T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 10 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ | ||
|
İsmail Kılıçaslan (Derkenar, sayı: 16, sayfa: 6, sabah şiiri): şiir; 13-14-15-16 hecelik mısralar ve değişik sayıda mısra bölüklerinden ibaret.. mısralar akıyor, kendi kendine devriliyor, yürüyor.. duygular ve fikirler zihninizi tırmalamıyor.. Kılıçaslan, şiire yakışan iyi bir atmosfere girmiş.. ama akılda kalan, okuyunca hoplatan, çarpan veya coşturan yahut titreten sözler bulmasını istiyoruz. Mustafa Uçurum (Derkenar, Sayı: 16, sayfa: 9, "açmayacakmış gibi yaz" başlıklı şiiri): (yağmurlu ikindiler, bir sürü çocuk sesi- garip bir baş dönmesi oluyor sesin bende- alevlenir kim baksa titreyen ellerime) dedikten sonra: (öyle yalnız ki kalbim korkum yok tenhalıktan) diyemezsiniz artık.. orta uzunlukta mısralar.. fazlasız eksiksiz.. cümlelerin düzgünlüğü ve anlamın net bir kılıfa bürünmesi; şiir üslubunu yakaladığınızı gösteriyor.. Mehmet Aycı (Kederli Ayna şiiri) Mehmet Aycı, "yetmiyor sözlerime bir ırmağı çağırmak" demiş.. çetrefil, çapraşık yahut çarpraz bir söyleyiş.. anlaşılıyor.. hissediliyor.. kimbilir, belki de; "sözlerim bir ırmağı çağırmaya yetmiyor" demek ister.. bu sözler şiir ikliminde arayışlar, gezintiler.. o iklimin borasını, fırtınasını yahut lâtif rüzgarını, yakan ısıtan güneşini ebediyyen temsil edecek kelime dizilerini bulun bize!... Küçük İskender (yine Derkenar'da); isminiz şöhret olmaya pek uygun.. gerisi size kalıyor... "vücutlarıyle gölgelerlerdi;" mısra aynen böyle.. olur mu dostum, sondaki kelimeyi nasıl telâffuz edeceğiz.. yalnız mısra değil kelimenin de mâna ve ses olarak akması gerekmiyor mu? "yalnızlıklar" kelimesinde de aynı şey var.. "fakat tek hücreli yalnızlık" derken hem tek tek mezarlara, hem de hücrelere bölünmüş insan bedenlerine ait müthiş imajı yakalamışsınız.. "taşlara sıkışan yüzyıllar" deyişi çok güçlü.. İbrahim Tenekeci (yine Derkenar'da); "bereket" isimli şiirini okuyunca, Necip Fazıl'ın istasyon, üç atlı gibi şiirlerini hatırladım.. şiire küçük bir dikdörtgenler prizması giydirmişsin.. süslü zarif bir teneke kutu.. yalnız, "hayat değmez ona" ibaresini hangi sebebe, hangi imaja yerleştireceğimi bilemedim.. bir şey daha: ikili-üçlü mısra bölüklerinin sonundaki kelimeler kafiye olsun diye konmadı sanırım.. tek bir harf tekrarının zararı değil faydası var tabîi. Edebiyatçı dostlarımın, Derkenar'ın (0212-2436199) diğer şiir ve yazılarına sonra devam edeceğimi bilmelerini isterim. SAĞLIK YOLU dergisi Sağlık Yolu'nun (0212-5319508) 10. sayısında beyin sağlığımızı koruyan tedbirler, akıllı ve bilimsel beslenme, belağrısı, çocuk yetiştirme, ergenlik, aşkın mahiyeti, uyuşturucu, fuhuş, üzüntü, göz sağlığı, sigara bağımlılığı, cinsel bozukluklar, internet tehlikeleri, klonlama, diyet, vitaminler, kanser yanında daha birçok hastalığın tedavi çaresini açıklayan yazılar vardır: ayrıca, birçok yazar ve edebiyatçının, birçok değerli doktor ve akademisyenin yazısı yer almış bulunmaktadır.. sadece isimlerini ve sıfatlarını yazsam, bu yazının hacmini aşar.. Sağlık Yolu tam 66 sayfadır.. Doç. Dr. Sefa Saygılı ve arkadaşlarını kutlamak gerekir.. Himmetleri varolsun!..
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |