Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ülke TV - Kanal 7 - Radyo 7 ortak yayınında soruları yanıtladı.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar:
Ne yazık ki İdlib'de Doğu Halep'ten oraya doğru taşınmasına vesile olduğumuz muhacirler var. Son bu klor gazıyla kimyasal bir saldırı ve bu saldırı neticesinde 100'ü aşkın çoğu çocuk olmak üzere insanlar şehit edildi. Çok manidar tablolar var. Bir babanın kucağında iki tane ikiz yavrusu insanın bir baba olarak, şahsen eşimle birlikte izlediğimizde bütün dünyamızı paramparça etti.
6 yıllık sürede Sayın Obama ne yazık ki ne Suriye'de ne Irak'ta üzerine düşen görevi yapması gerektiği şekilde yerine getirmedi. Bunları kendileriyle çok konuştuk. Şu anda Trump Obama'nın adeta bıraktığı o tabloyu devralmış durumda. Bunu hangi kadroyla nasıl yapacak? Şu anda gördüğüm kadarıyla elinde Obama'nın bıraktığı kadro var. Henüz kendi kadrosu A'dan Z'ye duruma hakim değil. Dışişleri, Savunma Bakanı'nı değiştirmiştir ama Genelkurmay Başkanı ve CENTCOM aynıdır. Tillerson'a henüz Suriye'de yoksunuz, Rusya var. Siz şöyle varsınız, PYD/YPG'ye silah yardımı yapmakla varsınız. Bu böyle devam ederse cinayetler, terör esintileri devam edecek. Bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle yok edelim, elimiz sıcaktan soğuğa değmesin, bu olmaz. Gelin, Türkiye-koalisyon güçleri beraber olalım, DEAŞ denilen terör örgütü beraberce temizleyelim. Siz buna olumlu cevap veremiyorsunuz.
St. Petersburg'da yaptığımız toplantıda bir konu tamamen Suriye üzerineydi. Uzun uzadıya konuşma yaptım. Dedim ki burada konuşacak biri varsa o da benim, bizim 911 kilometre sınırımız var. Herkes durumdan vazife çıkarıyor. Şu anda tehdit altında olan ülke de biziz. Eğer burada siz sürekli olarak kimyasal silahlarda bahsederseniz bu yanlış olur. Bana göre kimyasal silahlarla konvansiyonel silahlar arasında hiçbir fark yok. Neticesi ölüm veya öldürmek olan bütün bu silahlar aynıdır. Kimyasal silah gayri insanidir. Ölüm sayısı belki de 1 milyona yaklaştı. Bu sayı kimyasal silahlarla değil, ağırlıklı konvansiyel silahlarla yapıldı. Gökten yağdırdıkları bombalarla Suriye halkını öldürüyorlar.
Teşekkür ederim ama lafta kalmasın. Eğer bu icraat hakikaten ortaya konulursa, biz de Türkiye olarak, bize ne düşüyorsa, biz bunu yapmaya hazırız. Biz bundan asla çekinmeyiz, kim olursa olsun çekinmeyiz. Biz Amerika başta olmak üzere, tüm koalisyon güçleri bir araya gelelim. Ben Sayın Putin'le de konuştum ama Sayın Putin hala 'bu işin arkasında Esed var mı yok mu?' Bunu hala iki gündür, üç gündür anlamıyorsa bu bizim için de üzücüdür. Bunları süratle bizim aşmamız lazım, kararımızı vermemiz lazım. Dost kimdir, düşman kimdir, bölgedeki virüs kimdir, bunu artık lütfen öğrenelim, ona göre de artık adımımızı atalım.
Ortada iki önemli hedef var Münbiç ve Rakka. Şu ana kadar Cerablus'a girdik, DEAŞ'ı oradan silip attık ama kimse Rai'yi beklemiyordu. Ondan sonra Dabık'a girdik. El Bab halledildi, şimdi Güneydoğu'ya doğru Münbiç'e yönelmeliyiz.
Esed'i biz kenara attık. Niye? O zaman böyle değildi ama şimdi artık bizim indimizde devlet terörünü estiren Esed var ve bu bizim için de 911 kilometrelik sınırda tehdit oluşturuyor.
Güvenlik duvarlarını örmeye başladık. Her geçen gün giriş çıkışlar tamamıyla kontrol altına alınmış olacak. Milli güvenliğimizi en ideal şekilde tesis etmiş olacağız.
Cumhurbaşkanlığı Konutu Tarabya'dadır ve yol güzergahında 'evet' çadırı vardı bir de baktım yanlarında 'hayır' çadırı var. Önce 'evet' çadırına uğradım. 'Hayır' çadırında çağdaş bir Türkiye'de yaşamak için 'hayır' diyoruz dediler. Biz modern bir Türkiye'nin oluşturulması için çok önemli adımlar atıyoruz.
Geldiğimizde hep şunu söyledim ben arkadaşlara. Türkiye'yi 4 temel direk üzerinde yükseltmemiz lazım. Eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Bu 4 temel direk üzerinde yükselen Türkiye'nin, ardından ulaşım, enerji, gıda, tarım, bunlarla da bu işi yaygınlaştırmalıyız. Ve bak bu alanda biz ilk adımı attık. Eğitimde bunu başardık. Sağlıkta yaptığımız dev reformla bunu başardık. SSK, Emekli Sandığı, her bakanlığın kendine ait hastaneleri. Hepsini bunların birleştirdik. Yönetmek başka bir şey.
Bunların hepsi hedef saptırmadır. Seçimin olduğu yerde tek adamlık olur mu? Kaldı ki bu sadece Türkiye'ye ait birşey değil. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin birçoğunda başkanlık sistemi var. Burada Cumhurbaşkanı tek adam değil, yanında yardımcıları, kabinesi var. Yasama organının devreden çıkarılması söz konusu değil.
Meclis yenilenirken cumhurbaşkanlığı da yenileniyor. İkisi aynı anda olacak birşey. Fesih diye birşey yok. Yenileme var. Buna bir nevi erken seçim de denilebilir. Fesih diye bir mekanizma yok, ancak yenileme var.
Sorumluluk meselesinde şu anda ihaneti vataniyyeden Cumhurbaşkanı ancak yargılanabiliyordu. Kişisel suçlarında dahi Cumhurbaşkanı parlamento tarafından Yüce Divan'a gönderilebiliyor. Sayın Kılıçdaroğlu 18 maddeyi okumamış. Şu andaki sistem, vesayete kapı aralıyor. Şu anda aynı ekolün insanları olduğumuz için sıkıntı yaşamıyoruz. Güçlü bir sistem oturtursanız gelen kişi o sisteme uyacaktır.
Partili Cumhurbaşkanlığı ilk defa gündeme gelmiyor. Cumhurbaşkanı gücünü birinci derecede partisinden alacak. Bütün milletvekilleriyle özdeş hale gelerek böyle adım atacak.
Barolar Birliği Başkanı suç işliyor. Metin Feyzioğlu, yeni sistemi CHP dönemi ile karıştırıyor. Kendisi herhalde bir siyasi partinin genel başkanlığına oynuyor. Bazı il baroları bundan rahatsız.
Ben genel bir çağrı yapmışım. Kalkıp tek tek herkesi arayacak halim olabilir mi? Siyasi tarihten de bihaber. Bu çağrıyı cumhurun başı olarak yaptım. Havalimanında kalabalığı görüp neden oradan ayrıldın? Biz 15 Temmuz'da saklanmadık, meydanda kaldık. Kendisi 'kontrollü' koltukta oturduğu için herşeyin böyle olduğunu sanıyor. FETÖ'nün şu anda ortaya koyduğu bazı unsurlarla oraya geldi. Çünkü bu bir kaset genel başkandır. O kasetler olmasaydı bugün Kılıçdaroğlu diye birisi CHP'nin başında olmayacaktı. Belgelerden bahsediyor. Elinde dosya varsa, bunun bir cevabı da var o zaman bunu söyle. 'Kontrollü darbe' olayı bundan önce FETÖ'nün ifadesi. Oradan alıntı yapıp bunu kullanıyorsun. Cevabı da Sayın Yıldırım'dan bekliyor, herşey elindeyse açıkla. Elinde belge var da bunları savcılığa vermiyorsan bu durumda bu adam ülkeye ihanet ediyor. 'Üstü örtülüyor' açıklaması terbiyesizliktir. Şehitlere saygısızlığı çok açık net ortaya koyuyorsun, sonra sahip çıkmak için yapıyorum diyorsun. Kılıçdaroğlu ne dediğini bilmiyor, amacı devam eden süreci manipüle etmek.
Yaptırdığımız anketlere baktığımız zaman 'evet'in ciddi manada tırmandığını görüyoruz. Meydanların diline baktığımız zaman çok çok olumlu görüyorum. Rize-Trabzon'da bunu gördüm. Samsun'da, Diyarbakır'da, Balıkesir'de bunu gördüm. Meydanlar 'tamam' diyor. İstanbul ve İzmir'de Binali Bey ile beraber olacağız.
Yasaların tanıdığı ne ise bütün imkanlar masaya yatırılır. Sayın Başbakan'la değerlendiririz, yol haritası belirleyerek adımları ona göre atarız.