T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
D Ü Ş Ü N C E G Ü N D E M İ | 27 OCAK 2006 CUMA | ||
|
İmparatorluğu genişletmek ve İsrail'in güvenliğini sağlamak
Bush Yönetimi ve sözümona demokratik müttefikleri, Irak'ta sürdürülen, şimdi de İran'ı da içine alacağı düşünülen savaş'ın tek gayesinin İsrail'in çıkarlarını korumak olduğunu açıkça dile getirmekten çekinmiyorlar [ama bunlar, medyaya pek fazla yansı/tıl/mıyor-YK]. Başkan Bush, Forward dergisinin 16 Aralık 2005 tarihli nüshasında aynen şunları söylemişti: "Eğer İsrail'in destekçisi iseniz, size, diğer ülkelerin [Ortadoğu'daki ülkelerin-YK] de demokrasiye geçmeleri için elinizden ne geliyorsa yapın, çağrısında bulunuyorum. Çünkü İsrail'in yaşaması ve varlığını sürdürebilmesi, Ortadoğu'da demokrasinin yaygınlaştırılmasına bağlıdır." DEMOKRASİYİ DEĞİL SAVAŞI YAYMAK Bush'un sözünü ettiği demokrasi elbette ki, bizim anladığımız ve bildiğimiz bir demokrasi değil. Silah zoruyla, silah dayayarak getirilen bir "demokrasi" bu. Irak'ta kitle imha silahlarının olmadığı kanıtlanınca, Bush ve savaş çığırtkanı müttefikleri, Irak işgalinin amacının Irak'a demokrasi getirmek olduğunu söylemeye başladılar. Bütün bu olup bitenlerin "demokrasi getirmek"le bir ilgisi var mı? Şundan kesinlikle emin olabilirsiniz artık: Bush yönetiminin ve İsrailli müttefiklerinin kafasındaki hesapların, "demokrasi getirmek"le, demokratik ilkelerle aslâ bir ilgisi yok. Geçtiğimiz hafta, İsrail polisi, Arapların yaşadığı Doğu Kudüs'te Filistin seçimlerine katılmalarını engellemek amacıyla 7 Filistinli'yi sorgusuz sualsiz tutukladı. Tutuklanma gerekçeleri Filistin'deki teröristlerle [HAMAS'ı kastediyor-YK] ilişkileri olduğu iddiasıydı. Tutuklananlar arasında Filistin'in Kurtuluşu Halk Cephesi'nin lideri de vardı. Bush'u sözünü ettiği demokrasi, eşit temsil işte bu: Yani, beğenmediğiniz kişileri susturacaksınız, sonra da demokrasi'den sözedeceksiniz! Irak savaşının sadece İsrail'in çıkarına olduğunu gösteren temel neden bu işte. İşgalciler, Irak'ta, Filistin'in vahşîce (brutal) işgal edilmesine karşı çıkan bir hükümetin kurulmasına aslâ izin vermezler ve vermeyecekler.Şimdi de, İran'a karşı savaş çığırtkanlığının bu kadar yüksek sesle dillendirilmesinin temel nedeni de yine bu. Washington, eğer İran'da demokrasi olursa, İsrail rahat uyuyabilir, diyor. Ve bizim de, bütün dünyanın da buna inanmasını istiyor. Oysa İran'ın tarihi hakkında en küçük bilgi kırıntıları olanlar bile bilirler ki, demokratik İran, İsrail'in politikalarını desteklemez, desteklemeyecektir. AMAÇ, İSRAİL'İN GÜVENLİĞİ Başkan Bush, 13 Ocak'ta yaptığı konuşmada, nükleer silaha sahip bir İran'ın "dünyanın, özellikle de İsrail'in güvenliği için büyük bir tehlike oluşturacağını" söyledi. Bush yönetimi, Irak'ın işgalinden hemen önce de aynı dili ve yöntemi kullanmıştı. Ancak artık herkes yavaş yavaş şu gerçeği fark etmeye başladı: Tehdit altında olduğunu hisseden dünya toplumu değil; İsrail'dir. Bu nedenle, İran'a karşı yapılacak bir savaş da, gerçekte ABD'nin güvenliği için değil, İsrail'in güvenliğini teminat altına almak için yapılacak. Tabiî bu arada, İsrail'in nükleer arsenali varmış, BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı kararları takmıyormuş, kime ne? Neden kimse sormuyor bu soruları? Sormuyor, çünkü bu soruların sorulması istenmiyor. Böyle bir mesele yok çünkü! İSRAİL'E ÇIT YOK, AMA İRAN'A GELİNCE... İran'la savaş vagonuna Demokratlar'ın başkan adayı John Kerry de dahil, pek çok Demokrat da dahil oldu. Kerry, geçen hafta Hindistan'da gazetecilere verdiği demeçte şöyle dedi: "İran, yalnızca ABD'yi değil, bütün uluslararası toplumu karşısına almakla tehlikeli ve aptalca bir karar vermiştir." Güvenlik Konseyi, ABD'nin ve İsrail'in İran'a karşı geliştirdikleri yaklaşımı muhtemelen desteklemeyecek [nitekim desteklemedi-YK]. Çin'in ve Rusya'nın İran'la derin ve köklü ekonomik ilişkileri var. İran'ın İsrail'e karşı sert açıklamalar yapmasının ve ABD'ye kesin bir şekilde karşı çıkmasının nedeni bu. İSRAİL'İN GÜVENLİĞİ VE İMPARATORLUĞUN GENİŞLETİLMESİ
Dolayısıyla, tıpkı Irak'ın işgalinde olduğu gibi, ABD ve İngiltere, İran'ı da işgal etmeye karar verecek olurlarsa, yine yalnız başına yapacaklar bunu. Şunu artık çok iyi biliyoruz: Bütün bunların demokrasiyle, demokrasi ve özgürlük getirmekle zırnık kadar ilgisi yok. Bütün mesele, imparatorluğun genişletilmesi ve dolayısıyla bunun için de İsrail'in geleceğinin ve güvenliğinin garantiye alınmasıdır.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |