2018 daha iyi olacak

Yeni Şafak
İbrahim Karagül
04:0029/12/2017, Cuma
G: 29/12/2017, Cuma
Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP ile ittifak konusunda, “Şu anda gerek MHP’nin gerekse bizim, özellikle ülkemizin milli ve yerli duruşunda bir ittifakımız var. Ülkemizin aydınlık geleceği için ortak söylem geliştirmiş durumdayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP ile ittifak konusunda, “Şu anda gerek MHP’nin gerekse bizim, özellikle ülkemizin milli ve yerli duruşunda bir ittifakımız var. Ülkemizin aydınlık geleceği için ortak söylem geliştirmiş durumdayız” dedi.

Türkiye’nin 2017 yılını yüzde 7’nin üzerinde büyümeyle tamamlayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu vesile ile 2018’e güçlü gireceğiz. Yatırımların önünü açacağız. Faizi tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Kamuda tasarrufa devam edeceğiz. İnanıyorum, 2018 yılı çok daha başarılı bir yıl olacak” dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, üç ülkeyi kapsayan Afrika ziyaretinin son durağı Tunus’tan Türkiye’ye dönüş yolunda beraberindeki basın mensuplarına siyasi gelişmeler, ekonomi, Kudüs gibi konularda önemli açıklamlarda bulundu.

* ABD’de devam etmekte olan ve sona geldiği söylenen Hakan Atilla davasının başından beri seyrine baktığınızda, olası sonuçlarını değerlendirdiğinizde nasıl bir görüntü ortaya çıkıyor?

Sözünü ettiğiniz davada gelinen nokta itibarıyla, Hakan Atilla’nın bir suçu olmadığının bunlar tarafından da görüldüğünü düşünüyorum. Jürinin bunu görmüş vaziyette olduğunu zannediyorum. Fakat buna rağmen jüri, adeta belirsizlik içinde olduğu için karar verme konusunda da zorlanıyor, kararını veremiyor gibi görünüyor. 3 Ocak’ta tekrar toplanacaklar. Bizim beklentimiz adaletin yerini bulmasıdır. Şu anda Halk Bankası, genel müdür yardımcılarının oradaki durumunu yakından takip ediyor; avukatlar işi yakından takip ediyorlar. Zannediyorum ki Hakan Atilla ile ilgili süreç, bankamızın beklediği istikamette tecelli edecektir. Bizim de beklentimiz o yöndedir. Tabii ki Hakan Atilla’nın ABD’ye 7. girişinde tutuklanmış olması düşündürücüdür. Daha önce ABD’ye 6 kez giriş çıkış yapmış. Bunlarda bir şey olmayıp, yedincisinde tutuklanması tabii ki düşündürücü. Temennimiz, Hakan Atilla’nın bir suçu olmadığının oradaki mahkeme tarafından da anlaşılmasıdır.

2018 ÇOK DAHA İYİ BİR YIL OLACAK
* Son çeyrekte ekonomide canlılık ve büyüme oranlarına bakılınca memnuniyet verici bir trend olduğu görüldü. Bunun gelecek yıla taşınabilmesi için tahminlerinizi alabilir miyiz? Ne gibi adımlar atılacak?

Biz 2017 yılını yıl boyu itibarıyla öyle zannediyorum ki inşallah 7’nin üzerinde bir büyüme ile tamamlayacağız. Bu vesile ile 2018’e güçlü bir giriş yapmış olacağız. Şu anda açıklamış olduğumuz 2018’e yönelik yol haritalarında daha hassas bir süreci ele alacağız. Yatırımlar ve kaynakların çeşitlendirilmesi konusunda özellikle BBP ve bot sistemleri ile yapılacak yatırımlar var ise bunların önünü açığız. Olmaz ise olmaz diyebileceğim yatırımlar var ise bunları milli bütçeden halletme yoluna gideceğiz. Bir diğer konu faiz politikasını hükümetimizle oturup konuşup tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Faiz politikamızı bu anlayışla sürdürmek bizim ekonomi konusundaki geleceğimizi olumlu etkilemez. Özel sektörün yatırım yapmasını istiyorsak, özel sektörün yatırım faizinde kredi faizinde onları yokuşa sürmeyecek adımlar atmamız lazım. Politikaları gözden geçireceğiz. Başbakan’ın ve bizim Türkiye’ye dönüşümüzle birlikte dar çerçevede ilgili birimlerle konuyu oturup konuşacağız. Ekonomide faiz başlığı büyük önem taşıyor. Değerlendirmesini yapacağız. Kamu harcamalarında tasarruf noktasında çok ciddi tasarruflar var, buna aynı şekilde devam edeceğiz. İnanıyorum 2018 yılı çok daha başarılı bir yıl olacak.

S-400 KREDİSİ CUMA GÜNÜ İMZALANACAK

Sağlıkta eğitimde yapılacak olan harcamaları bir kenara koymamız asla mümkün değil. Bunun yanında enerji ile ilgili çok ciddi yatırımlar geliyor. Bu yatırımlarda milli bütçeye hemen hemen yük yok gibi. Özel sektör enerjide ciddi yatırımlar üstlenmeye hazırlanıyor. HES’lerde, güneş enerjisinde bunu görüyoruz. Nükleeri söylemiyorum. Şu anda Rusya ile işi gayet iyi bir noktaya getirdik. Savunma sanayinde S-400’lerle ilgili adımı attık. Kredi anlaşması ile ilgili olarak bu cuma Ankara’ya gelecekler ve kredi ile ilgili imzalar atılacak. İlk defa şöyle bir adım atılacak. Biz krediyi dolar üzerinden borçlanmayacağız, ruble üzerinden borçlanacağız. Hazinenin borçlanmasından daha ucuza bir borçlanma olacak. Bu dolar bazında yüzde 3’e tekabül ediyor. Bize çok ciddi imkanlar sağlayan bir adım olacak. Temenni ederim ki diğer ülkelerle de yerli ve milli paralarla borçlanmalar yapılsın.

* Afrin’e müdahale etme ihtimalimizden bahsediliyordu. Son günlerde Rusya’nın bu bölgeden PYD ve YPG’yi çıkaracağı ve burayı Şam rejimine devredeceği gibi iddialar dolaşıyor...

Rusya Afrin’den daha önce çekileceğini söyledi. YPG ve PYD ile ilgili olarak bizim orada bir terör koridoruna müsade etmemiz mümkün değil. Eğer biz Afrin’i bunlara bırakacak olursak, bu YPG’nin terör koridorunun batı kısmını kontrol altına alması anlamına gelir. Biz gerekli görüşmeleri gerekli mercilerle yürütüyoruz. Gerekli zamanda gerekli adımlar atılır. Bir gece ansızın gereği yapılır. Bu şarkıyı unutmamaları lazım.

GÜNDEMİMİ BELİRLEYECEK KIRATTA DEĞİL
* Kemal Kılıçdaroğlu sizi Reza Zarrab ile ilgili görüş ifade etmiyor diyerek sizi eleştiriyor. Cevap verecek misiniz?

Kılıçdaroğlu, benim konuşma gündemimi belirleyecek kıratta değil. Biz ne zaman nerede ne konuşacağımızı gayet iyi biliriz. Kılıçdaroğlu kendine baksın. Yanında ne söylediğini bilmeyen o bazı tipler var, gitsin önce onlarla ilgilensin. O haddini, ceddini, kendini, neslini bilmeyen o Muğla milletvekili (Ömer Süha Aldan) gibi adamlarla ilgilensin. Benim gündemimde Kılıçdaroğlu yok. Ben şu anda Sudan, Çad, Tunus gibi bir ziyaretten geliyorum. Oralarda ne konuştuğumu dinleme fırsatı ve imkanı bulabildiyse, bizim nelerle meşgul olduğumuzu anlamış olmalıdır. Biz uluslararası düzeyde ülkemizi nasıl daha iyi bir noktaya taşıyabileceğimizin, uluslararası konularda Türkiye’nin düşüncesini nasıl yansıtabileceğimizin derdindeyiz. Mesela Türkiye olarak Kudüs meselesini Birleşmiş Milletler’e taşıyabildik mi? Taşıdık. Orada alınan netice ortada mıdır? Ortadadır. Biz bunu yaptık. O ise Esed’in yanına giderken, buradan ne gibi mesaj götürürüm derdinde.

* CHP Genel Başkanı’nın danışmanı FETÖ bağlantısından dolayı 10 yılı aşkın bir ceza almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hayırlı olsun.

ORTAK SÖYLEM GELİŞTİRDİK
* MHP ile ittifak konusunda bir gelişme var mı?

Şu anda gerek MHP’nin gerek ise bizim, özellikle ülkemizin milli ve yerli duruşunda bir ittifakımız var. AK Parti olarak biz milli ve yerli bir duruş ortaya koyuyoruz. MHP de milli ve yerli bir duruş gösteriyor. Ülkemizin aydınlık geleceği için ortak söylem geliştirmiş durumdayız. Bu bizi çok daha farklı, çok daha olumlu yerlere taşıyabilir. Çok aceleci olmamakta fayda var. Bu işi liderler bazında götürmekte fayda var. Bu konuda önüne gelen herkes konuşursa yanlış olur. Her önüne gelen bu konuda konuşmaması lazım. Benim partim de buna dahildir. Partimin içerisinde de zaman zaman bazıları çıkıyor, bu meseleye dair konuşuyor. Size ne kardeşim? Siz niye konuşuyorsunuz? Bu konuda kimlerin konuşacağı bellidir. Bu sürece limon sıkma gibi bir yanlışı hiç kimse yapmamalı. Bizim terörle mücadelede, ülkemizin geleceğine yönelik atacağımız adımlarda, şu anda bir kararlılığımız var. Biz bugün Şırnak ve Hakkari’ye gittiğimizde, iki sene üç sene önceki durumla karşılaşmayıp, on binlere hitap etme fırsatı bulabilmişsek, taşlar yerine oturmaya başlamış demektir.

  • İİT artık ağırlığını ortaya koymalıdır
  • * Kudüs ile ilgili BMGK ve BM sonrası çok güzel neticeler alındı. İslam ülkelerinde birliktelik daha fazla olur mu? İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) geleceğini bundan sonra nasıl görüyorsunuz?
  • Kudüs meselesinde İİT olarak İstanbul’da 13 Aralık’ta düzenlediğimiz olağanüstü zirveye temsil bakımından çok daha üst düzeyde katılım pekala mümkün olabilirdi. Arap Ligi’ndeki bazı ülkelerin sanki işi ucundan tutuyormuş gibi yapmakla yetinmeleri bizi üzmüştür. Ama İslam ülkelerinin geneline baktığımızda 13 Aralık’taki zirveye katılım yine de oldukça iyiydi. Lider düzeyinde katılanlara ilaveten, zirveye meclis başkanları, dışişleri bakanları seviyesinde katılanlar da olmuştur. Sayısal olarak 50’ye yakın katılım söz konusu olmuştur. Mesela Suudi Arabistan, zirveye İslam İşleri Bakanı seviyesinde katılmıştır. Bu elbette önemli. Ama daha üst düzeyde bir temsil daha da iyi olabilirdi. Önemli olan o zirvede netice alınmış olmasıdır. Alınan netice belki de herkesin başını iki elinin arasına alıp düşünmesini sağlayacaktır. Bu iş, belki çok daha farklı bir yere gidecektir. Mesela, İİT’nin reforme edilmesine gidebilir. Çünkü İİT’nin kuruluşu Kudüs’e dayalıdır, Kudüs içindir. Bu teşkilat işlevini çok daha güçlü bir şekilde yerine getirmelidir. İİT, Birleşmiş Milletler nezdinde ağırlığını koyabilecek güçte olmalıdır. Biliyorsunuz, dünyada bağımsızlar bloku var. İstanbul’daki zirveye, sağ olsunlar onlar da katıldılar. Fire vermiş olsalar da duyarlı davrandılar. Avrupa Birliği içinde de ufak bir fire oldu; ama süreci desteklediler. Şimdi Kudüs konusunda daha fazla mesafe alabilmek için hem düşünmemiz, hem düşündürtmemiz gerekiyor. Kendi düşünce kuruluşlarımıza bazı çalışmalar yaptırmamız; bu çalışmalarla neler yapabileceğimiz üzerinde durmamız da önem taşıyor.
  • * İİT, hızlı hareket edemeyen hantal bir yapı. Bunun dışında, içerisinde belirli ülkelerin yer alacağı, daha dar ölçekli farklı bir yapılanmaya gidilebilir mi?
  • Olaya böyle bakarsak yanılırız. Dar çerçevede yaklaşırsak, işin ucunu kaçırabiliriz. Mesela Endonezya, nüfusu itibarıyla en büyük ülke. Böylesine önemli bir ülke elbette bir kenara bırakılamaz. İİT bünyesindeki her ülke farklı nedenlerle önemli. Yapılması gereken, İİT’nın daha aktif hale gelmesi için hep birlikte kafa yormaktır. İİT ve alt kuruluşları, adeta birilerine maaş verme aracı gibi görülmemeli. Üyelerin aidatlarını ödemelerinin sağlanmasından kadroların iyileştirilmesine varana dek gerekli iyileştirmeleri yapmak suretiyle, İİT uluslararası ağırlığı olan aktif bir teşkilata dönüştürülmeli.
Zehir evin içine girdi

Beştepe’de düzenlenen “TÜBİTAK Ödül Töreni”ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilginin, kendine bigane kalan kişileri ve toplumları affetmediğinin altını çizerek, şunları söyledi:

ZİHİNLERİMİZDE KAYBETTİK

Bir milletin istikbali bilgi kaynaklarıyla kurduğu ilişkinin niteliğine bağlıdır. Kitapla kalemle ilimle bağı güçlü olan toplumların uzun yıllar boyunca varlıklarını idame ettiklerini görürüz. Öte taraftan bu bağ ne kadar zayıfsa o milletin ayakta kalma şansı da o derece zayıftır.

