FETÖ terör örgütünün 15 Temmuz gecesi düğmeye bastığı hain plan halkın sokağa çıkmasıyla başarısızlığa ulaştı. İstanbul’un en kritik yerlerinden biri olan Büyükşehir Belediye Binasını kontrol altına alan cuntacı askerlere karşı elinde bayrağıyla direnen Ömer Cankatar vücuduna aldığı tek kurşunla şehadete erdi. Şehit Ömer Cankatar’ın kardeşi Faruk Cankatar ile abisiz geçen bir yılı Yeni Şafak gazetesine anlattı. 22 yıllık hayatı boyunca bir gününün dahi abisinden ayrı geçmediğini kaydeden şehit kardeşi Faruk Cankatar, “Tüm sıkıntılarımı sorunlarımı abimle paylaşırdım. Gün geldi abim bizden ayrılarak şehit oldu. O günden bu yana hayatta bir başıma kalmış gibi hissediyorum. Abisiz geçen bir ılı sizlere anlatamam. Bir yıl bana bir ömür gibi geldi” dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen şehit aileleri acılarını ilk günkü gibi yüreklerinde hissediyor. Şehit kardeşi Faruk Cankatar yaşadığı hüznü şu sözlerle ifade etti;
Abim çocukluğundan itibaren çalışmaya başlamış. Ailemizin masraflarını da o karşılıyordu. Şehit olmadan birkaç ay önce işinden ayrılmıştı. İş aradığı dönemler bazen canı sıkılır oturup dertleşirdik. Abi kardeşten çok arkadaş gibiydik. Tüm dertlerimizi birbirimize anlatır yaşadığımız sıkıntı ve sorunlardan birlikte kalkmak isterdik. Bir gün geliyor abim vatan uğruna kendini kurşunların önüne atıyor. Bir öğreniyorsunuz bundan sonra abiniz yok. Derdinize ortak olacak size güç verecek her zorlukta yanınızda olan birinin artık olmadığını anlıyorsunuz. İşte hayat o zaman başladı benim için.”
15 Temmuz darbe girişimine tiyatro diyenlere cevap veren Cankatar, “Ben abimi ellerimle toprağa göndüm. Bu nasıl bir tiyatro olabilir ki. Kim bir tiyatro için canını ortaya koyar. Sadece abim değil, çocuklar öksüz, eşler ayrı kaldı. İnsanlar hiç düşünmeden uzuvlarından bir parçayı 15 Temmuz gecesi toprakta bıraktılar. Hangi tiyatrocu kendini kurşunların önüne atar? Burda bir tiyatro yoktu, burada vatan, millet ve bayrak mücadelesi vardı. Çanakkale savaşı, kurtuluş savaşları ne ise 15 Temmuz’da yaşadığımız son savaştı.”
“Bazen abimin eşyalarına bakıyorum. Yaptığımız, yaşadığımız güzel anılarımız gözümün önüne geliyor. Duygulanıyorum ancak ağlamak da istemiyorum. Benim abimin yerinde olmak isteyen binlerce vatan evladı var
biliyorum. Abimi vatan uğruna şehit verdik, bunun gururuyla yaşıyorum. Bunun gururu ve mutluluğu bize bir ömür yetecek.”
Şehit aileleriyle birlik içerisinde olduklarını söyleyen Cankatar, “Abisiz bir yıl geçirdim ancak binlerce şehit ailesiyle tanışma fırsatım oldu. Onlar bana abilik yaptı. Ben onlara derdimi anlattım onlar da abimin yaptığı gibi bana kol kanat oldular. İslamiyet için bayrak ve vatan için canlarını hiç düşünmeden feda eden insanlar artık benim yeni ailem oldu. Onlarla hep iç içe ve bir aradayız. Birlikte zaman geçirip acılarımızı birlikte paylaşıyoruz. Bu şekilde her geçen gün acımızı hafifletiyor” dedi.
Ülke genelinde devam eden FETÖ davalarını değerlendiren Cankatar, “Asıl tiyatro duruşma salonlarında yapılıyor. İnsanları acımadan yaylım ateşine tutanlar hakim karşısında tiyatro oynuyor. Ben suçsuzum kandırdılar beni diyorlar. Ellerinde Türk bayrağı olan halka ateş açıyorsunuz sonrada beni kandırdılar diyorsunuz) Bu nasıl oluyor? Hainlerin biran önce cezalandırılmasını ve idam edilmesini istiyoruz. Onların her duruşması her yalanı bizim acımızı bir kat daha arttırıyor. Duruşmaların uzamamasını ve biran önce sonuçlanmasını istiyoruz. Kurmuş oldukları kumpasın ve 15 Temmuz darbe girişiminin cezasını bu hainler artık çekmelidir” şeklinde konuştu.
15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla darbecilerin karşısına çıkan 33 yaşındaki Ömer Cankatar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önüne gittikten sonra yarım saat içinde vuruldu. Tek kurşunla şehadete kavuşan Şehit Cankatar, annesine, “Anne ben de gitsem şehit olsam tek kurşunla” demişti.
O gece yaşananları anlatan Cankatar’ın annesi Atike Yağmur, “Ömer o akşam dışarı çıktı. O çıktıktan 1 saat sonra olaylar başladı. Benim evim de Fatih’te olduğu için Saraçhane’den gelen silah seslerine uyandım. Uçaklar üstümüzden geçiyordu. Sonra ben aradım oğlumu. 12’yi 10 geçiyordu. “Anne ben gidiyorum, Cumhurbaşkanımız çağırdı” dedi. Oğlum gitme gel dedim. O da sen kapat, yat” dedi. Oğlum telefonunu düşürmüş elinden, tam eğilirken vurulmuş. O gece bir kaç dakika içinde şehit oldu. O an herkes sırayla vurulmuş. Hepsini kurşuna dizmişler. Oğlum bekardı, evlenmek çok istiyordu. Çocukları çok seviyordu. Temmuz doğumluydu. Birkaç gün sonra doğum günü vardı. Doğum gününü göremeden gitti. Muhasebeciydi. Mali müşavirlik sınavını kazanmış, stajını başlatmıştı” ifadelerini kullandı.
“Ben sesleri duyuyordum ama bu kadar olduğunu tahmin edemedim. Yoksa ben de alır başımı giderdim” diyen acılı anne, “4 çocuğum var. Ömer 3’üncüydü. Aradan 1 yıl geçti. Çok acılar çektik, çok ağladık. Her dakika rüyalarımızda gördük. En son rüyamda gördüğümde “Anne ben ölmedim yaşıyorum nerden çıkarıyorsunuz” diyor. Onu çok özlüyoruz ama en azından Allah tarafından mükafatlandırıldığını biliyoruz” diye konuştu.
Anne Atike Yağmur, darbecilerin yargılanması sırasında gördükleri manzara karşısında da büyük öfke içerisinde olduklarını söyledi. Yağmur, “Ben darbeci alçakların hemen ölmesini istemiyorum. Sürüne sürüne ölsünler. Onlar da o acıları çeksinler. Baştan idam diyordum ama idam onlar için kurtuluş olacak. Acı içerisinde ölmelerini istiyorum. Nasıl bu milletin evlatlarını katlettiler? Nasıl kıydılar? Allah bütün şehit ailelerimize sabır versin, gazilere şifa versin. Tekrar tekrar denemeye çalışıyorlar. Bu vatana göz koymuş bunlar. Allah onlara fırsat vermeyecek. Bir daha öyle bir şey olursa en önde hepimiz çocuklarımızla birlikte çıkarız
