T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S O N   D A K İ K A 18 TEMMUZ 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mumcu: Ulusal güvenliğimiz dış güçlere havale edilemez

Anavatan Partisi (ANAVATAN) Genel Başkanı Erkan Mumcu, hükümetin kendi inisiyatifiyle meclisi toplayarak teröre karşı milli duruşu yansıtan ortak bir deklarasyonun bütün partiler ve milletvekilleri tarafından imzalanması gerektiğini söyledi.

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu
Mumcu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, terörle mücadelede 30 yıldır 30 binden fazla evladını kaybeden milletin metanetini koruduğunu, ancak devlet ve devleti yönetenlerden de en az kendisi kadar dirayetli olmasını beklediğini ifade etti.

Türkiye'nin bu konuda reaksiyonel olmaktan vazgeçmesi gerektiğini belirten Mumcu, "Terör zirvesinin toplanması için 15 evladımızı daha kaybetmemiz gerekmiyordu. Başımıza gelen şey doğal afet ya da beklenmedik bir durum değil" dedi.

Terörle mücadelede en önemli unsurların kararlılık, tutarlılık ve süreklilik olduğunu kaydeden Mumcu, bugün terörün Türkiye'nin bir numaralı sorunu ve önceliği olduğunu dile getirdi.

"Bu bir numaralı sorun çözülmedikçe Türkiye'nin iki numaralı sorunu olmayacaktır" diyen Mumcu, "Ulusal güvenliğimiz dış güçlere havale edilemez ve dışarıdan icazet bekleyerek sağlanamaz. Bu ülke kurtuluş mücadelesini kimseden icazet alarak yürütmedi" dedi.

Mumcu, şunları kaydetti:

"İkide bir kırmızı çizgiler ilan edip sonra bu çizgilerin bir ilerisine bir gerisine gelmek milletimizi rencide etmektedir. Milletimiz evlatlarını kaybetmekten dolayı acı içindedir. Ama bundan daha büyük acı milli onurumuzu ve haysiyetimizi kaybetmek olacaktır. Bakanlar Kurulu ve terör zirvesinden sonra muhataplardan gelen tepki hükümetin ciddiyet ve kararlılığına verilen önemi göstermemekte ise de hükümet Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümetidir. Ve uluslararası ölçekte hükümetin onuru milletimizin onurudur. Hükümetimizi bu konuda gerçekten kararlı ve tutarlı politikalar izlediği her duruşunda destekleyeceğimizi açıkça ilan ediyoruz. Bu desteklemenin bir lütuftan öteye milli vazife olduğunun bilincindeyiz."

"HER TÜRLÜ KATKIYA AÇIĞIZ"

Hükümetin kendi inisiyatifiyle meclisi toplayarak teröre karşı milli duruşu yansıtan ortak bir deklarasyonun bütün partiler ve milletvekilleri tarafından imzalanması gerektiğini belirten Mumcu, "Bu bizim millete karşı akdimiz olmalıdır. Mili andımız olmalıdır. Bu çerçevede kökünü kurutuncaya kadar teröre karşı mücadelede yan yana, omuz omuza, can cana olacağımızı millete göstermeliyiz. Türkiye'nin bütün dünyaya haykırması gereken şey bıçağın kemiğe dayandığıdır" diye konuştu.

Hükümeti, "muhalefetle ağız dalaşına girmek yerine işbirliğine, dayanışmaya açık milli birlik ve beraberliği sergileyecek bir tutum içinde" olmaya çağıran Mumcu, "Artık bir adım daha geriye atmak mümkün değildir" dedi.

Kuzey Irak'ın terör örgütü için "stratejik geri çekilme, bekleme, lojistik destek sağlama alanı" olmaktan çıkarılmasının hayati derecede öncelikli olduğunu belirten Mumcu, hükümetin bu konuda "bazı kuşkuları davet edecek gibi olsa da kararlılığını terk etmemesi gerektiğini" söyledi.

Mumcu, terörle mücadelede başarıya ulaşmak için alınması gereken önlemlerin askeri önlemlerden ibaret olmadığını hatırlatmak istediklerini kaydederek, bu sorunun iç politika meselesi olmaması bizim değil, hükümetin elindedir" dedi.

KUZEY IRAK'A OPERASYON

Mumcu, bir gazetecinin, "Kuzey Irak'a operasyonla ilgili muhataplarla görüşmeler sürüyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine şunları kaydetti:

"Türkiye, milli güvenliğini tehlike altına alan gelişmeler karşısında uluslararası hukuktan doğan bütün meşru haklarını kullanabilecek kararlılık ve yeterlilikte olduğunu apaçık ortaya koymalıdır. Bu görüşmelerden işbirliği ve dayanışma çıkması bizi memnun eder. Ama görüş birliğinin çıkmaması Türkiye'nin biraz daha beklemesi, katlanması, evlatlarını yitirmesi anlamına asla gelmez. Türkiye'nin sınır ötesi operasyon yapabilmesi kendi güvenliğini ilgilendirdiği için meşru bir hakkıdır. Bu konudaki ikili anlaşmaların tek taraflı ortadan kaldırılması söz konusu olamaz. Bu anlaşmalar olmasaydı da bu haklara zaten sahiptir. Ödenmesi gereken bedelin çok büyük olacağı tehditleri bizi yıldıramaz. Türkiye'nin kendi birliği ve bütünlüğü için her şeyi göze alabileceğini herkes bilmelidir. Hükümetin de bu milli şuur ve bilinç içinde davranması ve bu bilinci tüm dünyaya yansıtması gerekmektedir."

  • ANKARA (A.A)

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi