6 yıllık iç savaş süresince 300 bini aşkın kişinin ölümünden sorumlu Esed rejimi, dün İdlib’de bir vahşete imza attı. Rusya ve İran destekli terörist rejim, muhaliflerin elindeki Han Şeyhun kasabasına kimyasal bombalar yağdırdı. Bir kitle imha silahı olan ‘sarin gazı’ ile yaptığı saldırıda Esed, 100’den fazla çocuğu öldürdü, çoğu kadın ve çocuk 500’den fazlasını da yaraladı. Gazdan etkilenen Suriyeli Müslümanlar çoğunlukla ağızlarından köpükler çıkararak ya da nefessiz kalarak can verdi. Kimyasal saldırının en bariz kanıtları olan bu belirtiler, Rus destekli Esed rejiminin savaşta hiçbir kural tanımadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Caniler, insanlık dışı saldırıda yaralananların imdadına yetişmeye çalışan yardım görevlilerine de saldırmaktan çekinmedi. Han Şeyhun’a dün sabah kimyasal roketler yağdıran rejim uçakları, daha sonra bölgedeki bir sivil savunma merkezi ile bir hastaneyi daha bombaladı.
Saldırının ardından açıklama yapan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), “Rejimin işlediği bu suçlar karşısından uluslararası toplumun sessiz kalması rejimin bu suçları işlemeye devam etmesine neden oluyor” dedi. Suriye geçici hükümeti Sağlık Bakanı Ferras Cundi ise 100’den fazla sivili öldüren saldırıya ilişkin şunları söyledi: “Saat 07.15’te İdlib’in güney kırsalında yeralan Han Şeyhun ilçesinin kuzey mahallesini Sohoy uçakları zehirli gaz taşıyan roketlerle hedef aldı. Bölgede yaralıları tedavi edecek yeterli sayıda hastane olmadığı için, kritik durumdaki yaralılar ambulanslarla Türkiye’ye taşınıyor. Ölü sayısı 100’ü geçti. Çoğu çocuk 500 sivil de gazdan zehirlendi.”
Katliam haberinin alınmasıyla birlikte Türkiye teyakkuza geçti. Hatay’dan İdlib’e açılan Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan 30 kadar ambulans olay yerine intikal ederek ağır yaralıları Türkiye’ye taşıdı. Sarin gazına maruz kalan mazlumlar, Reyhanlı Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Bunlardan 1’inin hayatını kaybettiği öğrenildi. Bu arada İdlib’de yaralılara ilk müdahaleyi yapan doktorlar, onlar için acil gereken ilaçların listesini yayınladı. Türk Kızılayı ve İHH İnsani Yardım Vakfı, ‘Atropin’, ‘Salbutamol’, ‘Hydrocortizone’, ‘Kortivent’, ‘Braledoxym’ gibi ilaçlara acil ihtiyaç bulunduğunu bildirirken, yardımseverlere duyurulan diğer listede ise ilaçlar dışında koruyucu maske, maskeye bağlı filtre kutusu, koruyucu elbiseler, koruyucu ayakkabılar, koruyucu eldivenler, nabulizatör, küçük oksijen jeneratörü gibi ekipmana ihtiyaç bulunduğu dile getirildi.
Bombalama sonrası Han Şeyhun kasabasında can pazarının yaşandığı anlar yürek burktu. Sarin gazıyla zehirlenerek can veren çocuklar, Suriye’de vahşetin geldiği noktayı bir kez daha bütün dünyaya gösterdi. Yaralılara gaz maskesiyle müdahale eden yardım görevlileri, sarin gazının etkisini azaltmak için yaralıları tazyikli suyla yıkamaya çalıştı. Deriye temas eden sarin maddesinin temizlenmesine yönelik bu çalışma, gazı soluyan mazlumlar içinse bir işe yaramadı. Kimi, roketlerin düşmesi sonrası ilk birkaç dakika içinde can verdi, kimi ağızlarından köpükler çıkararak can çekişti, birçoğu da baygınlık geçirdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye’deki kimyasal katliama tepki gösterdi. Çavuşoğlu, “Bu bir insanlık suçu. Ateşkes başladıktan sonra yer yer ihlaller oluyordu ama bu çok ciddi bir ihlal. Suriye’de Esed’le ilgili kararı halk verecek diyenler görsünler, böyle giderse Esed’le ilgili karar verecek bir halk kalmayacak.
Kınıyoruz, bu insanlık suçudur. Bizim için kabul edilemez, tüm süreci de heba edebilir” diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise katliamı en sert biçimde kınadıklarını dile getirerek, "Sivilleri katleden Esed rejimi, Suriye'de devam eden ateşkesi ihlal ederken, çatışmasızlık hâlini ve siyasi geçiş hedefini sabote etmiştir" ifadelerini kullandı.
Suriye’deki katliam, Beyaz Saray’ın geçen hafta “Esed gerçeğini kabul etmeliyiz” açıklamasının ardından geldi. Rejimi cesaretlendiren bu sözlerin ardından yapılan kimyasal saldırı, ABD yönetimini ‘yarım ağız tepki vermeye’ sevk etti. Beyaz Saray, “Suriye’deki saldırı Obama yönetiminin zayıf politikalarının sonucudur. Bu kimyasal saldırıyı kınıyoruz. Görmezden gelinemez” ifadesini kullandı. Cumhuriyetçi Senatör John McCain ise kendisi gibi cumhuriyetçi Donald Trump’ın Suriye politikasını eleştirerek, “Esed ve Ruslar, ABD’nin açıklamalarını yakından takip ediyor. Eminim ki Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un geçtiğimiz günlerde Suriye halkına seslenerek kendi geleceklerine kendilerinin karar verecekleri yönünde söylediği sözleri not ettiler. ABD’nin artık geri çekilmesi ve Rusya’yla yeni bir düzen kurmaya çalışması onları cesaretlendirmiştir” ifadelerini kullandı. Trump’a da seslenen McCain, “Özgür Suriye Ordusu’nu destekleyeceğimizi söylemesini istiyorum. Esed’i yerinden almak için her şeyi yapacağımızı söylemesini istiyorum” diye konuştu.
Son 10 günde sivillere 4 kez kimyasal bombalarla saldıran Esed rejimi, 25 Mart’ta Hama’nın Latamne beldesinde 2 sivili öldürüp 30’unu yaralamış, İdlib’in El Habit beldesinde ise önceki gün klor gazıyla 20 kişiyi zehirlemişti. Esed’in Suriye’de kimyasal silahlarla en büyük katliamlarından biri 2013 yılında gerçekleşmiş, Şam’ın Doğu Guta semtine sarin gazı içerikli roketler yağdıran rejim, 1400’ü aşkın masumu öldürmüş, 10 binini yaralamıştı. Son katliam, Esed’in ülkedeki 162. kimyasal saldırısı olarak kayıtlara geçti. İşte onlardan bazıları:
Türk halkı İdlib'de öldürülen masumlara ağlarken, katil Esed'in destekçisi isimlerin kaleminden yine kan damladı. Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ceyda Karan, Twitter hesabında saldırıyı lanetlemek yerine yardım görevlilerini diline doladı.
"Bari gaz maskesi takıp çıplak ellerle müdahale etmeselerdi" diye yazan Karan, sarin gazıyla katliamın bir mizansenden ibaret olduğunu ima etti. Bazı 'sol' haber siteleri de çocuk katili Esed'in 'kimyasalla saldırmadığını' iddia etti.