Balkanlar’daki dost ve kardeş ülkelerden Bosna-Hersek’te 2 Ekim’de son derece önemli seçimler gerçekleştirilecek. Seçimlerde Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak, Sırp ve Hırvat üyelerinin yanı sıra ülkede entite ve kanton düzeylerinde milletvekilleri de belirlenecek.
Seçim sürecine son derece gergin bir ortamda girildiğini söylemek yanlış olmasa gerek. Zira, bir tarafta ülkenin bölünmesinden yana politika izleyen Sırp milliyetçiler, diğer tarafta üçüncü bir entite için mücadele eden Hırvat milliyetçiler ve kendi aralarında bölünmeye devam eden Boşnaklar… Seçim kampanyalarında kullanılan dil de daha sertleştirmiş durumda. Bosna-Hersek Merkezi Seçim Komisyonu’nun (CIK BiH) verilerine göre, 2 Ekim’deki seçimlere 72 siyasi parti, 38 ittifak ve 17 bağımsız siyasi katılıyor. Ülkede 3 milyon 368 bin 666 kayıtlı seçmen bulunduğu açıklanırken, yurt dışından posta yoluyla veya dış temsilciliklerde kurulacak sandıklarda oy verebilecek seçmen sayısı 69 bin 966 olarak belirtildi.
Yasalar gereği, üç üyesi bulunan Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak ve Hırvat üyeleri Bosna-Hersek Federasyonu (FBiH) entitesinde kayıtlı seçmenler, Sırp üyesi ise Republika Srpska (RS) entitesinde kayıtlı seçmenlerce belirlenecek. Ülkedeki en büyük Boşnak partisi konumundaki Demokratik Eylem Partisi’nin (SDA) konseyin Boşnak üyeliği için adayı, partinin genel başkanı da olan Bakir İzzetbegoviç. İzzetbegoviç’in en büyük rakibi ise hiç şüphesiz 11 muhalefet partisinin ortak aday olarak belirlediği Sosyal Demokrat Partili (SDP) Denis Beçiroviç olacak. Bir diğer Boşnak aday ise İlerleme Platformu Genel Başkanı Mirsad Hacikadiç. Konseyin, aynı zamanda ülkedeki Boşnaklar tarafından da sevilen mevcut Hırvat üyesi Jelyko Komşiç, Demokratik Cephe (DF) ve Halk Birliği (GS) ittifakının adayı olarak seçime katılacak. Komsic’in tek rakibi ise ülkedeki en büyük Hırvat partisi konumundaki Hırvat Demokratik Birliğinin (HDZ) adayı Boryana Krişto olacak gibi duruyor. Konseyin mevcut Sırp üyesi Milorad Dodik’in genel başkanı olduğu Bağımsız Sosyal Demokratlar Birliği (SNSD), konsey üyeliğine bu kez RS entitesinin mevcut başkanı Jelyka Tsviyanoviç’i aday gösterdi. Tsiviyanoviç’in rakipleri ise Sırp İlerleme Partisi’nden (SDS) eski Dış Ticaret ve Ekonomik İlişkiler Bakanı Mirko Şaroviç, SDP’den Voyin Miyatoviç ve Demokratik Halk Birliği’nden (DNS) Nenad Neşiç oldu. Öte yandan, 42 üyesi bulunan Bosna Hersek Temsilciler Meclisi milletvekillerinin seçiminde de FBiH’den 28, RS’den 14 vekil seçilecek. FBiH entitesinin Temsilciler Meclisi’ne 98, RS’nin Halk Meclisi’ne ise 83 üye de yine 2 Ekim’deki seçimlerde belirlenecek. Ayrıca, FBiH entitesi içindeki 10 kantonda da kanton parlamentolarına toplam 283 temsilci seçilecek. Aynı zamanda RS entitesinin başkanı ve yardımcıları da yine bu seçimlerde belli olacak.
İlginç olan şu ki konseyin mevcut Sırp üyesi Dodik, yeniden konsey üyeliğine aday olmazken, kendisi daha önceki görevi olan RS başkanlığına aday oldu. Dodik’in RS başkanlığı için en güçlü rakibi Demokratik İlerleme Partisi’nin (PDP) adayı Yelena Triviç olacak. Dodik’in konsey adayı olmamasının yanı sıra HDZ Genel Başkanı Dragan Çoviç’in de konseye adaylığını koymaması dikkat çekiyor. Dodik ve Çoviç’in bu makamlara aday olmama kararının bazı analistler tarafından Batı baskısı sonucunda alındığı şeklinde yorumlanıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan verilerde Dodik’in Rusya tarafından fonlandığına ilişkin haberlerin hemen ardından, Dodik’e ve partisine yakın medyada da Triviç’in kampanyasının da ABD tarafından finanse edildiğine ilişkin haberler paylaşılması da dikkat çekmiyor değil.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise eylül ayı başında gerçekleştirdiği Bosna-Hersek ziyaretinde, yakın dostu Bakir İzzetbegoviç’e açıktan destek vermekten çekinmedi. İslam Birliği’nin yeni binasını ziyaret eden Erdoğan, burada yaptığı konuşmada aynen şu ifadeleri kullanmıştı:
“Bizi bölmeye çalışacaklar, çalışıyorlar da. İçimizden birileri çıkıp gidiyor. Benim yanımda olup da başbakan, bakan yaptıklarımdan bazıları çekip gitti. Bize bir şey yapmadılar, kendilerine yaptılar. Ama aynı şey, şu anda Bakir kardeşimin yanından gidenler de oldu. Bunları da göreceğiz. Bileceğiz. Bunlar acaba neden çekip gidiyorlar? Burada birilerinin oyunları yok mu? Kardeşlerim, Batı, Müslümanları bölmek, parçalamak için var. Bölecek, parçalayacak, ondan sonra da yutacak. Bu işin önündeki en büyük engel, siz olacaksınız. Bunlara bu fırsatı vermemek lazım.”
ABD’nin Saraybosna Büyükelçiliği, geçen temmuz ayında yaptığı bir açıklamada, Bakir İzzetbegoviç’in “Kendimizi saydık. Kaç avcımız, kaç drone operatörümüz var biliyoruz.” açıklamasına sert tepki gösterirken, alenen böyle isimlere oy verilmemesi gerektiğini vurguladığını da not edelim. Büyükelçiliğin açıklamasında aynen şu ifadelere yer verildiğini hatırlatalım:
“Milorad Dodik’in sorumsuz açıklamalarına cevaben Bakir İzzetbegoviç’in yaptığı ortalığı kızıştıracak yorumlar nedeniyle şaşkın ve hayal kırıklığı içindeyiz. Bu ülkenin halkı, 30 yıl önce ağır bir savaş yaşadı. Bu halk, 2022 yılında, etnik ayrılıkları savunan ve etnik temelli gerginliklere neden olan liderlerden daha iyilerini hak ediyor. Bosna Hersek halkı, herkesin iyiliği için çalışacak, Bosna Hersek’in Avrupa Atlantik kurumları içinde yer alması için gerekli olan ağır kararları alabilecek liderleri hak ediyorlar.”
Başta ABD olmak üzere Batı’nın İzzetbegoviç’in rakibine, yani Beçiroviç’e oy verilmesini istemesi, akabinde Cumhurbaşkanımızın “Batı, Müslümanları bölmek için var” açıklaması, bu seçimlerin aslında özellikle de ülkedeki Müslümanlar, yani Boşnaklar için ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor.
Hiç şüphesiz, Türkiye için bu süreçte en önemli olan konu, Bosna-Hersek’teki istikrar ve barış ortamının bozulmaması. En küçük bir gerginlikte Bosna-Hersek’teki tüm taraflarla bir araya gelen ve herkesin fikrini dinleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna-Hersek’te istikrarsız bir ortam ya da herhangi bir çatışma olmasını kesinlikle istemiyor. Ancak Erdoğan, Boşnaklar’ın bu kadar bölünmesinden de rahatsız olduğunu, özellikle son ziyaretinde açıkça dile getirmiş oldu.
Son dönemde yapılan anketlere göre, Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi için rekabetin Bakir İzzetbegoviç ile Denis Beçiroviç arasında kızıştığını söylemek mümkün. Anketler bu iki aday arasında herhangi bir adayın öne çıkmasının birkaç bin oy farkla gerçekleşeceğini gösteriyor.
Önde gelen bazı Batılı ülkelerin Beçiroviç’i açıktan veya örtülü desteklemesi, Beçiroviç’in kazanması durumunda Boşnakların milli politikalarının bu ülkelerin doğrudan baskısı altında şekillenebileceğine işaret ediyor. Diğer yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakınlığı ile bilenen diğer aday olan İzzetbegoviç’in kazanması durumunda ise bu ülkelerin rakibine verdikleri desteğe rağmen SDA’nın kazanması anlamına geleceği için Boşnak seçmenlerin Batı karşısında ilk defa bu denli bağımsız bir siyasi irade ortaya koyabildiğini gösterecektir. Önümüzdeki seçimler bu anlamda tarihi bir önem taşımaktadır.
Bununla birlikte, seçilmesi durumunda Beçiroviç’in şahsında vücut bulacak politikaların yine de Boşnak halkının Türkiye ve Erdoğan şahsına yönelik duyduğu sempatiyi gözeterek Türkiye ile olan ilişkilerinde büyük değişiklikler yapması beklenmemektedir. Seçime birkaç hafta kala en büyük muhalif parti SDP Genel Başkanı Nermin Nikşiç’in Türkiye’deki CHP’den ‘kardeş parti’ olarak bahsetmesi, Türkiye ile olan genel ilişiklerinin olumlu yönde seyretmesi arayışında olacağının sinyali şeklinde de okunabilir.
Yukarıda da bahsettiğim gibi, Bosna-Hersek her daim Türkiye dış politikasında önemli bir yere sahip olmaya devam edecek, ancak Türkiye’nin Bosna-Hersek dış politikasında ne denli önemli bir figür olacağına 2 Ekim’de Bosna-Hersek seçmeni karar verecektir. Beçiroviç’in arkasında bulunan partilerin sahadaki karşılığı göz önüne alınırsa, bu adayın kazanması büyük sürpriz olmaz. Diğer taraftan, İzzetbegoviç’in bu seçimleri kazanması, hiç şüphesiz Beçiroviç’in bu kadar parti ve Batı desteğine rağmen, kazanmış olması anlamına geleceği içintarihi bir seçim olarak değerlendirilecektir. Bu durumda Türkiye’nin siyasi önemi Bosna-Hersek’te katbekat artacaktır.