Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Sabiha Gökçen Havalimanı'nın işgal edilmesine ilişkin hükme bağlanan davanın gerekçeli kararında, "Kamuda Hareket Stratejisi" adı altında yer verilen değerlendirmede, kamu kurumlarında çalışanlara yönelik, örgüt jargonunda "Çetele" olarak adlandırılan ve 1'den 5'e kadar yapılan puanlama esası üzerine fişleme sistemi kurduğuna yer verildi.
FETÖ'nün kamu kurumlarında fişleme yaptığına yer verilen gerekçeli kararda, bu fişlemenin örgüt jargonunda "Çetele" olarak adlandırılan ve 1'den 5'e kadar yapılan puanlama esası üzerine kurulu bir sisteme göre yapıldığı vurgulandı.
Gerekçeli kararda, örgüt üyelerinin bir üst katmana yükseldikleri takdirde yine kendi içinde örgüte bağlılık derecelerinin ölçüldüğü yeni bir "5'lik sistem"e tabi tutulduklarına dikkati çekilerek, bu puanlamanın da yine bir üst sorumlu tarafından yapıldığı anlatıldı.
Bu yöntemle örgütün kendi mensuplarını dahi örgüte maddi katkısı, örgütün verdiği görevlerdeki performansı gibi kritere göre fişlediği, mensuplarını yakından takip edip değerlendirdiği ve örgüt mensuplarının gelişimini izlediğine yer verilen gerekçeli kararda, "Kısaca; devletin resmi makamlarında bulunan her türlü gizlilik içeren bilgi, belge ve kayıtlar ve kamu personelleri hakkında yapılan fişlemeler, o kurumda çalışan örgüt üyeleri tarafından, örgütün birim ve bölge sorumlularına ulaştırılmakta, örgütün bilgi havuzunda toplanan bu tür veriler,, örgütün amaç ve stratejisi doğrultusunda kullanılmaktadır." ifadelerine yer verildi.
Kararda, terör örgütünün "tedbir" adı altında istihbarat servislerince uygulanan "İstihbarata Karşı Koyma (İKK)" olarak adlandırılan koruyucu güvenlik tedbirlerini uyguladığına vurgu yapılarak, kamu kurum ve kuruluşlarına sızan örgüt üyelerinin, yine istihbarat literatüründe espiyonaj (ülkenin hükümetlerine, sivil ve asker bürokrasisine, stratejik kuruluşlarına ve diğer hedeflere sızan ajanların kapalı kaynaklardan temin ettikleri gizli bilgileri derleyerek, bağlı oldukları örgüte aktarma faaliyeti) ve kontraespiyonaj (kamu kurum ve kuruluşlarına sızan ajanların, karşıdaki gücü aldatmak amacıyla yanlış bilgi verme ve dezenformasyon faaliyetleri yürütme) olarak tanımlanan teknikleri kullandıkları belirtildi.