Gazetelerin Ankara temsilcileri ile biraraya gelen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Anayasa çalışmasına birden fazla pencereden bakılması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, yapılması planlanan Anayasa değişikliğinin dayatma kültürünün eseri olduğunu, amacının demokrasi olmadığını savundu. Yeni sistemde, toplumsal uzlaşmanın olmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, “Anayasa değişikliği elbette gerekiyordu. Ama sadece Anayasa değişince demokratikleşmiyoruz. Türkiye'ye sağlıklı işleyen demokrasiyi getirelim. Üçüncü sınıf Anayasa garabetinden kurtulalım. Bu yapılmadı” dedi.
CHP lideri, “Şimdi iki partinin mutfağında hazırlandı. Parlamentoda görüşülüyor, ülkeye demokrasiyi getirmeyecek, daha karanlık bir tablo içine çekilecek. Oysa anayasa benim de Anayasam olmalı, Hakkari'deki, Edirne'deki vatandaşın da Anayasası olmalı. Toplumun büyük kesimi bu Anayasa değişikliğine karşı. Dayatma ile anayasa mı olur?” diye konuştu.
Referanduma eşit koşullarda girilmediğini öne süren Kılıçdaroğlu, “Anayasanın Meclis'ten çıkacağını düşünmüyorum. Bu Meclis 'Gazi Meclis'im diyorsa, ulusal Kurtuluş Savaşını yönettim diyorsa, Mustafa Kemal'e bile fesih etme hakkı vermemişsem diyorsa bu Meclis kendi saygınlığını korumak istiyorsa milleti temsil ediyorum diyorsa bunu vermez. Parlamento itibarını korumak zorundadır” dedi.
Anayasa Genel Kurul'a indiğinde Deniz Baykal'ın konuşacağını hatırlatan Kılıçdaroğlu, oylamanın gizli olacağını CHP'den kimsenin “evet” demeyeceğini söyledi. MHP'nin Anayasa konusundaki tavrını anlamadığını belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Fiili durumu uyduralım. Kişi niye Anayasaya uymuyor da Anayasa kişiye uyuyor. Bu hukuka inanmamak demektir. Dolayısıyla Bahçeli'nin hangi gerekçe ile bu karara vardığını ben şahsen bilmiyorum. Neye dayanarak desteklediğini anlamış değil.”
FETÖ soruşturmasının siyasi ayağının ortaya çıkmadığını savunan Kılıçdaroğlu, partisinden 3 kişinin araştırılması için isimlerini Başbakan Binali Yıldırım'a verdiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, “Devletin içine bunları kim yerleştirdi. Başbakan beni ziyarete geldiğinde 3 isim verdim. Başbakan 'Daha dikkatli bakacağız' dedi. Şu ana kadar bana dönen olmadı. 2'si parti meclisi üyesiydi. Ben nereden bileceğim FETÖ'cü olduğunu. Alnında mı yazıyor. Devletin istihbaratı var. Mahkeme kararı olmadan ben bir insanı nasıl suçlayacağım. Mahkeme sonucunda FETÖ'cü oldukları tespit edilirse zaten kendileri görevlerinden istifa ederek ayrılırlar. Bizim iklimimiz FETÖ'nün yeşereceği bir iklim değildir. Başka iklimde yeşerdiler büyüdüler, yeşertenlerin hesap vermesi lazım. Siyasi ayağının ortaya çıkması lazım. O kişiler bizde milletvekili adayıydı kazanamadılar, kazanabilirlerdi” dedi.
Suriye konusunda izlenen dış politikayı da eleştiren Kılıçdaroğlu, Fırat Kalkanı Harekatı'na ilişkin, “Biz Türkiye'nin güvenli bölge oluşturmasını elbette arzu ederiz. Ama bütün bunlar yapılırken Ortadoğu'daki dengelerin dikkate alınması gerektiğini de defalarca hatırlattık. Oraya IŞİD'i vurmak için gidiyoruz. Aslında amacımız IŞİD'i vurmak mı. Orada PKK'nın bir hat oluşturmasını engellemek için gittik. Sizin ta aşağılarda ne işiniz var. Rakka'ya gidecekmişiz. Bir dönem Gazze'ye de gidecektik. Rusya, İran, Amerika sizi yalnız bıraktı. Biz neden oradayız” ifadelerini kullandı. Türkiye'nin Ortadoğu bataklığından çıkma süresinin en erken 9-10 yıl olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Rusya'ya gittik anlaşma imzaladık. Benim askerim orada senin askerin nerede? Niye hava desteği vermiyorsun? Amerika ya da Koalisyon güçleri neden Türkiye'yi yalnız bırakıyor?. Hem gidip bu anlaşmayı imzalıyoruz hem de
yalnız kalıyoruz.”
