T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 15 TEMMUZ 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

Acele edelim çünkü 'anketler' kıvırtmaya başladı!

"Anketsiz" bir "modern hayat"ın imkansızlığına inanmayan kaldı mı aramızda?

Anketler anketler anketler.... "Modern hayat" bu konuda işi o derece azıttı ki, "siyasi irade"den dişmacununu seçimine "anketsiz" iki laf edilemiyor. "Türban yasağı" mı dediniz, hemen bir kamuoyu araştırması... "Cumhurbaşkanı kim olsun?" diye mi sordunuz, gecikmeden bir anket yapmak gerekir... "Halkın en fazla kime güvendiğini mi merak ediyorsunuz", anket sonuçlarından haberiniz yok herhalde...

Ne yapabılıriz; şikayet etsek de faydasız çünkü "modern hayat" onsuz yapamıyor...

Geçen haftanın öne çıkan "anket sonuçları"ndan başta geleni -bildiğiniz gibi- "Türklerin AB üyeleğinden beklentileri"ni ölçüyordu. Konuya ilişkin Eurobarometre'nin yaptığı son ankete göre durum berbattı. "AB'ye iyi bakanlar"ın oranı yüzde 43'e düşmüştü. Anketi yapan şirket "yüzde 60'dan 43'e geriledi" dediğine göre, son anket sonuçlarına göre aşağı yukarı 20 puanlık bir düşüş vardı. Yüzde 60'lık "iyi bakanlar" oranı ne zaman mı tutturulmuştu? Çok (hem de çoook) yakın bir tarihte: Hepsi hepsi altı ay önce.

Sizi bilmem ama bu son derece hızlı düşüş beni bayağı şaşırttı. Nasıl şaşırtmaz; son altı ay içinde ne oldu ne bitti de deneklerin üçte birine yakını "AB'ye iyi bakmak"tan vazgeçip hiç değilse havaya bakmaya başladı?

Eurobarometre'nin ulaştığı bu son sonuçtan bayağı korktuğumu da itiraf etmeliyim. Ya bu düşüş aynı olmasa bile benzer bir hızla seyrederse ne yapacağız? Bu durumda "Türklerin ipiyle AB'ye girilmez!" benzeri bir sonuç çıkarmamız gerekmez mi?

Oysa hatırlıyorsunuzdur: Çok değil daha iki yıl önce "anketler" ne kadar olumlu bir tablo çiziyordu. Üşenmedim ve "düşüş"ün hızını daha iyi kavrayabilmek için geriye doğru birkaç anket sonucuna göz attım.

AB destekçilerini bugün yüzde 43'e çeken Eurobarometre'nin 2 Ekim-8 Kasım 2004 tarihleri arasında yaptığı anket sonuçları mesela. Araştırma ülke (Türkiye) nüfusunun üçte ikisinin AB üyesi olmaktan yana olduğunu gösteriyor. AB üyeliğinin "kötü bir iş" olduğunu düşünenlerin oranı sadece yüzde 12 imiş.

2004 yılının Aralık ayında yapılan ikinci bir anket, Kariyer. Net'in "AB anketi"nin sonuçları da -doğrusu- pek güzelmiş: "Ankete katılanların yüzde 65'i, Türkiye'nin AB'ye uyum süreci dahilinde siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda olumlu gelişmeler yaşadığını söylüyor"muş.

Aralık 2004'te bu kez ANAR'ın anketi çıkıyor karşımıza. Sonuç yine gözyaşartıcı nitelikte: Türkiye halkı bu kez yüzde 75'lere varan oranda AB üyeleğini destekliyor. AB'ye "evet" diyenlerin oranı yüzde 70'den milim aşağıda değil.

2005'e gelince iyimser tablolar hafiften sarsılmaya başlasa da durum yine de vahim değil. "Türk halkının yüzde 68'i AB üyeliğinin Türkiye için avantaj olacağı" düşüncesinde. Söz konusu araştırma 2005'in Haziran ayında yapıldığına göre, demek ki, 6 ay içinde yüzde 2-3'lük bir "kan kaybı" var. Ama önemli değil tabii ki; anketler de sonuç olarak "insan işi". Nitekim AB Türkiye Temsilcisi Kretschmer, anket sonuçlarından duyduğu memnuniyeti belirtiyor.

Benim sabrım ancak bu kadarına göz atmaya elverdi, istiyorsanız "anketler araştırması"na siz devam edebilirsiniz. Ama şurası açık: 2004 sonlarında yüzde 70'lerde seyreden olumlu (AB'ye olumlu) bakış oranı 2005 Haziranı'ndan bu yana paldur küldür düşerek yüzde 43'e dayanmış durumda.

Toparlayacak olursak: Hiç şüphe yok ki, sonuçları son derece olumlu çıkan geçmiş yılların anketleri her açıdan bir "ilk heves"in ürünleridir. Hükümet tam mesai AB ile uğraşmakta, ülkenin dindar kesimi ve de Kürtler bu gayreti desteklemektedir. Benzetme ne derece yerinde bilmiyorum ama bir bakıma "söz kesme" döneminin olumlu ve umutlu havaları esmektedir. Bu nedenle AB'yi destekleyen bu son derece olumlu sonuçları fazla ciddiye almamak gerekir.

Peki bugünün yüzde 43'üne bakıp "kara kara düşünmeye" başlamak yerinde bir davranış mıdır? Tabii ki hayır; bundan da kaçınmak gerekmektedir. Bu son sözlerim özellikle hükümete yönelik. Çünkü biliyoruz ki, bugün yüzde 43'e dayanan oran -maazallah- yüzde 20'lere filan gerilese, bu ikinci dalganın karşısında ülkenin hiçbir siyasi oluşumu direnemez... AB'ye baş koşmuş görünen hükümet de direnemez herhalde...

Dolayısıyla, "Madem ki AB üyeliğine yönelik anketleri yasaklıyamıyoruz, hiç değilse onlara kulak vermeyelim, onları ciddiye almayalım!" derim ben. Ciddiye alırsak yandık demektir. Unutmamak lazım ki, hızla değişen diğer ülkelerde gözlendiği gibi bu ülkenin insanları da çok çabuk fikir değiştiriyor.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi