|

Başbakan Yıldırım: 7 seçim olmuş iktidar olamamışsın

Başbakan Yıldırım, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelik 'Biz Binali Bey için çalışıyoruz' sözlerine ilişkin, "Niye benim için çalışıyorsun kardeşim, çalış da iktidar ol. Benimle ne işin var, herkes kendisi için çalışsın, 7 seçim olmuş hala iktidar olamamışsın. Biraz kendin için çalış, partin için çalış da iktidara gel." dedi.

Yeni Şafak
22:25 - 5/04/2017 Çarşamba
Güncelleme: 23:26 - 5/04/2017 Çarşamba
AA
Başbakan Yıldırım
Başbakan Yıldırım
Başbakan Binali Yıldırım, anayasa değişikliğiyle öngörülen sistemde Meclis seçime giderse cumhurbaşkanının, cumhurbaşkanı karar alırsa meclisin de seçime gittiğini belirterek, "Bu tamamen bizim yönetim geçmişimize, geleneğimize uygun bir denetim, denge kontrol mekanizmasıdır. Bununla neyi sağlayacağız? Diyor ki 'Kardeşim uzlaşın'. Seçtik, 2 ay sonra seçime gidersen bu millet ne der? 'Ne vardı su mu çıktı, istediğiniz her şeyi verdik. Niye seçime götürdün?' Meclis götürdüyse Meclisi, cumhurbaşkanı götürdüyse cumhurbaşkanını cezalandırır. Onun için milletin gücü hepsinin üzerindedir." dedi.

Yıldırım, İzmir Saat Kulesi önünde gerçekleştirilen Habertürk TV - Bloomberg HT ortak canlı yayınında "Türkiye'nin Referandumu-Gençler Başbakana Soruyor" adlı programa katıldı.

"Başbakanlığın olmayacağı bir sistem için bir başbakan olarak neden bu kadar canla başla çalışıyorsunuz?" sorusunu Yıldırım şöyle cevapladı:

"Doğru ve çok güzel bir soru sordunuz. Kılıçdaroğlu da diyor ki 'Biz Binali Bey için çalışıyoruz'. Niye benim için çalışıyorsun kardeşim, çalış da iktidar ol. Benimle ne işin var, herkes kendisi için çalışsın, 7 seçim olmuş hala iktidar olamamışsın. Biraz kendin için çalış, partin için çalış da iktidara gel. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin 65. Hükümeti'nin Başbakanı olarak eğer temsil ettiğim makamdan vazgeçiyorsam bunun bir anlamı var gençler. Türkiye için bir anlamı var. Türkiye'nin geleceği size emanet olacak.Yaşadığımız olaylar, acı tecrübeler en son 15 Temmuz böyle bir değişikliğin şart olduğunu ortaya koydu." dedi.

"Bir direksiyonda iki şoför olmaz"
Türkiye'nin mutlaka ve mutlaka kuvvetli bir iktidara sahip olması gerektiğini söyleyen Yıldırım, geçmişte yaşanan hükümet krizlerinden örnekler verdi.

Siyasi krizlerin ekonomik krizleri beraberinde getirdiğine işaret eden Yıldırım, 2001 ekonomik krizine işaret ederek, "En son rahmetli Ecevit çok aradı, buldu, 'Ne kadar iyi bir adam', Ahmet Necdet Sezer'i 'Dünyada eşi benzeri yok' dedi, getirdi. Bütün parti liderlerini ikna etti. Bir gün anayasa kitabını bir fırlattı Ecevit'in kafasına, Türkiye yerle bir." diye konuştu.

Türkiye'nin o krizde 638 milyar lira kaybettiğini, AK Parti iktidarında bunu ödediklerini ve 2011 yılında zor bitirdiklerini anlatan Yıldırım, bu faizler ödemeseydi bugün kişi başına milli gelirin 11 bin değil 14 bin dolar seviyesinde olacağına dikkat çekti.

Yıldırım, "Sorun sistemde mi ?" sorusuna da "Sorun; iki tane irade var mevcut sistemde, bunun bire inmesi lazım. Bir direksiyonda iki tane şoför olmaz, bir fabrikada iki tane patron olmaz. İşin sahibinin belli olması lazım. Öbür türlü hata olunca, 'Ben yapmadım, senin yüzünden oldu'. Sonunda bedeli millet ödüyor. Bizim memlekette bir laf var, 'Sen ağa ben ağa; bu davarları, koyunları kim sağa?' Bir tane iş yapacak adam lazım. O da milletin seçtiği, karar verdiği, sandıkta seçtiği bir tane irade olacak. Bu başbakan olabilir veya cumhurbaşkanı olur, ikisi birden olmaz. Bugün iyi gidiyor ama biz bugünü düşünmeyelim, geleceği düşünelim." cevabını verdi.

"Yutkunduk yutkunduk aman kriz çıkmasın diye hep alttan aldık"
"14 yıllık iktidarda hangi vesayet odaklarıyla, kimlerle sıkıntı yaşadınız?" sorusunu da Yıldırım, şöyle yanıtladı:

"Biz Ahmet Necdet Sezer ile çok problem yaşadık. Ama biz sorumluluk sahibiyiz, ülke yönetiyoruz, yutkunduk yutkunduk aman kriz çıkmasın diye hep alttan aldık. Ne oldu; yapmamız gereken işlerin üçte birini ancak yapabildik, üçte ikisini engellediler. Çok basit örnek vereyim. Ben bakanım, bir tane genel müdür yardımcısı değiştireceğim, başbakan imzalıyor, cumhurbaşkanına gönderiyor. Cumhurbaşkanı imzalamıyor, geri gönderiyor. Bir tane genel müdür yardımcısı... Benim bakanlığımda yüzlercesi var. O genel müdür yardımcısı kararnamesi cumhurbaşkanından döndükten sonra böyle sırıtarak 'Naber Bakan Bey?' Bu ne demek biliyor musun, 'Benim patronum cumhurbaşkanı, sen değilsin' demek."

"Başta silahlı adamlar var, sıkıysa itiraz et"
Vesayet odaklarının çeşitli şekillerde meydana geldiğini de ifade eden Yıldırım, ilkinin 12 Eylül darbesinden sonra yapılmış mevcut anayasa olduğunu dile getirdi.

Yürürlükteki anayasaya halkın yüzde 92'sinin "Evet" dediğini, kendisinin "Hayır" dediğini söyleyen Yıldırım, "Başta silahlı adamlar var, sıkıysa itiraz et. Şimdi Kılıçdaroğlu diyor ki 'Ben de 'Hayır' verdim'. Tamam güzel, şimdi biz de 'Hayır' verdiğin anayasayı değiştiriyoruz. Şimdi 'Evet' vermesi gerekmez mi gençler? Basit bir mantık hesabı. O gün 'Hayır' verdiğine bugün de hayır veriyorsan, iki tane hayırın evet olması lazım." dedi.

Makamların geçici olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalmasının esas olduğunu belirten Binali Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bu makamlar bize baki değil, biz de geçiciyiz. Başbakanlıksa yaptık, bir günü de bir bin günü de bir. Önemli olan bu görevlerde kaldığınız zaman bu makama ne verdiniz, bu makamdan mı nemalandınız yoksa makamı yücelttiniz mi? Ömrüm boyunca bulunduğum makama itibar kazandırdım, hiç makamın itibarını kullanarak iş yapmadım. Allah'a şükür 14 yılda ülkemize o kadar çok iş yaptık ki..."

Başbakan Yıldırım, Meclisin seçime götürülmesi konusunda bazı hukukçuların eleştirilerinin sorulması üzerine ise 1961 ve 1982 anayasalarında milletin seçmediği sembolik bir cumhurbaşkanından bahsedildiğini, yeni sistemde ise cumhurbaşkanının belki Mecliste en fazla oy alacak partiden daha fazla oy almak zorunda olduğuna işaret etti.