Yüzyıllarca sayısız yeniliğe imza atmış bir ecdadın torunları olarak acaba neden bu kadar mevzi kaybettik? Nasıl oldu da bilim ve teknoloji konusunda bu kadar geriye düştük? Ben burada temel sıkıntının zihniyet meselesi olduğunu düşünüyorum. Evet, biz mücadeleyi önce zihinlerimizde ve gönüllerimizde kaybettik. Bu süreçte en büyük hatayı, özgüvenimizi, kendimize olan itimadımızı, başarabileceğimize dair inancımızı törpüleyerek yaptık.

BU TEHLİKEDEN KURTULMALIYIZ

Toplumun tüm kesimleri başarıya odaklanması gerekir. Gençler her şeyden önce kendilerine güvenmeli. İnternet kafeler vardı, şimdi iş ne yazık ki evlerde kurulur hale geldi. Artık internetler eve yerleşti. Yani zehir evin içerisine girmiş vaziyette. Şimdi bu tehlikeye karşı hocalarımız, anne babaları uyarmak durumunda. Bu tehlikeden kurtulmamız lazım. Bu çok ciddi bir uyuşturucu müptelasıdır. Uyuşturucu müptelası olmaktan gençliğimizi kurtarmamız lazım. Teknolojinin, uyuşturucu müptelası olmaya gençliğimizi sevk etmesi, şu anda en büyük tehlikemiz.

NASIL ONUN ESİRİ OLUYOR

Bu noktada çok ciddi adımlar atmamız gerekiyor. Eğer 2 yaşında, bakıyorsunuz çocuk elindeki o telefonla nasıl oynuyor, nasıl onun esiri oluyor. Duygular eğer elinizdeki telefonun esiri haline gelmişse bu bizim için çok ciddi bir tehdittir. Buna karşı tavrımızı almamız buna karşı yeni nesilleri yetiştirmemiz lazım.

  • Oyuna gelmeyelim
  • * Batı basınında sizin Müslüman dünyanın liderliğini yaptığınızdan söz eden yazılarda, size ilişkin “Sünni Müslümanların lideri” tarzında bir niteleme kullanılıyor. Bununla ilgili yorumunuz var mı?
  • Olaya Sünnilik ve liderlik konusundan öte bakmak lazım. Biz, Sünni veya Şii tarzında bir ayrımcılığın içerisinde yer almayız. Bu fakirin bir ifadesi vardır: “Bizim Sünnilik diye bir dinimiz yok, Şiilik diye bir dinimiz yok. Tek dinimiz var o da İslam’dır”. İslam ne diyorsa, biz onu yapmakla mükellefiz. Zaten bizi ‘Sünni’, ‘Şii’ diye diye böldüler. Bu tür oyunlara gelmemek için azami derecede dikkatli olmak lazım.
Yavru aslanlar Gaziantep’e
* Afrika ziyaretiniz esnasında size üç aslan yavrusu hediye edildi. Bunların akıbeti ne olacak?

İkisi birer yaşında. Onların biri dişi biri erkek. Üçüncüsü de sekiz aylık. Bir an için torunlarım ister mi acaba diye düşündüm. Berat Bey’e bir sor bakalım dedim. Torun önce hayır diyordu, sonra getirin falan demeye başladı. Ama Berat Bey de haklı olarak bunun tehlikeli olabileceğini söyledi. Neticede arslanlar, Gaziantep’e gönderilecek. Gaziantep Belediye Başkanlığının çok büyük bir hayvanat bahçesi var. Belediye Başkanımız Fatma Hanımı aradım söyledim, bilahare haber gönderdi bize, çok da iddialı konuştu. “Ben elemanlarımı göndereyim. Direk oradan alsınlar. Gaziantep’e getirsinler” dedi. İnşallah üç arslan Gaziantep’in hayvanat bahçesinde yerlerini alacak. Ayrıca ceylanlar da var, ceylanlar bize gelecek.


Kahramanı eğitime gönderdi

Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi, peş peşe gelen iki tankın önüne atlayarak darbecilere karşı direnişin simgelerinden biri haline gelen Sabri Ünal’a ilişkin bir bilgiyi paylaştı. Erdoğan, Sabri Ünal’ın yurt dışına gönderildiğini ve dil eğitimi aldığını söyledi. Erdoğan, “Ben bu genci yurt dışına gönderdim, dil eğitimi alacak. İnşallah dönüp gelecek yazılımcı olarak devam edecek” dedi.

#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#MHP
#Politika
#İttifak