T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 15 TEMMUZ 2006 CUMARTESİ | ||
|
Siz 'doğal makyajın' ne olduğunu bilir misiniz? Ya da adı silah tüccarı olan ama gerçekte 'kozmetik gurusu' olanların tavsiyelerinin ne olduğunu bilir misiniz? Amerika'nın Irak'ı işgali, İsrail'in ise hem Filistin'i hem de Lübnan'ı bombardımana tutması karşısında, düşündüm ki "Bir savaş uğruna ya Rab ne güzellikler çıkıyor"! Bir tarafta Irak, Filistin ve Lübnan'daki çocukların heyecandan yanakları 'allanıyor'. Diğer tarafta dudaklar 'mora çalıyor'. Şu çirkinlikteki 'doğal güzelliğe' bir bakar mısınız? Çirkin bir savaştan güzellikler ortaya çıkararak Amerika, kozmetikteki üstünlüğünü bir kez daha kanıtlamış oluyor. Fakat Amerika'daki kozmetik sanayicilerinin, "Bu kozmetik ürünlerini alın ve yüzünüze gözünüze bulaştırın" dediğini hiç sanmıyorum. Çünkü elleri ve ayakları kopmuş bir kadının 'oje'ye ihtiyaç duymadığını, 'süje' olmaktan çıkıp 'objeleşen' ve adına insan denilen 'nesnelere' nasıl anlatacaksın? Üniversitede emperyalizm ve oligarşinin 'kitabını okumakla' elde ettiğim bilgi, bir ülkenin 'defterden dürülmek' istenmesi karşısında elde ettiğim taze bilgiler yanında zayıf kalırken, bana bu taze bilgileri verip himmet ve hikmetlerini sunan 'coğrafya' öğretmeni Bush'a sevgi ve hürmetlerimi arz ediyorum! 'Şabloncu' biri çıkıyor, "Ama, Araplar bile kendi aralarında mutabakata varmış değil; o Araplar ki bizi arkamızdan vurmuştu.." diyerek, topuklu ayakkabıyla trekking yapıyor.. Bir başkası çıkıyor; "Zaten bu Batı'nın tamamı emperyalisttir; bunlarda ne ahlak ne vicdan vardır.." demek suretiyle ahlakın içini boşaltıp vicdanlara mıh saplıyor.. Denilebilir ki: "Ama Amerika ve İsrail toplumu adam gibi bir toplum olsaydı, başlarına Bush ve Olmert gibi insanları getirmezdi". Bu mantık sakat bir mantıktır; bu mantık geçerli olsaydı, ülkemizin 1 numaralı koltuğunda 'toplumumuzun hassasiyeti ile mütenasip' biri oturmuş olurdu! (Burada kastedilen; Olmert ile Sezer'i aynı kefeye koymak değil, toplumun hassasiyet izharının derecesidir.) Bir toplumu topyekun düşman belleyenler, İsrail'in 'sol' gazetelerinin İsrail'in vahşi saldırıları karşısında en ağır eleştirileri yaptığını elbette bilmiyor; çünkü 'lokalize' beyinlerin 'global' olguları algılama kapasitesi ne yazık ki yoktur. O nedenle Türk medyasının tirajla olmasa bile 'sayıyla' kendine gelmesi ve bazı yazarların da "Had nedir?" cevabını vermesi gerekiyor. 'Had'di bilmiyorsa, 'haddini' bilmesi gerekiyor. Başbakanlık Başdanışmanı Ahmet Davutoğlu, ABD'nin düşmanlarından biri olan Hamas'ın askeri kanadının lideri Meşal'le görüşmesine rağmen ABD Dışişleri bundan rahatsızlık duymazken, bizim bazı yazarlarımız bundan niye rahatsızlık duyuyor? Görüşmenin başlangıçta gizli tutulmasının sebebinin 'güvenlik' gerekçesi olduğunu bilmeyenlerin, dış politikada ahkam kesmesinin zemini midir Türk medyası.. Dış politikayı Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül mü yönetecek; yoksa "ABD'den randevu koparmaya çalışan ama hâlâ alamayan.." diyerek 'sevinçli bir telaşa garkolan' Cüneyt Ülsever ya da Cengiz Çandar mı? Evet, bu işten çıkarılacak elbette çok 'ders' var.. Örneğin; atılan bombaların maddi bedeli ile dudağının kenarındaki al renk ile ak rengin birbirine karıştığı bebeğin içemediği sütlerin maddi bedeli arasındaki oransal sayıyı bilmek için 'matematik' bilmek gerekiyor.. İsrail'in işgal ettiği Filistin'in, genelde ise Ortadoğu'nun 'coğrafya'sını iyi bilmek gerekiyor. Geçen yıl üst düzey bir generalin söylediği gibi, "Yemen, Trablusgarp gibi bölgeler Osmanlı'nın müstemlekesiydi" diyerek şehitlerin 'kimya'sını bozmamak gerekiyor. Türk ordusunun 'fizik' gücünün sağlam olması gerekiyor. Mikrofonu her eline alanın 'edebiyat' yapmaması gerekiyor. Ayıptır söylemesi ama bir de 'Ahlak'tan nasipdar olmak gerekiyor.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |