2016’nın son çeyreğinde yüzde 3,5 yılın tamamında ise yüzde 2,9 büyüme kaydeden Türkiye, küresel ekonomi liginde bir basamak yukarıya çıktı. Geçen yıl en hızlı büyüyen G20 ülkeleri arasında dördüncü sıraya oturan Türkiye, ekonomik büyüklük bakımından da Hollanda’yı geride bırakarak dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi oldu.
856 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğe ulaşan Türkiye ile bir üst sıradaki Endonezya arasında sadece 6 milyar dolarlık bir fark kaldı. Endonezya’nın üstünde ise 1 trilyon 144 milyar dolarlık ekonomik büyüklüğüyle Meksika ve onun da üzerinde olan 1 trilyon 199 milyar dolarla İspanya dikkat çekiyor. Bir altımızdaki Hollanda ise 750 milyar dolarda kaldı. Dünyanın en büyük 20 ekonomisi listesinde Türkiye’nin altında kalan diğer ülkeler ise 671 milyar dolarlık Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) ile İsviçre, 646 milyar dolar ile Suudi Arabistan oldu.
Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2016’da bir önceki yıla göre yüzde 10,8 artarak 2 trilyon 590 milyar 517 milyon lira olarak gerçekleşti. Bu rakam ilgili istatistik belirleme yöntemiyle dolar kuruna çevrildiği zaman Türkiye’nin geçen yılsonu itibariyle 856 milyar 791 milyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe ulaştığı görülüyor. Kişi başına GSYH değer ise 2016’da cari fiyatlarla 32 bin 676 lira (10 bin 807 dolar) olarak hesaplandı. Bu değer, 2015’te 25 bin 130 lira (9 bin 261 dolar) olarak belirlenmişti. GSYH’dan kişi başına düşen gelir rakamları, Türkiye’yi üst orta gelir grubunda konumlandırıyor.
Ekonomi 7 yıldır kesintisiz büyüyor - Türkiye ekonomisi, yıllık bazda 2010’da yüzde 9,2 ile başlayan büyüme trendini, çevresindeki jeopolitik risklerin artması, Gezi olayları, FETÖ’nün darbe girişimi, döviz kurlarındaki oynaklık gibi birçok şoka rağmen 7 yıl boyunca kesintisiz sürdürdü. Ekonomik büyümedeki yukarı yönlü ivme, 2002-2016 döneminde sadece küresel krizin etkilerinin görüldüğü 2009’da aşağıya yönelirken, 2010 yılından sonra yaşanan tüm şoklara ve olumsuzluklara rağmen istikrarla sürdü. 2010’daki yüzde 4,8’lik küçülme olmasaydı bugün 15 yıllık bir kesintisiz büyüme hikayesi ortaya çıkmış olacaktı.
Türkiye geçen yıl hem AB ortalamasının (yüzde 1,5) hem de Avro Bölgesi ortalamasının (yüzde 1,3) üzerinde büyüdü. G20 ülkeleri (yüzde 3,1)’nin büyüme ortalamasın yaklaşan Türkiye, OECD ortalamasının da (yüzde 1,7) oldukça üzerinde bir performans ortaya koydu.
Büyüme rakamlarını değerlendiren Kocaeli Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Bayraktutan, 2016’daki yüzde 2,9’luk büyümenin, özellikle Avrupa ekonomileriyle kıyaslandığında güzel bir performans olduğunu söyledi. Ancak Türkiye’nin daha iyi büyüme rakamlarına ihtiyacı olduğunu belirten Bayraktutan, “Referandum sonrası alınacak yapısal önlemlerle fert başına gelirin kalıcı bir biçimde 12-13 bin dolara yükselmesini bekliyoruz. Ekonomiyi o hedeflere doğru taşıyacak siyasi istikrara ihtiyacımız var. Referandum sonrasındaki siyasi istikrar sayesinde üretim ve istihdama destek verecek yapısal önlemleri uygulayabilirsek asıl o zaman sağlıklı yapıya kavuşacağız. 10-11 bin doların arasına tıkanmış bir fert başına gelirin üzerini ve düzenli olarak artışı sağlayabilmek önem arz edecek “ dedi. Bayraktutan, Türkiye’nin yakaladığı büyüme ivmesini koruması ve geliştirmesi gerektiğini, alınan bazı yapısal önlemlerin de bu anlamda olumlu sonuçlar vermeye başladığını vurguladı.
Türkiye ekonomisinin performansını değerlendiren SETA Uzmanı Erdal Tanas Karagöl, ise ekonominin yıl bazında 2010 yılından bu yana kesintisiz 7 yıldır büyüdüğüne dikkat çekti. Karagöl, " 2010’da GSYH oranında başlayan yeniden yükseliş, sağlam maliye politikası ve bankacılık sisteminden kaynaklanıyor. Türkiye ekonomisine duyulan güvenle büyüme sürüyor. Türkiye bugün G20 ülkeleri arasında en yüksek 4. büyüme oranına sahip ülke. İlk üçte Çin, Endonezya ve Hindistan bulunuyor” dedi. Karagöl, hükümetin başlattığı teşvik ve desteklerin etkilerinin bu yıla ilişkin GSYH oranlarında etkili olacağını da bildirdi.
