Hukukçular Derneği başkanı olduğunu belirten Sarı, "Dolayısıyla bu davaların olduğu dönemde milletin hak ve hukukunu savunmak zaten bizim asli vazifemizdir. Bu vazifeden geri durmak hepimiz için vebaldi" dedi. Ilk olarak 86 avukatla birlikte davalara katılmaya başladıklarını söyleyen Sarı, "İstanbul Valiliği, Bayrampaşa Çevik Kuvveti, İstanbul Ana Dava gibi tüm süreçleri yakından izlemiş bir hukukçuyum. Bu davalar bir kişinin ya da bir avukatın meselesi değil bir millet meselesidir. Türk Milleti'nin bir ferdi olarak da bu davalarda bulunmak vicdani bir mesele. Türkiye'nin var olma meselesinde kimsenin bir kenarda durma hakkı ve selahiyeti yok" şeklinde konuştu. Sarı, İstanbul'da 150 avukata organize ederek, davaların tamamına katılım gösterilmesini organize etti.

MİLLETİN VİCDANIYLA AYNI NOKTADAYIZ

O gece darbeye karşı durmak için sokağa çıktıklarını anlatan Sarı, "Daha sonraki günlerde de Demokrasi Mitingleri'ndeydik. Eğer bu hain örgüt başarılı olsaydı Türkiye Suriye'den daha kötü bir halde olurdu. Bunlara karşı durmak, hepimizin vicdanının bir gereğiydi. Elimizden geldiğince bu sürecin bir parçası olmaya çalıştık" dedi. Milletin değerlerini savunmak adına davalarda gönüllü olduklarını belirten Sarı, geçmişte de Başbağlar, başörtüsü gibi konularda milletin vicdanının yanında yer aldıklarını söyledi.

ULUSLARARASI
ŞEBEKELER DESTEK VERDİ

15 Temmuz'un alışılagelmiş darbe süreçlerinden farklı olduğunu belirten Sarı, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptıkları bir şikayetle, darbenin yerel aktörlerle organize edilemeyeceğini, uluslararası boyuttaki bazı şer odaklarının da bu işin bir parçası olduğunu bildirdik. Whatsapp gruplarında yazılan, 'acımayın, vurun, sıkın' gibi ifadelerden de anlaşıldığı üzere, bu yapıyı bu kadar vahşileştiren uluslararası şebekeleri görmeden biz bir yere varamayız" dedi. Yaşanan olaylar sonucunda Türkiye'de darbe yolunun kapandığını da söyleyen Sarı, "Sembol alanlar yapmalıyız, kütüphaneler, meydanlar, sokaklar olmalı. Üniversitelerde araştırma enstütüleri kurulmalı. 15 Temmuz'a giden süreçte yaşananlar, doktora tezleriyle kütüphanelere iz bırakmalı. Davalarda yaşananlar da basılı eser olarak kitaplaştırılmalı. Bize yaşatılanı unutturmamalı, hafızamızı her daim diri tutmalıyız" diye anlattı.

KARANLIK EL TÜRKİYE'DE DARBE İSTEDİ

İstanbul'da serbest avukatlık yapan Yasin Şamlı da Fetullahçı Terör Örgütü'nün işgal girişimine ilişkin yürütülen davalarda gönüllü avukatlık yapıyor. 15 Temmuz gecesinin Mısır'da, Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da yaşananlardan ayrı düşünülemeyeceğini söyleyen Şamlı, "Oraları karıştıran el, Türkiye'de darbe istedi. Bunları da maşa olarak kullandı. Burada hedef ümmetti. Müslümanları biraraya getirecek devlet istemiyorlar. Kendi hayat tarzlarını yansıtacak hükümetlerin iktidar olmasını istiyorlar. Bugün AK Parti iktidarıyla top yekün mücadeleye kalkışmalarının sebebi de budur" diye konuştu.

ŞİMDİ MİLLETİN HUKUKUNA SAHİP ÇIKILIYOR

FETÖ/PDY davalarının sadece şehit- gazi yakınlarına ait olmadığını vurgulayan Şamlı, bu düşüncenin darbe girişiminde bulunanların amacına hizmet edeceğini savundu. 15 Temmuz gecesi milletin hukukuna sahip çıktığını kaydeden Şamlı, "Şimdi milletin hukukuna sahip çıkma sırası hukukçularda. Her vatandaş bu davaları takip etmeli, duruşma salonlarının önüne adliyelere gelmeli. İzleyici olarak duruşmaları takip etmeli. Herkesin bu duruşmaları takip etme hakkı var. Bu davalar nasıl gidiyor, sanıklar nasıl savunma yapıyor. Hakim ve savcılar görevini yapıyor mu, avukatlar görevini hakkıyla yerine getiriyor mu bunların tam olarak bilinmesi için milletin duruşmalara gelerek denetim yapması gerekiyor" şeklinde konuştu.

TÜRK MİLLETİ ADINA...

"Bu davaların sahibi millettir, bizi denetleyecek olan da millettir" diyen Şamlı, "Biz gönüllü avukatlar olarak bu daveti yapıyoruz. Gelsinler, izlesinler, bizi eleştirsinler, daha iyi yapmamız gereken birşey varsa onu da söylesinler. Aynı şekilde mahkemeleri de denetlesinler, çünkü mahkemeler onlar adına karar veriyor. Bütün mahkemelerin kararlarında Türk milleti adına der" ifadelerini kullandı. 15 Temmuz darbe teşebbüsü davalarının tek bir dava olduğunu vurgulayan Şamlı, "Ben darbe ana davasını baştan sona takip ettim, o davada da koordinatörlük yapmaya çalışıyorum. Hem milletin hem de hukukçuların şunu çok iyi bilmesi gerekiyor ki 15 Temmuz darbe teşebbüsü davaları bir tek davadır. Türkiye'nin hangi yerinde açılmış olursa olsun, bu bir tek davadır. Çünkü Ankara'daki davanın delili İstanbul'daki, Batmandaki davadadır. Ondan dolayı tek dava olarak görmek gerekir. Aslında imkan olsa, bu davalar tek bir dava olarak açılmış olsa, delillerin değerlendirilmesi açısından daha sağlıklı olacaktı. Fakat tek dava olunca yıllarca bitmesi mümkün olmayacaktı. Davalar arası koordinasyon şart. Darbeyi önledik rahat olalım diye birşey yok, davaların takipçisi olalım" değerlendirmesinde bulundu.

#FETÖ
#Avukat
#15 Temmuz
7 yıl önce