Halkın yetkilendirdiği en güçlü iradenin cumhurbaşkanı hükümeti ve meclis olduğuna dikkat çeken Yıldırım, şöyle konuştu:

"İki tane güç var; birisi yasama denetleme, biri yürütme. İki gücü de millet veriyor. Eğer siz kendi yetki alanlarınızın dışına çıktığı zaman, en kötü halde 5 sene sonra biletini kesiyorsunuz, kim yanlış yaptıysa. Ama o kadar bekleyecek miyiz, beklemeyeceğiz. Bir kontrol mekanizması da yeni anayasa getiriyor. İkisine de seçime gitme yetkisi veriyor. Bu ne demektir, ikisinde de eşit silahlar var. Bu silahını çektiği zaman, teşbihte hata olmaz, silah demeyelim dengeleyici güç var. Birisi gittiği zaman öbürü de gidiyor, diğeri gittiği zaman berikini de götürüyor.

Meclis (seçime) giderse cumhurbaşkanı da gidiyor. Cumhurbaşkanı karar alırsa Meclis de gidiyor. Bunu biz yeni getiriyoruz. Bu tamamen bizim yönetim geçmişimize, geleneğimize uygun bir denetim, denge kontrol mekanizmasıdır. Bununla neyi sağlayacağız ? Diyor ki 'Kardeşim uzlaşın'. Seçtik, 2 ay sonra seçime gidersen bu millet ne der? 'Ne vardı su mu çıktı, istediğiniz her şeyi verdik. Niye seçime götürdün?' Meclis götürdüyse Meclisi, cumhurbaşkanı götürdüyse cumhurbaşkanını cezalandırır. Onun için milletin gücü hepsinin üzerindedir."
Yıldırım, "AK Parti'nin iktidar olduğu dönemde yaptığı icraatları parlamenter sisteminde yaptığını, neden devam edilmediği" sorusu üzerine, çok partili sistemin başladığı 1950'den itibaren tek başına iktidarların olduğu dönemlerde Türkiye'nin kalkınma oranlarının dünya ortalamasının üzerinde bulunduğunu ifade etti.

AK Parti iktidarında Türkiye'nin kalkınma oranının yüzde 5,95 olarak gerçekleştiğini, dünya ortalamasının ise yüzde 2,9 oranında olduğunu kaydeden Yıldırım, "Büyüme iki katını bulmuş. Tamam parlamenter sistemde de var ama Türkiye'ye süreklilik lazım. Bir kazanacak, bir sonraki dönem kazandığını kaybedecek, tekrar kazanacak, tekrar kaybedecek. Mehter gibi bile olmuyor, mehterde iki ileri bir geri gidiyorsun, elde bir kalıyor. Bunda bir ileri, iki geri." dedi.

Başbakan Yıldırım, parlamenter sistemde dönemsel olarak başarı sağlanabileceğini, eğer Türkiye 1992'den bu tarafa tek parti iktidarı ile yönetilseydi, Türkiye'nin 3 kat değil 5 kat büyüyeceğini kaydetti.

"Mevcut sistem darbe sistemi"

Parlamenter sistemde seçimlerde vatandaşların hükümeti seçmediğini, başbakanın kim olacağının bilinmediğini kaydeden Yıldırım, "Parlamenter sistem de bir sistemdir ama bizim sistemimiz parlamenter sisteme de benzemiyor. Bizimki ne parlamenter sistemi ne başkanlık sistemi, bizimki darbe sistemi. Darbe yapanlar anayasayı parlamenter sisteme göre yaptılar ama cumhurbaşkanının yetkilerine gelince, oraya başbakandan fazla yetki koydular."

Yıldırım, mevcut sistemde başbakanlığın sorumluluğunun bulunduğunu, cumhurbaşkanın sorumluluğunun olmadığını, cumhurbaşkanının halkın seçmeye başlamasıyla sistemin fiilen değiştiğini kaydetti.

Mevcut sistemde iki tane patronun olduğunu ifade eden Yıldırım, "Nereye kadar gideceğiz, bugün iyi gidiyor, aynı partideyiz. Cumhurbaşkanımızla 70'li yıllardan beri yol arkadaşıyız ama bu gelecekte böyle olacak anlamına gelmiyor. Çünkü geçmişte yaşanan sorunlar ortada. Bu çift başlılık, iki irade, Türkiye'ye kaybettiriyor, işin özü o. Burada bir iradeyi teke indirmek, milletin yetki verdiğinin ülkeyi yönetmesi. Olay bundan ibaret."

"Yeni sistem uzlaşmayı getiriyor"

Yıldırım, cumhurbaşkanının partisinin meclisin çoğunluğuna sahip olmaması halinde çatışma olup olmayacağı yönündeki soruyu ise şöyle cevapladı:

"Olmaz, onların tedbirleri değişiklikte var. Halkın tercihi neyse o. Belediyelerde de oluyor. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li ama meclisi AK Parti üyeleri daha fazla. Sıkıntı yaşıyor ama uzlaşmak zorunda. Sıkıntı yaşıyor ama neden bırakmıyor. Bu sistem uzlaşmayı getiriyor."

Yapılacak değişiklikle vatandaşların hem milletvekillerini hem de cumhurbaşkanını seçeceğini, halkın milletvekillerine yani meclise ve cumhurbaşkanına iki yetki vereceğini belirten Yıldırım, "Yeni sistem görev alanlarını net olarak tanımlıyor, başka bir deyişle kuvvetler ayrılığını keskin çizgilerle belirliyor. Mevcut sistemde o yok. Mevcut sistemde hükümet meclisten çıkıyor, meclisten çıkan hükümet meclisin tepesine çöküyor, istediğini yaptırıyor, bir anlamda meclis, hükümetin emrinde çünkü meclis çoğunluğuna hakim olmadan hükümet kurulamıyor." ifadelerini kullandı.

"Cumhurbaşkanı meclisle uzlaşacak"

Yeni sistemde meclis ile cumhurbaşkanının anlaşmama şansının olmadığını vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Diyor ki cumhurbaşkanı, 'bana yetki verdin', ne yapacağı belli, onu yapacak kanuni araçları da var elinde. Ne zaman bir anlaşmazlık olur, bir kanun çıkarırlar, derler ki 'filanca işi iptal ediyorum.' Bu kanuna karşı cumhurbaşkanının bunu Anayasa Mahkemesine götürme yetkisi var. Anayasa Mahkemesi, anayasal güvenceye bakıyor. İptal ediyor veya tamam diyor. Bu da yetmez başka bir araç daha var elinde. Cumhurbaşkanı onu da kullanabilir, diyebilirki 'seçime gidiyorum.' Yalnız o çok önemli bir karar, seçime gitme kararı verdiği an meclis de otomatik olarak seçime gidiyor. Seçimler aynı gün yapılıyor. Belediye seçimleri gibi. Kendisini seçime götürecek bir karara karşı meclis ne yapacak? Anlaşacak, uzlaşacak yani bu sistem uzlaşmayı getiriyor. Aynı hakkı meclise de getiriyor."

"ABD'yi kopyalamak zorunda değiliz"

Yıldırım, "Başkanlık sistemi denilince akla Amerika'daki uygulamalar, başkanın yetkileri geliyor. Başkanın karar verme ve kararnameleri alma yetkisi nasıl sınırlandırılabilir? Hangi noktalarda karar verebilecek cumhurbaşkanı? Başkanlık sistemi gündeme geldiğinden beri özellikle CHP'nin 'başkan gelecek, tek kişi ülkeyi yönetecek" vb söylemleri var. Mesela Trump geldi, belirli kararlar aldı ama kongre bu kararları uygulamadı, bazılarını geri çevirdi." şeklindeki soruyu, "Biz Amerika değiliz, Amerika da Türkiye değil. Her ülkenin kendine özgü yönetim geleneği, stili var. Amerika'nın daha 228 yıllık tarihi var. Bizim tarihimiz binlerce yıl geriye gidiyor. Dolayısıyla biz Amerika'yı kopyalamak zorunda değiliz. Ben sizin dediğinizi anladım, yani başkana çok mu yetki veriliyor, her istediğini yapacak, önüne kimse geçemeyecek, astığı astık, kestiği kestik.. Böyle bir şey yok. Okumuyorlar okumadıkları için de millete anlatmıyorlar." şeklinde cevapladı.

"Kanun yapma yetkisi meclisin"

Başbakan Yıldırım, "Kararnamelerde bir sınırlama var mı?" sorusunu "Var" diyerek yanıtladı.

Cumhurbaşkanın görevinin ülkeyi yönetmek, meclisin görevinin de yasa çıkarmak olduğunu anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Mesela gençlerle ilgili bir yasa çıkaracak. Bu yasayı meclisin çıkarma yetkisi var, cumhurbaşkanın bununla ilgili bir yetkisi yok. Kanun yapma yetkisi meclisin, çıkan kanuna göre işlevi yerine getirmesi cumhurbaşkanını işi. Cumhurbaşkanı bu işlerini nasıl yapacak? Cumhurbaşkanı kararnamesi ile yapacak. Tıpkı şimdi sistemde olduğu gibi bakanlar, başbakan, bakanlar kurulu, bakanlar kurulu kararı var. Yönetmelik, tüzük, başbakanlık genelgesi var. Bunların mecliste bir işi yok. İhtiyaca göre, Türkiye'nin bir bölgesinde salgın hastalık var, hemen bir karar alacaksın, oraya müdahale edeceksin. Bu senin işin. Meclisin işi değil. Efendim 'özgürlükleri genişletmek istiyoruz', 'karar verdim özgürlükleri genişletiyorum', veya 'özgürlükleri kısıtlıyorum'. Bu cumhurbaşkanının yapacağı iş değil, meclis yapacak. Anayasada kanunla yapılması öngörülen konular, asla cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yetkilerine dahil değildir, bir. İki, bir konuda kanun çıkmışsa, aynı konuda cumhurbaşkanı kararname çıkarmışsa, geçerli olan kanunun üstünlüğü vardır, kararname geçersizdir. Buna rağmen inat etti cumhurbaşkanı, kararnameyi uyguladı, kanunu gözardı etti. O zaman yargıya gidiyor. Anayasa Mahkemesine gidiyor, Anayasa Mahkemesi doğrusu neyse onu söylüyor. Hukuki denetim var."

Başbakan Yıldırım, kanunların kararnamelerden daha üstün olduğunu dile getirerek, aykırılıkta kanunların geçerli olduğunu vurguladı.

Yıldırım, "Hiçbir şekilde temel hak ve hürriyetlerle ilgili, siyasi haklarla ilgili cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz. Olağanüstü çıkarıyor. Ama hemen meclise gönderecek. Anayasa Mahkemesi denetimine de açık. Şu anda değildi. Yeni sistemde açık. Hemen meclise gönderiyor, meclis hemen görüşüyor, kabul ederse geçerli, etmezse bitti, olağanüstü hal kalktı. Kabul ettiği halde olağanüstü hale göre olağanüstü hal kararnamesi çıkarır cumhurbaşkanı. Bunları meclise gönderir. Meclis bunları 3 ayda onaylarsa geçerli, onaylamazsa ortadan kalkıyor. Yeni sistemde onaylasa da onaylamasa da geçerli. Boşluk var, onu da kaldırıyoruz. Her şey kıskıvrak bağlanmış." diye konuştu.

Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhurbaşkanı bakanları atar, tayin eder. Şu kadar bakanlık kurdum, adları da bunlar. Buralara da şunları atadım. Cumhurbaşkanı yardımcısını atar. Büyükelçileri, üst düzey devlet yöneticilerini atar. Kim bunlar, müsteşar var, genel müdür var, büyükelçileri atar, valileri, kaymakamları atar. Yaptığı budur. İş yapacağı ekibini, beraber çalışacağı ekibini tayin eder. Bunu yapmasın mı bir cumhurbaşkanı? Bakan, işte bir önceki dönemden 35 tane bakanlık var, indirir 20'ye veya 14'e, ihtiyaca göre. Adlarını değiştirir. Türkiye'nin ihtiyacı değişmiştir, bilişim teknoloji bakanlığına veya sanal gerçeklik diye bir bakanlığa ihtiyaç vardır, onu kurar. Toplumun ihtiyacına göre, teknolojik gelişmelere göre, görevini vatandaşa hizmetini daha iyi yapabilmesi için lazım gelen işleri yapar. Şimdi bunlar diyor ki 'efendim bir kararname ile anayasayı rafa kaldırır. Ya izan, ölçü yok bunlarda. Efendim bir kararnameyle eyaletlere... Bir kararnameyle kahveleri kapatır, muhtarlıkları lağveder, minibüs hatlarını iptal eder. Bunları söylüyorlar bugünlerde. Bir kararname ile milletin elindeki tapuları toplarlar, yerine gayrimenkul gelir sertifikası dağıtırlar. Öyle abuk sabuk şeyler."
Halk oylamasında kararsızların olmadığını, kararını paylaşan ve paylaşmayanların bulunduğunu aktaran Yıldırım, "59 milyon teorik olarak oy kullanacak yurt içi, yurt dışı vatandaş var. Ben kimin nereye oy vereceğinin peşinde değilim, değişikliği doğru biçimde anlatmak zorundayım. Rakam açıklamak oy vereceklere haksızlık olur. Bildiğim şeyler var ama o bir dayatmadır, yönlendirmedir, bu vatandaşa hadsizliktir. Vatandaş rahatça istediği oyu versin." ifadelerini kullandı.

Halk oylamasında partilerin seçime gitmediğini, bundan sonraki dönemde Türkiye'nin nasıl bir yönetim sistemiyle devam edeceğinin oylanacağını belirten Yıldırım, bunun cevabının ise 16 Nisan'da alınacağını söyledi.
"80 milyon biriz, beraberiz, kardeşiz"

Halk oylamasının ardından "evet ve hayır" diyenlerin aynı platformda bir araya gelebilir mi? Kucaklayabilir misiniz?" sorusu üzerine Başbakan Yıldırım şunları kaydetti:

"Herkesin başımızın gözümüzün üstünde yeri var, başımızın tacıdır. Vatandaşımızın vereceği oy o gün bitmiştir, ondan sonra o defter kapanmıştır. 80 milyon biriz, beraberiz, kardeşiz. Biz ancak bu şekilde yolumuza devam edersek alçak bölücü örgütler FETÖ ile DEAŞ ile mücadele edebiliriz. İçerideki, dışarıdaki düşmanlarımızdan ancak baş edebiliriz. Farklılıklarımız bizi ayrıştıran değil bizi birleştiren özelliklerimizdir. Tabiki farklı olacağız, bakın burada oturuyorsunuz hiç birbirimize benzemiyoruz, kimimiz esmer, kimimiz sarışın ama bir şeyimiz aynı gözlerimizden akan yaş hep aynı onun için birbirimizi yormayacağız."

"Sen kimi düşman görüyorsun kardeşim"

CHP Milletvekili Hüsnü Bozkurt ve Deniz Baykal'ın "İzmir'de düşmanı denize dökmüş kadar sevineceğiz" sözlerini anımsatması üzerine Yıldırım, "Bu ne nefret, İzmir'de biz denizde kimi döktük? Burada 'evet' verenler bu ülkeyi işgal edenlerden daha mı kötü? Bir tane de milletvekili ismi lazım değil, 'Yunan'ı nasıl Samsun'dan çıktık, Anadolu'yu dolanıp denize döktüysek 'evet' çıkanları da denize dökeceğiz.' Densizlik... Lafın nereye gittiğinden haberi yok adamın. Bu adama sormak lazım, İzmir Marşı'nı sen biliyor musun? İzmir Marşı'nı okudun mu? Okusa bilse eminim ki bunları söylemez. Sen kimi düşman görüyorsun kardeşim. Bu ülkenin vatandaşı 'evet' de verir 'hayır' da verir sandığa da gitmez. Sandığa gitmek bir vatandaşlık borcudur, bizim tavsiyemiz herkes gitsin 'bende geleceğimiz hakkında sorumluluk aldım' desin, biz bunu söylüyoruz." ifadelerini kullandı.

Konuşmasının devamında İzmir Marşı'ndan bir bölüm okuyan Yıldırım,16 Nisan halk oylamasının Türkiye için önemli bir gün olduğunu aktardı.

Hazırladıkları yeni sistemin, vesayet sistemlerini, darbeleri ortadan kaldıracağına inandıklarını belirten Yıldırım, vatandaşlara güvendiklerini sandıktan 'evet' çıkacağına da inandığını kaydetti.
#Başbakan
#Binali Yıldırım
7 yıl önce