T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 15 TEMMUZ 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Osman AKKUŞAK

M.N. Sepetçioğlu

1966 veya 1967 senesi.. Necati birgün Büro'ya geldi.. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı "İlim ve San'at Yayınları Bürosu".. Büro Başkanlığı benim uhdemde.. "Sosyal İlimler" "Çağdaş Türk Yazarları", "Mûsiki Eserleri" ve "Çocuk Kitapları" gibi komisyonlarımız bakanlığın basacağı kitaplar hakkında kararlar alıyor.. Sepetçioğlu da yeni yazdığı kitabını getirmişti.. kitabını komisyona havale etmek üzere teslim aldıktan sonra: -"Necati Bey, dedim, hazır gelmişken sizi teşkîl etmekte olduğumuz Türkiye Edebiyat Cemiyeti'ne kaydedelim".

Rahmetli, bir durdu.. düşündü ve "Osman Bey, kusura bakmayın hiçbir cemiyete, kuruluşa girmemek şeklinde bir prensibim var.. ben hep tek başıma çalışır, tek başıma hareket ederim" dedi.. bu cevaba bozulur gibi oldum: "demek tek kişilik ordu gibisiniz.. âlâ, dedim.. kendi bileceğiniz birşey.. zaten gönülsüz kişileri aramıza almak da bizim prensibimiz, değildir.."

Sepetçioğlu'yla ilk görüşmemiz böyle soğuk bir hava içinde vukubulmuştu.. buna rağmen arkadaşlık yapmak kaderde varmış, bir zaman sonra bir gazetenin tertibettiği şiir yarışmasının "jürisi"nde tekrar karşılaştık.. jürinin âzaları arasında rahmetli dil ve edebiyat hocaları Prof. Faruk Timurtaş ve Prof. Muharrem Ergin de bulunuyordu.. esasen Sepetçioğlu bu iki hocanın yetiştirdiği bir edebiyatçı idi.. romanlarının ilham kaynağı ve yönlendiricisi olmuşlardır.. yarışmadan sonra gazete jüri âzasına bir yemek verdi.. o günlerde münhal (boş) bulunan Millî Eğitim Basımevi Müdürlüğü'ne bir aday aranıyordu.. o zamanki genel müdür benden münasip ve ehil bir isim bulmamızı istemişti.. yemek esnasında, tavsiye edebilecekleri bir kişi hatıra gelirse beni haberdar etmelerini rica edecek oldum.. Prof. Muharrem Ergin: "İşte dedi o işi en iyi yapacak olan karşımızda duruyor".. Necati Sepetçioğlu'nun Millî Eğitim Matbaası'na müdür oluşu bu suretle gerçekleşmişti.. uzun yıllar o görevde kaldı..

"Köprü" isimli eseri Çağdaş Türk Yazarları Komisyonu'nda görüşülürken âzadan Tarık Buğra'nın itiraz ettiğini hatırlıyorum.. "bir sürü eser basıyoruz.. devletin kitaplarını temiz bir şekilde basılmasını sağlayan bir arkadaşımızın eserinde edebî bir kıymet varsa, niye onu kabul etmeyelim.. matbaa müdürü olması, kitabının basılmasına engel olamaz" diyerek Tarık'ı ikna ettiğimi hatırlıyorum.. bu iki velûd romancımız arasındaki gizli rekabet yıllar yılı devam edip durmuştur..

Sepetçioğlu'ndaki iri vücud, iri bir baş, yuvarlak başlı ve yaygın kanatlı iri buruna, sert görünüşlü çehreye bakıp bakıp "bu vucutta ve bu başta edebî ince duygu nasıl nerede barınır, ben anlamıyorum" diyerek takılır onu kızdırırdım.. bazan da "imam" diye çağırırdım.. Zile'de iken çocukluğunda mînareye çıkıp ezan okuduğunu, bazı bazı da cemaate namaz kıldırdığını söylemişti.. rahmetli tam bir Anadolu insanıydı.. Türk tarihinin değişik safhalarını nehir roman halinde romanlaştırmak her babayiğitin kârı değildir.. büyük enerji, büyük sabır isteyen bir iştir.. Sepetçioğlu'nun değişik bir uslubu, değişik bir cümle yapısı vardır.. bana o kadar değişik gelir ki, sık tesadüf etmediğim, ha düştü, ha düşecek korkarım şimdi aksayacak şimdi devrilecek sandığım bu cümlelerin bir ârızaya uğramadan tamamlandığına şahid olmuşumdur.

Edebiyatçı dostlarımız birer birer bizi terkettiler.. Ahmet Muhip Dranas, Mehmet Kaplan, Necip Fazıl, Faruk Kadri Timurtaş, Muharrem Ergin, Tarık Buğra, Arif Nihad Asya, Ali Nihad Tarlan, Celâl Sılay, Kemal Or, Adnan Ötügen, Cahit Okurer, Uluğ Turanlıoğlu, Bahaeddin Erkişi, Erol Güngör, Kenan Akyüz... ve daha nice kalbi ve beyni cevherli şair, yazar, düşünürümüz bizleri yalnız bırakıp gittiler.. onların yerini tutacak evladların peşipeşine zuhur edeceğine dair olan inancımız da ümidimiz ve tesellimizdir!.. Yüce Tanrı hepsine rahmet eyleye!..

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi