|

Ali Erbaş: Akli dengesi herhalde bozulmuş

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, A9 kanalında yaptığı programla tartışılan Adnan Oktar hakkında, "İnşallahlar, maşallahlar havada uçuşuyor, dini bir takım referanslar ve orada dansöz oynatıyorsun böyle bir şey olabilir mi? Tamamen akli dengesi herhalde bozulmuş. O televizyonu kapatma yetkisi Diyanet İşleri Başkanlığında değil ki, yetki kimdeyse onun kapatması lazım" dedi.

Yeni Şafak
21:44 - 31/01/2018 Çarşamba
Güncelleme: 08:05 - 1/02/2018 Perşembe
IHA
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Ölçümüz Kur’an ve sünnettir. Kur’an’ı sünnetten, sünneti Kur’an’dan ayırmak amaçlı bir takım çalışmalar var, bunları tasvip etmiyoruz. Bununla ilgili hem imamlarımızı hem milletimizi bilgilendirme noktasında bütün vasıtaları kullanıyoruz. Kullandığımız en önemli vasıtalardan birisi de hutbelerdir" dedi.


Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, gazete, televizyon ve ajansların Ankara temsilcileriyle kahvaltıda bir araya gelerek, çalışmaları hakkında bilgi verdi. Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu ile ilgili bilgi veren Erbaş, bunun 9 üyesi olduğunu ve her Kur’an-ı Kerim’in bu kurul tarafından okunup herhangi bir nokta, harf hatası olmadığı kanaati hasıl olduktan sonra mühürlenip ondan sonra basıldığını anlattı. Erbaş, “Şimdi inşallah Kur’an meallerinin de kurul tarafından okunarak herhangi bir hata, yanlış bir tercüme var mı yok mu diye bununla ilgili bir tashih yapıldıktan sonra, düzeltme yapıldıktan sonra kurulun onayına sunarak vatandaşlarımıza ulaşmasını sağlayacak bir çalışma içerisindeyiz. Bütün mealler kurulun onayından geçsin istiyoruz. Yoksa farklı farklı insanların elinden çıkan mealler var. Yanlış tercümeler olabilir. Onu da daha sağlıklı bir duruma kavuşturmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Başkanlığın en faal genel müdürlüğü olduğunu kaydeden Erbaş, bunun altında 5 daire başkanlığı olduğunu aktardı. Erbaş, Göç ve Manevi Destek Hizmetleri Daire Başkanlığının ise yeni kurulduğunu bildirdi.

100 bin civarında imam ve müezzin olduğunu, 20 bin kadrolu Kur’an kursu öğretmeni, 20 bin de geçici Kur’an kursu öğreticisinin olduğunu kaydeden Erbaş, “3 bin kadar vaizimiz var, bin müftümüz var. 919 ilçe, 81 il müftüsü ama bir de 250 kadar il müftü yardımcısı var. Bin 250 civarında müftümüzle bu görevleri yürütmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Milletimizin içine fitne sokmaya çalışan başka şahıslar, gruplar olabilir mi acaba diye bunun üzerinde çalışmalar yapıyoruz şu anda”
Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Erbaş, terörle mücadele konusunda Diyanetin zaman zaman tenkit edildiği dönemlerin olduğu hatırlatılarak, FETÖ ile mücadeleyle ilgili nasıl bir yol izleneceği sorusu üzerine, “Biz önce dini görünümlü fakat sonradan terör örgütü olduğu anlaşılan gruplarla mücadeleyle başladık. Bunlar içerisinde DEAŞ, daha sonra Paralel Devlet Yapılanması ismiyle başladı, sonra FETÖ diye isimlendirildi. Onlarla ilgili Din İşleri Yüksek Kurulumuz çok ciddi çalışmalar yaptı. Bu çalışmalar kitap haline getirildi. FETÖ ile ilgili iki tane kitap çıkardık. 600 kadar CD, kaset ve ne kadar kitabı makalesi yayınlanmışsa örgüt liderinin, elebaşısının onlar tek tek dinlendi, satır satır okundu ve hepsinden bir rapor ortaya çıkarıldı. Bu örgütün sağlıklı, sahih dini bir anlayışa sahip olmadığı kararı raporlaştırıldı. Din görevlilerimizle ilgili yapmış olduğumuz hizmet içi eğitimlerde bütün programlarımızda dini görünümlü örgütler başlığı altında bir derdimiz mutlaka olmuştur. Bundan sonra da bu çalışmalar devam edecek. Şuanda Din İşleri Yüksek Kurulumuz dini görünümlü terör örgütlerinin raporları üzerinde yeni çalışmalar yapıyorlar. Bir takım şahıslar, sahih din anlayışını aşan farklı görüşleri olan ve milletimizin içine fitne sokmaya çalışan başka şahıslar, gruplar olabilir mi acaba diye bunun üzerinde çalışmalar yapıyoruz şu anda. Çünkü tedbir almamız gerekiyor. Nasıl FETÖ konusunda biraz geç kaldık, onu itiraf edelim. Ama şimdi geç kalmamak için çok gayretli çalışmalarımız var” açıklamasında bulundu.

“Başvurular var fakat şuana kadar 7 nikah kıyılmış”
Müftülerin nikah kıyma yetkisiyle ilgili çalışmaların ne aşamada olduğu ve taleplerin nasıl olduğu sorusuna Erbaş, “Bundan iki ay kadar önce devletin ilgili kurumları nikah konusuyla ilgili çalışmalarını tamamladılar. Bize düşen yanıyla ilgili bizde çalışmalarımızı tamamladık, genelgemizi hazırladık. Aslında çalışmalar başladı. İhtiyaç olan yerlerde müftülerimiz nikah kıymaya başladı. İlk kıyılan nikahta bende vardım. Hangi ilimizde, hangi ilçede ne kadar nikah kıyıldı takibini yapamadık ama biz de bu nikah esnasında müftülerimiz hangi ilkelere riayet etmeli, bununla ilgili iyi bir çalışma yapıldı. Bu çalışmayı da bütün il, ilçelerimize ulaştırıyoruz. Eğitim de yaptık 5 günlük, nikah kıyma konusunda illerdeki nüfus müdürlükleriyle birlikte seminer programları oldu. Şu anda bu konuda herhangi bir eksiğimiz kalmadı” dedi.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı ise, müftülerin kıydığı nikahlarla ilgili şunları kaydetti:

“Başvurular var fakat şuana kadar 7 nikah kıyılmış. Henüz az sayıda. Çünkü biz böyle bir görevlendirmenin arkasından müftülerimize dikkat etmeleri gereken hususlara dair hukuk müşavirliğimiz tarafından hazırlanan bir genelge göndereceğiz. O genelgeden sonra ona uyarak nikah kıymaları gerekeceği için beklemedeler.”
Kurul tarafından şu anda incelemeye alınan kaç Kur’an meali olduğunun sorulması üzerine Erbaş, “Meallerin sayısı şu anda 19-20 kadar meal var. Ama bunların özellikle yabancı dilden tercümelerini de dikkate alacağız. Hem tercüme noktasında hem de aslına uygun olup olmama noktasında mutlaka buna dikkat edilmeli. Bu konudaki çalışmalarımız devam edecek” şeklinde konuştu.

"Şu anda Türkiye’de tespit edilen meal sayısı 350"

Türkiye’deki mevcut meal sayısına ilişkin Erbaş, 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre şu anda Türkiye’de tespit edilen meal sayısının 350 olduğunu bildirdi. Dini yapılanmalarla ilgili soru üzerine Erbaş, yaklaşık 3 aydır hız verdikleri çalışmalardan birisinin bu olduğunu belirterek, “Onlarca, yüzlerce ne kitaba, ne sünnete uygun olmayan anlayışlar var bizim tespitlerimizde. Komisyonlarımız çalışıyor. Bunlar üzerinden gidiyoruz zaten. Sağlıklı, İslam’a uygun mu değil mi bunlar çalışılıyor” ifadelerini kullandı.

"Ölçümüz Kur’an ve sünnettir"

FETÖ’nün farklı metotları olduğunu anlatan Erbaş, “Biz bu konuda çok hassas, titiz davranıyoruz. Sivil toplum kuruluşlarının her zaman milletimize, devletimize faydalı işler yapanların olduğunu biliyoruz. Ölçümüz Kur’an ve sünnettir. Kur’an’ı sünnetten, sünneti Kur’an’dan ayırmak amaçlı bir takım çalışmalar var, bunları tasvip etmiyoruz. Bununla ilgili hem imamlarımızı hem milletimizi bilgilendirme noktasında bütün vasıtaları kullanıyoruz. Kullandığımız en önemli vasıtalardan birisi de hutbelerdir. Önümüzdeki cuma gününün hutbesi Kur’an ve sünnettir. Her zaman faydalıyı faydasızdan ayırma noktasında çok hassas davranıyoruz. Biliyoruz ki pek çok kardeşimiz dini mübini İslam’ı Kur’an ve sünnet çizgisinden sapmadan anlatıyor. Biz onlara destek oluruz. Yeter ki o çizgiden sapmasın. Derdimiz o çizginin dışında olanları tespit etmek ve rehabilite edebileceğimiz varsa rehabilite etmek, bizi aşan devletin ilgili kurumlarını ilgilendirenler varsa onu da devletle işbirliği yaparız” diye konuştu.

Hadisi şerifler üzerinden bir tartışma yapıldığının hatırlatılması üzerine Erbaş, “Hadislerin sahihliği konusu Diyanet İşleri Başkanlığı öteden beri hem yayınladığı hadis kitaplarını hem de tavsiye ettiği hadis kitaplarında bu noktaya dikkat etmiştir. Sahih hadislerin dışında herhangi bir hadis kitabı basmamıştır” dedi.

Erbaş, bir soru üzerine Diyanet İşleri Başkanlığın her biriminin kendi alanlarıyla ilgili konularda devletin çeşitli kurumlarıyla protokoller yaptığını anlattı. Bu kapsamda cami mimarisi standartları konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile 5. çalıştayı yaptıklarını ifade eden Erbaş, “Cami mimarisi standartları konusunda en kısa zamanda çalışmalarımızın sonucunu göreceğiz. Gazi Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi yapmış olduğumuz çalıştaylarla ilgili bir rapor hazırlıyor. Nisan ayına kadar süre verdik” dedi.

FETÖ konusunda din adamlarının yanılmasının kabul edilemez olduğu eleştirisi üzerine Erbaş, “Hizmet dediler, inançlı gençlik yetiştirme noktasında yapmış oldukları gözle görülür çalışmalar herhalde bunlar onu kapattı. Böyle bir karartma politikalarıyla bizim bile gözümüzün görmememize sebep oldu. Çok yoğun bir çalışma içinde olmaları ve milleti bu şekilde adeta çizgiye sokmuş olmaları. Dindar insanların gittiği okullar değildi onların okulları, dine biraz uzak olan insanlar bile çocuğum terbiyeli yetişsin diye onların okullarına çocuklarını veriyorlardı. Bu anlayışın arka planında yaptıklarını hepimiz görememişiz” dedi.

“O televizyonu kapatma yetkisi Diyanet İşleri Başkanlığında değil ki, yetki kimdeyse onun kapatması lazım"

FETÖ’nün dışında kendisine cemaat, hoca diyen grupların olduğu kaydedilerek, “İnşallah maşallahı çok kullanıp bir yandan önüne Kur’an-ı Kerim’i koyup, bir yandan da önünde dansöz oynatanlar var. Kur’an-ı Kerim’i önüne alıp dansöz oynatanlara karşı ne yapacaksınız?” sorusu üzerine Erbaş, “Bizim de gördüğümüz zaman tüylerimizi diken diken eden, zaten bakmakta doğru değil öyle bir kanala. Bu kişi vaktiyle Yahudilik, Masonluk kitabını hazırlayan bir grubun başındaydı o kişi. Şimdi kendisi Mason olduğunu söylüyor. Tamamen akli dengesi herhalde bozulmuş. O konuda ceza aldı. Yahudilere ve Masonlara hakaretten ceza aldı. Şimdi öyle. Cezaevinde yatış sebeplerinden birisi de Atatürk’e hakarettir. 90’lı ya da 80’li yıllarda ben çok iyi biliyorum Atatürk’e hakaretten cezaevinde kaldı ama şimdi en büyük Atatürkçü olarak kendisini söylüyor. Dengesi bozulmuş bir insan. Biz bunun doğru olmadığını söylüyoruz. Ama o televizyonu kapatma yetkisi Diyanet İşleri Başkanlığında değil ki, yetki kimdeyse onun kapatması lazım. İnşallahlar, maşallahlar havada uçuşuyor, dini bir takım referanslar ve orada dansöz oynatıyorsun böyle bir şey olabilir mi?” değerlendirmesinde bulundu.


#Diyanet İşleri
#Ali Erbaş
7 yıl önce